Paylaş
Medya da olası hükümet ittifakları için kafa yorup duruyordu.
Ancak görünen o ki, kamuoyu yoklama şirketleri feci çuvalladı. İngiltere’de perşembe günü sandığa giden seçmen, sürpriz bir şekilde Başbakan David Cameron’ın Muhafazakâr Partisi’ni tekrar iktidara getirdi. Hem de tek başına.
Anamuhalefetteki İşçi Partisi, koalisyon ortağı Liberal Demokratlar ve AB karşıtı UKIP partisi, 650 üyeli parlamentoda ciddi sandalye kaybına uğrarken parti liderleri de peş peşe istifalarını sundu.
*
Niye böyle bir fiyasko yaşandı?
ŞİMDİ anketlerde Muhafazakâr Parti ve İşçi Partisi’ni başabaş gösteren, sandalye sayısını da yakın öngören kamuoyu şirketlerinin nasıl olup da böyle bir fiyaskoya imza attığı konuşuluyor. İngiliz ve ABD basınında yer alan değerlendirmelere bir göz attım. Ortaya çıkan tablo şöyle...
The Guardian gazetesinde yazan Alberto Nardelli, bu durumun tek bir açıklaması olmadığı görüşünde...
“İnsanlar anketçilere yalan söylemiş olabilir, doğruyu söylemekten çekinmiş olabilir ya da sandık başında fikrini değiştirmiş olabilir” diyor.
Nardelli yanılgının şirketlerin uyguladığı metodolojiyle de alakalı olabileceğini belirtiyor. Yorumcular sandık başında statükodan yana bir iradenin baş göstermiş olabileceğini de konuşuyor.
*
Seçmen nasıl tercih yapmış olabilir?
NEW York Times gazetesine konuşan Londra’daki Avrupa Reform Merkezi’nden Rem Korteweg’e göre seçmen anketçilere sosyal olarak tercih edilebilir cevaplar verirken sandık başında farklı hareket ettiğini söylüyor. “Anketlerde yürekleriyle oy verirken, sandığa gittiklerinde ceplerine (maddi duruma) bakarak oy atıyorlar” diye de ekliyor. Korteweg son anda muhafazakâr oylarının yükselişe geçmesinde iktidar partisinin öne sürdüğü korku faktörünün de etkili olmuş olabileceği yorumunda bulunuyor. Muhafazakâr Parti, rakip İşçi Partisi’nin tek başına iktidar olamayacağını, ancak Birleşik Krallık’tan ayrılmak isteyen İskoçya Ulusal Partisi ile ittifak kurabileceğini savunmuştu.
*
Anket şirketlerinin seçim gecesindeki tahminleri nasıldı?
Kamuoyu şirketleri sandık başında yaptıkları anketlerinde de ‘koalisyon’un gelmekte olduğunda ısrar ettiler. 141 seçim bölgesinde 22 bin seçmen arasında yapılan sandık çıkış anketinde Muhafazakâr Parti’nin önde gitse de tek başına iktidar olamayacağı iddia edildi. Muhafazakârların 316 sandalye, İşçi Partisi’nin 239 sandalye alacağı hesaplandı. Ancak tahminler tutmadı. Muhafazakâr Parti, tek başına iktidar olmak için gerekli 326 sayısını aşıp 331 vekil çıkardı, İşçi Partisi ise 232’de kaldı.
*
Şirketler bu fiyaskonun ardından ne yapmayı planlıyor?
YouGov araştırma şirketinin başkanı Peter Kellner seçmenin başka bir şey söyleyip sandıkta başka şekilde davrandığını söylüyor. Populus isimli anket şirketi, sonuçların tüm araştırma şirketleri için ciddi bir durumu ortaya çıkardığı görüşünde. Şimdi anket şirketlerinin bağlı olduğu İngiliz Kamuoyu Araştırma Konseyi (BPC), tahminlerdeki bu başarısızlıkla ilgili bağımsız soruşturma başlatıyor. Araştırma seçmenin mi şirketleri yanılttığını, yoksa anketçilerin mi taraflı davrandığını ortaya çıkarmaya çalışacak, gelecekte yoklamalarla ilgili tavsiyelerde bulunacak.
*
ASLINA bakarsanız yoklamaları değerlendirirken hep bir temkin payı olmalı. Kanımca bu hem seçmen açısından, hem medya, hem de partiler açısından da böyle olmalı.
Kellner bile seçimleri yanlış tahmin etse de siyasilerin bu anket sonuçlarına fazla itibar etmelerinden rahatsız olduğunu gizlemiyor.
“Politikacılar inandıkları şeyler üzerinden kampanyalarını yürütmeli, benim gibi insanlar ve onların ortaya koyduğu rakamları fazla dinlememeli” diyor.
Türkiye de yeni bir seçime yeni bir döneme hazırlanırken İngiltere sürprizli ilginç bir seçim süreci yaşadı.
Anketlere değil bahislere bakın
Nottingham İşletme Okulu’nun Siyasi Tahmin Bölümü’nün Başkanı Profesör Leighton Vaughan William, NYT’a yaptığı açıklamada seçimleri anlamak için bahislere bakmanın daha güvenilir bir yöntem olabileceğini söylüyor. Buna göre seçimden üç gün önce anketler İşçi Partisi ile Muhafazakâr Parti’yi başa baş gösterirken, Betfair şirketinin bahislerinde Muhafazakârların yüzde 83’e varan oranlarda tek başına iktidar olacağına dair eğilimler ortaya çıkmıştı.
Paylaş