HTŞ ve muhalifler, rejim güçlerini Halep’ten çekilmeye zorladıktan sonra Şam’ın kapısı sayılan Hama kentine ulaştılar. Suriye’nin kuzeyinde ise muhaliflerin Suriye Milli Ordusu, Fırat’ın batısındaki iki PKK/YPG kontrolündeki bölgeden Tel Rıfat’ı aldıktan sonra Menbiç’in kapılarına dayandı.
AMAÇ ESAD’I ZORLAMAK
SURİYELİ muhalif liderler hedefin Esad’ı müzakereye zorlamak olduğunu söylerken rejimin bu kadar hızlı çözülmesi gerçekte Şam’ın bu taarruza dayanıp dayanamayacağını da akıllara getirmiyor değil. Çünkü HTŞ ve muhaliflerin ilerleyişi karşısında taktik olarak çekildiği izlenimi veren Şam yönetiminin gücünü toplayıp geri gelmesi halinde savaş daha kanlı bir hal alabilir.
RUSYA NE YAPACAK
ÖTE yandan 2016’da Halep’in alınmasında Esad rejimine önemli destek sağlayan Rusya’dan gelen sinyaller bu defa güçlü bir yardımın gelmeyeceğine işaret ediyor. Ukrayna’nın Rusya’dan işgal ettiği Kursk bölgesini geri almak için bile zorlanan hatta Kuzey Kore’den asker getirdiği öne sürülen Moskova’nın bir ihtimal Afrika’daki paralı askerleri bölgeye kaydırabileceği iddiaları söz konusu.
İRAN NE YAPACAK
ŞAM’ın en büyük dayanağı İran da 2016’daki gücüne sahip değil. İsrail’in Gazze’de Hamas, Lübnan ve Suriye’de Hizbullah ve İran yanlısı diğer milis güçlere yönelik saldırıları Esad destekçilerini zayıflatmış durumda.
Suriye’deki son gelişmeler karşısında tarafsız bir tutum izlemeye çalışan Irak Başbakanı Muhammed Şia el Sudani ise İran yanlılarının baskıları sonrasında Suriye’de olanlar karşısında seyirci kalmayacaklarını duyurdu.
İnsanlar aylar sonra ilk kez ölüm korkusu yaşamadan sokağa çıkmanın rahatlığını yaşıyor.
BIDEN’IN TÜRKİYE VURGUSU
LÜBNAN’da ateş kesen İsrail ise Gazze’nin Lübnan’a komşu kuzey bölgesinde bombalarla dehşet saçmaya devam ediyor. Oysa çarşamba sabahı Lübnan’da yürürlüğe giren ateşkes Gazze Şeridi için de ister istemez bir beklenti yaratmış durumda.
Lübnan ateşkesini açıklarken ABD Başkanı Joe Biden’ın “Önümüzdeki günlerde ABD, rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas iktidarda kalmadan savaşın sona ermesiyle Gazze’de ateşkes sağlanması için Türkiye, Mısır, Katar, İsrail ve diğer ülkelerle birlikte bir hamle daha yapacak” demesi beklentiyi daha da yükseltiyor.
NETANYAHU’YA BASKI ARTIYOR
AMERİKAN Axios haber sitesine göre Biden, çarşamba akşamı İsrail’de güvenlik kabinesinin Lübnan ile ateşkesi onaylaması sonrasında İsrail Başbakanı Netanyahu ile telefonda görüşüyor. Gazze konusu açılıyor.
Hamas’ın 7 Ekim 2023 baskınında kaçırdığı rehineleri gündeme getiriyor Biden, “Elimizde bir fırsat var. Rehineleri alalım” diyor. Hamas’ın elinde bir kısmı hayatını kaybetmiş yaklaşık 100 İsrailli rehine bulunduğu tahmin ediliyor. Filistinli örgütün niyeti hapisteki Filistinli mahkûmlarla rehineleri takas etmek. Netanyahu da Biden’ın teklifine olumlu yaklaşıyor.
TRUMP DA DESTEK VERİYOR
Ukrayna savaşında son günlerde tehlikeli bir tırmanış yaşanırken, Lübnan’da ateşkes için görüşmeler sürüyor, Gazze Şeridi’nde ise anlaşma ve uzlaşmaya dair umut verici bir gelişme şimdilik yok.
UKRAYNA, GAZZE, LÜBNAN
BIDEN yönetiminin krizleri çözme konusunda yetersiz kalması karşısında dünyada alttan alta ‘Trump gelse krizleri çözebilir mi’ diye de beklenti söz konusu. Bu Ukrayna için de geçerli İsrail’in Gazze ve Lübnan savaşları için de geçerli. İşte bu nedenle taraflar pozisyon belirlemeye çalışırken hafta başından bu yana özellikle Ukrayna’da gerilimi daha da yükselten gelişmelere tanık oluyoruz.
TRUMP’IN HABERİ YOK MU
MALUM Cumhuriyet Partili Trump, seçim kampanyası döneminde yaptığı açıklamalarda Ukrayna savaşını 24 saatte bitirebileceğine dair bir iddia ortaya koymuştu. 5 Kasım seçimleri sonrasında ise Rusya lideri Vladimir Putin ile gayri resmi bir telefon görüşmesi yaptığına dair iddialar çıksa da bu Kremlin tarafından doğrulanmadı. Sonra da Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un iki yıl aradan sonra Putin ile telefon görüşmesi yaptığı duyuruldu. Öncesinde de 13 Kasım’da Başkan Biden ve halefi Trump ikili bir görüşme yaparak devir teslimin yanı sıra yerli ve yabancı güncel konuları ele aldılar. Muhtemelen krizler konusunda Trump’a brifing de verildi.
