Başkasının çocuğu sevilir mi

Bu hafta, sanal alemin gücü ile bir araya gelmiş, başlangıçta tek ortak noktaları anne olmak, kendini anne hissetmek olan bir grup koca yürekli kadından söz etmek istiyorum.

Belki siz de bir çocuğun yüzüne kocaman bir gülücük kondurmak isteyebilirsiniz.

Okul açıldıktan beş gün sonra yaptığımız ilk veli toplantısında, çocuklarımızın oturduğu küçük sandalyelere sığmaya çalışırken, yaşları 30’un üzerinde olan veliler olarak, sanki ilkokula biz başlıyormuş gibi garip bir heyecan içindeydik.

Sınıf öğretmenimiz Hülya hanımın ‘Toplantıya başlamadan önce sizden çok önemli bir ricam var’ cümlesiyle başlayan sözlerinin arkasından ne geleceği konusunda hiç birimizin bir fikri yoktu. Sayısını hatırlayamayacağı kadar çocuk yetiştiren Hülya hanım, tüm velileri şaşırtan bir istekte bulundu;

‘Bugüne kadar sadece birer evladınız vardı. Ancak bugünden sonra 22 evladınız var. Bundan sonra atacağınız her adımda, söyleyeceğiniz her sözde 22 çocuğunuz olduğunu hatırlayarak, hareket edin.’

Bu sözler tüylerimi diken diken etti. O güne kadar çevremdeki, sokaktaki çocukların hiçbirine bu düşünceyle yaklaşmadığımı fark ettim. Yere düşen bir çocuğa (paranoyaklığımdan dolayı) belki annesinden daha hızlı hamle yapıp müdahale etmişliğim, ağlayan bir çocuğu şefkatle sarıp kucaklayışlarım olmuştur. Ama gözümün nuru, bir tanecik kızım yerine ikinci bir çocuk bile düşünmezken, 22 çocuk fikri beni gerçekten sarstı ve daha sorumlu bir anne olarak hayata devam etme konusunda duygularımı tetikledi.

HEPSİ BİZİM ÇOCUĞUMUZ

Tam ben bunları düşünürken, Ankaralı bir grup annenin yaptıklarından haberdar oldum. Onlardan sizin de haberiniz olsun istedim. Belki patlamış mısır tanelerinden biri de siz olursunuz.

Onlar, tek tekeri kırık bir araba, elbisesi biraz eskimiş oyuncak bir bebek, bir torba patlamış mısırla çıktılar yola. Tek ortak noktaları anne olmaktı. Kimi zaman kendi çocuklarının zamanından çaldılar, kimi zaman işe geç kalmayı göze aldılar, bir saatlik öğle tatiline sığdırıverdiler her şeyi.

‘Marifet doğurmak değil, anne olmak’ dediler. Tüm çocukların akan burnunu silecek kadar yüce yürekli, dertlerine çare arayacak kadar güçlü olmaktan bahsettiler. Ve bunu başardılar da.

Sanal alemin gücü ile bir araya gelmiş, başlangıçta tek ortak noktaları anne olmak, kendini anne hissetmek olan bir grup koca yürekli kadından söz ediyorum.

Bir yılbaşı öncesi, çocuk yuvası ziyareti yapmak geliverdi akıllarına. Bir çocuğu mutlu edebilecek, hafızasına o günü kazıyacak her türlü detayı düşündüler. Pastalar, süslemeler, hediyeler, palyaçolar.

Tıpkı kendi çocuklarını besler gibi tek tek elleriyle beslediler bütün kuzuları. Sonra Hacettepe Üniversitesi Pediatrik Onkoloji Bölümü’ndeki masum yavrulara, dertli ana babalara uzandı elleri ve yürekleri... Saçları dökülmüş, gün yüzleri solmuş, bir çift zeytin göze umut verdi bakışları.

