Paylaş
Ancak bu defaki tansiyon, öncekilerden daha ciddi ve sonuçları daha keskin olacağa benziyor.
ALMANYA ve Türkiye, tarihsel işbirliği bir yana, Almanya’da yaşayan 3 milyonu aşan Türkiye kökenli nedeniyle dünya üzerinde ender rastlanan iki ülke grubunu oluşturuyor. Ancak son dönemde ilişkilerde bir türlü normalleşme yakalanamıyor.
Alman komedyenin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik hakaret şiiri, Alman Parlamentosu’nun Ermeni soykırımı tasarısını kabul etmesi, Alman vekillere İncirlik’teki askerlerine ziyaret izni çıkmaması, Türk yetkililere anayasa referandumu öncesinde Almanya’da etkinlik yapma onayı verilmemesi, Nazi benzetmeleri, etkinlik yasağının Temmuz başında Hamburg’da yapılan G-20 zirvesinde Erdoğan için de sürdürülmesi şeklinde gerilim yükselmeye devam etti.
İKİ TARAFTA DA AYNI TUTUM
SON kriz ise Türkiye’nin Almanya’ya kaçan FETÖ üyelerinin iade edilmesi taleplerinin karşılık bulmaması ve Büyükada’da gözaltına alınan ve terör örgütüne yardımla suçlanan altı insan hakları aktivistiyle ilgili.
Türkiye, Almanya’dan terör örgütü FETÖ mensuplarının iadesini istediğinde sürecin yargıda olduğu, siyasilerin herhangi bir müdahalesinin olamayacağı yanıtını alıyor. Türkiye de ‘örgüt propagandası’ yaptığı suçlamasıyla tutuklanan Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel ile ilgili taleplere de yargı sürecini göstererek yanıt veriyor.
Alman yetkililerin açıklamalarına göre 15 Temmuz sonrasında Türkiye’de 9 Alman vatandaşı tutuklu bulunuyor. Büyükada’da gözaltına alınan grup içinde bulunan Peter Steudtner’in (45) serbest bırakılması beklenirken, salı günü ‘terör örgütüne yardım’ suçlamasıyla tutuklanması Almanya ile ipleri iyice gerdi.
HENÜZ devlet düzeyinde açıklamalar gelmeden Alman basınında krizin büyüyeceği işaretleri vardı. Muhalefet temsilcileri, köşe yazarları, mülteci krizi anlaşması nedeniyle Türkiye’ye tavizkâr davranmak durumunda kalmakla suçladıkları Almanya Başbakanı Merkel ve hükümete ‘Artık Türkiye için masaya vurma zamanı gelmedi mi’ diye yükleniyordu.
Ve Berlin Türkiye’ye nota verip sert açıklamalarla Ankara’yı hedef aldı. Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen aynı tondaki yanıt üzerine tatilini yarıda kesip Türkiye’ye yönelik tedbirleri görüşmek üzere Berlin’e dönmüş olan Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, dün Türkiye’ye yönelik üç önlem açıkladı.
Türkiye’ye Alman ihracat kredileri yeniden gözden geçirilecek.
Türkiye’ye seyahat uyarısı sertleştirildi. (Almanya’da iş ya da tatil için bulunanlardan kendilerini konsolosluk ya da büyükelçiliğe kaydettirmeleri önerildi, bir tutuklanma halinde konsolosluğun hemen gerekli yardımı sunamadığına işaret edildi.)
AB’nin Türkiye’ye yönelik mali yardımları gözden geçirilmesi de değerlendirilecek. (2014-2020 döneminde AB aday ülke kontenjanından Türkiye’ye proje bazında 4.45 milyar Euro yardım yapılması öngörülüyordu.)
BEDELİ YÜKSEK OLABİLİR
GABRIEL, Türkiye’ye yönelik önlemleri açıklarken Alman Bild gazetesi ‘Bunlar Alman turistler için ne anlama geliyor’ diye manşet girmişti bile.
Darbe girişimi ve terör eylemleri yüzünden Alman turist sayısında 2016’da yüzde 30.3 oranında düşüş yaşanmış, sayı 3.9 milyona gerilemişti. Oysa 2015 rakamı 5.58 milyondu.
Bu yıl da 2016’ya yakın bir performans beklerken Almanya’nın seyahat uyarıları bu beklentiyi negatife dönüştürebilir. Keza yatırım uyarısı... Türkiye’de Alman sermaye ortaklığında yaklaşık 6 bin Türk ve Alman şirketi bulunuyor. 2016’da Almanya en çok yatırımın geldiği dördüncü ülke.
TÜRKİYE dış politikada birçok olumsuzluğu bir arada yaşıyor. Terör örgütü PKK’nın uzantısı YPG’nin içinde yer aldığı SDG, Suriye’de ABD ile işbirliğini arttırıyor. Kuzey Irak’ta Barzani yönetimi eylül ayındaki bağımsızlık referandumu için ısrarlı. Kıbrıs görüşmelerinden sonuç çıkmadığı gibi Rumların doğalgaz arama girişimleri nedeniyle tansiyon orada da yüksek. Arap ülkeleri, Katar’daki Türk askeri varlığına itirazlarını sürdürüyor.
Almanya ile kriz, bu ülkede eylül ayında yapılacak seçimler öncesinde olunması açısından tırmanmaya çok elverişli. İnatlaşma ise iki ülke için de pahalıya patlayabilir.
Paylaş