Paylaş
Her şeyden önce madenci yakını yüreğindeki acıyı sarmalayacak bir devlet beklerken karşısında gardını almış tekme tokat girişmeye hazır bir hükümet profili buldu.
Somalı acılı aileler; Myanmarlı, Mısırlı ya da Somalilinin gördüğü şefkate hasret kaldı.
*
KRİZ yönetiminin ilk fiyaskosu Başbakan Erdoğan’ın çarşamba günü Soma’da yaptığı konuşmaydı. Danışmanları Başbakan Erdoğan’a peş peşe hata yaptırdılar.
Henüz kaza neden olmuş, facia niye yaşanmış belli değilken, Başbakan’ı topyekûn savunmaya geçirdiler.
Erdoğan da 19 ve 20’nci yüzyılda İngiltere, Fransa, Çin gibi ülkelerde yaşanan çok ölümlü maden kazalarından verdiği örneklerle dünyaya alay konusu oldu. Türkiye’yi yasa boğan felaketi sıradanlaştırmaya çalıştı.
*
DERKEN Başbakan’ı bilgilendirip yön vermesi beklenen müşavirlerden biri öfkesini yönetemeyip Soma’nın orta yerinde bir protestocuya tekme tokat saldırdı. Yetmedi Başbakan’ın bir markette başka birine el kaldırdığını iddia eden videolar çıktı ortaya.
Alman Bild Gazetesi “Başbakan’ın kafası attı” dedi, Focus Dergisi “Dayak rejimi” tanımlaması yaptı.
Sağda solda Türkiye’yi dünyanın en katı rejimi Kuzey Kore’ye benzeten yorumlar var. Yabancı basının okuyucu yorumlarında “Bu Türkiye mi AB üyesi olacak” diye onlarca mesaj okudum.
Diyelim ki, fırsatçılara gün doğdu… Algı komplosu sürüyor.
İyi de bu malzemeleri verenlerin hiç mi suçu yok?
*
DÜNYADA demokratik olgunluğa erişmiş ülkelerde bu türden facia, doğal afet, yolsuzluk, kaza ya da terör olayında ihmal olduğunda sorumlular bir bedel öder.
Bazen doğrudan sorumlu olmasa da birileri görevi itibariyle ya da vicdanen bedel ödemeyi kabul eder.
Son olarak Güney Kore’de tanık olduk. 16 Nisan’da yaşanan 300’ü aşkın kişinin öldüğü Sewol gemi kazası sonrasında sembolik bir konumda olan Başbakan Chung Hong-won, faciaya gerektiği gibi müdahale edemediklerini söyleyerek istifa ettiğini açıkladı. Devlet Başkanı Park Geun Hye, özür üzerine özür diliyor. Son olarak cumartesi günü yine ülkedeki emniyet tedbirlerini arttırmak için reform sözü verdi.
*
BİZE daha tanıdık bir örnekle devam edeceğim.
Malezya Havayolları’na ait yolcu uçağı 8 Mart’ta 239 yolcu ve mürettebatıyla Kuala Lumpur-Pekin seferini yaparken radardan kayboldu. O gün bu gündür uçaktan haber yok.
Malezya Havayolları CEO’su Ahmad Jauhari Yahya’ya üst üste istifa çağrıları yapılıyor. Ama duyan yok.
Yolcu yakınları Devlet Başkanı Necip Razak’a ‘Bari samimi bir özür dileyin. Yüreğimize su serpilsin’ diyor. Ama o da yok. Çünkü model bu. Yaklaşım bu.
*
DEMEM o ki, kimse Türkiye’de üst düzey bir istifa olacağını sanmıyor. Ancak 300’ü aşkın madencimize mezar olan Soma’nın hesabı ayrım gözetmeden, şeffaf ve adil bir şekilde sorulmalıdır. Yoksa ne Soma huzur bulur, ne de yeni kazalar önlenir.
Paylaş