SİZ DE KATILABİLİRSİNİZ

Bir küçük torba patlamış mısır, rengi umut dolu bir pembe balonla güldürdüler hiç gülmeyecek sanılan o yüzleri. Sonra bu da yetmedi, daha neler yapabiliriz nerelere uzanabiliriz diye düşünürlerken, SSK Çocuk Hastanesi’nde buldular kendilerini. Patlatıp götürdükleri mısır taneleri gibi arttı bir bir sayıları...

Her ziyarette yaptığı işten memnun, hasta çocukların şansına isyan eden bir anne daha eklendi aralarına. İçlerine, yüreklerine ağladılar çoğu kez... Evlerine gidip şükürle sarıldıklarında kendi çocuklarına dert ettikleri şeylerin anlamsızlığına ağladılar. Hayat etraflarındaydı aslında, sadece görmesini öğrendiler.

Kendi çocuklarının sıkılıp ya da yıprandı diye ellerinin tersiyle ittiği oyuncakların yarattığı mucizeyi gördüler. Kurumuş bir şişe ojenin, kollarını kaldırmaya hali olmayan süslü bir kuzunun tırnaklarında canlandığını, onu hayata bağladığını fark ettiler. Tüm bunları yaparken, arkalarında ne bir kişi, ne bir kuruluş vardı. Arkalarına aldıkları tek şey koca yürekleri, ‘bugün daha fazla neler yapabiliriz?’ düşünceleriydi.

Şimdi, tüm aslan yürekli anneleri, annesiz çocuklara, bir kucak hasta ve çaresize dayanacak bir omuz olmaya davet ediyorlar.

Eğer siz de minik bir kuzunun yüzündeki o umutsuzluğu umuda döndürmek, ne işe yarar ki dediğiniz bir şeyle bir yavruyu sevindirmek, hastane koridorlarındabekleyen ana babalara sarılıp biz de anneyiz ‘her şey güzel olacak’ demek istiyorsanız;

Patlamış mısır efsanesiyle başlayan, birer mısır tanesi gibi sayıları artan annelerden, kendinde anne yüreği taşıyanlardan biri olun, www.ankaradakianneler.com sitesinden yardımları takip edip, bir gülücük de siz ekleyin hayata.

UNUTMAYIN

Zevkli giyinin

Hamilelik döneminde zevkinize uygun kıyafet bulmakta zorlanıyorsanız, sadece anne adaylarına yönelik hazırladığı özel koleksiyonuyla birbirinden değişik seçenekler sunan Mom-To-Be’yi deneyin. Mom-To-Be günlük, iş ve abiye kıyafetlerle hamilelere renkli, modern ve şık seçenekler sunuyor.

Bu dönemde modayı yakından takip etme olanağından yoksun kalmıyorsunuz. Yeni sezonun hamile modasında yeşiller ve kahve tonları göze çarparken, kiremit rengi de dikkat çekiyor.

NOT DEFTERİ

Bebeğim büyüyor

Ebeveynlerin ve anne baba adaylarının 0-30 ay arası bebeklerin gelişim evrelerini deneyimlemeleri ve bebeklerinin ihtiyaçlarını daha iyi anlamalarını sağlamak amacıyla hayata geçirilen ‘Prima Bebek Dünyası’, 4-9 Ekim tarihleri arasında da İstanbul Metrocity girişinde ziyaretçilerini ağırlayacak.

Bebeğin 0-30 ay arasında geçirdiği evrelere göre tasarlanan Prima Bebek Dünyası, 4 farklı aşamadan oluşuyor; ‘Henüz Doğmadım Anne Karnı’, ‘Artık Dünyaya Geldim Yeni Doğan (0-2 Ay)’, ‘Etrafımdaki Dünyayı Keşfediyorum Aktif Bebek ( 2-12 Ay), ‘Dünyayı Tanımak İçin Yola Çıktım İlk Adımlar (12-30 Ay)’. Farklı bir gün için çocuklarınızı alın, bu deneyimi yaşayın.

Patlamış mısır gibi

Patlamış mısır efsanesiyle başlayan, birer mısır tanesi gibi sayıları artan Ankara’daki anneler, başka şehirlerde de çoğalmak, çocukların yüzlerine birer gülücük eklemenin peşindeler.
Yazarın Tüm Yazıları