PUTİN’İN TOPRAK HAMLESİ
RUSYA ise bu dönemde Kuzey Kore’den cepheye asker getirdiği öne sürülürken Ukrayna işgalinde yavaş ama istikrarlı bir şekilde elde tuttuğu toprakları genişletmeyi sürdürdü.
İddiaya göre
En popülist ABD kabinesi tartışmalı isimlerle dikkat çekiyor. Adayların ortak özellikleri ise Trump’ın İngilizce kısaltması ‘MAGA’ diye anılan ‘ABD’yi Yeniden Büyük Yap’ sloganının ateşli neferleri olmaları.
ATEŞLİ İSRAİL DOSTU
- Ulusal Güvenlik: Beyaz Saray’ın uluslararası ilişkilerde en kritik koltuklarından biri olan Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’na eski asker ve Temsilciler Meclisi üyesi Mike Waltz (50) aday gösterildi. Waltz’a göre terör örgütü PKK/YPG, ABD’nin Ortadoğu’da İsrail’den sonra en iyi müttefiki. Hatta 2019’da terör örgütü DEAŞ’a karşı savaştıkları gerekçesiyle YPG/PKK’ya özel vize programı uygulanması için tasarı sunmuş bir vekil. Ukrayna’ya yardımın sürmesi konusunda çekinceli. Ateşli bir İsrail savunucusu, İran ve Çin konusunda ise şahin.
GAZZE’DE ATEŞKESE KARŞI
- Dışişleri Bakanı: Marco Rubio (53) Senato’da Dış İlişkiler Komitesi’nde görevi dolayısıyla Türkiye ve bölgeyi bilen bir siyasetçi. PKK/YPG’yi o da ‘Kürt müttefikler’ olarak görüyor, 2019’da Trump’ın Suriye’den asker çekme kararını ve Türkiye’nin Barış Pınarı operasyonunu eleştirmişti. Türkiye’ye karşı ‘Ermeni soykırımı’ tasarılarına destek veren Rubio, Doğu Akdeniz’de ABD-Kıbrıs Rum Kesimi arasında artan işbirliğinin de mimarlarından. Sıkı bir İsrail yandaşı. “Ateşkes istemiyorum. Aksine (İsrail’in) Hamas’ın her unsurunu yok etmesini istiyorum” diyor. Pekin konusunda o da şahin.
HAÇLI SEFERİ DÖVMESİ
- Savunma Bakanı: Trump’ın adayı Pete Hegseth en çok itiraz gören isimlerden biri. Afganistan, Irak ve Guantanamo’da görev almış düşük rütbeli bir subay olan Hegseth, kariyerine yazar ve televizyon sunucusu olarak devam etmiş. Şimdi 800 milyar dolar bütçeli, 1.3 milyonluk ordusu bulunan Pentagon’un başına geçecek olması eleştiri konusu. 44 yaşındaki sunucunun devasa bürokrasiyi üstlenecek deneyimi olmadığı iddia ediliyor.
Ordu malülleri yararına yapılan yüzme yarışlarına katılan
Maalesef beş vatandaşımızın hayatını kaybettiği hain saldırı, Ortadoğu’nun karışık ortamından da cesaret bulmuş kanlı olduğu kadar, puslu da bir saldırı gibi duruyor.
EYLEMİN ARKA PLANI
7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik baskınıyla tetiklenen çatışma hali bugün Ortadoğu’da topyekûn savaş görüntüsü veriyor. Gazze Şeridi’ni Hamas’ı bitirme hedefiyle yerle bir eden İsrail, Hizbullah üyelerine düzenlediği toplu çağrı cihazı saldırıları ve suikastlarının ardından Lübnan’ı da saldırılarıyla yerle bir ediyor.
Suriye savaşından kaçıp Lübnan’a sığınan Suriyeliler bile can havliyle ülkelerine geri dönüyor.
BM rakamlarına göre İsrail’in Lübnan’a artan saldırılarıyla birlikte yaklaşık 425 bin kişi Lübnan’dan Suriye’ye geçti. Bunların büyük kısmını Suriyeliler oluşturuyor.
SURİYE DE GERİLİMLİ
İsrail bir yandan da Suriye’nin birçok yerine nokta atışı düzenleyerek Hizbullah ya da İran destekli milislerle bağlantılı yerler ya da kişilere saldırılar düzenliyor. Türkiye’nin Esad rejimi ile normalleşmeyi gündemine aldığı bir dönemde Suriye’de birkaç yıldır nispeten sakinleşen durum birden değişmeye başlıyor.
2011 yılındaki savaştan bu yana
İyi de nedir bu BRICS, Rusya ve Çin’in öncülüğünde yeni bir dünya düzeni mi kuruluyor?
1-BRIC kısaltmasını ilk kez 2001’de o zamanlar yatırım bankası Goldman-Sachs’ta yönetici olan İngiliz ekonomist Jim O’Neill kullandı. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in İngilizce okunuşunun baş harflerini bir araya getiren O’Neill, bu dört ülkenin 2050’ye kadar dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alacağı öngörüsünde bulunuyordu.
2-NATO’nun Yugoslavya ve ABD’nin Irak müdahalesinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni devredışı bırakmasına tanık olan Rusya, 2009’da Brezilya, Hindistan ve Çin ile BRIC örgütünün ilk adımlarını attı. 2011’de Güney Afrika’nın (South Africa) katılımıyla örgüte bir harf daha eklenerek BRICS oldu. 2024’te Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin katılımıyla da BRICS+ diye anılmaya başlandı.
ORTAK PAYDALARI NE
3-BRICS’in amacı ABD liderliğindeki Batı ekseninin karşısında küresel Doğu ve Güney’in de çıkarlarını esasa alan bir örgütlenme diye özetleniyor. Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve Birleşmiş Milletler gibi Batılı görülen örgütlenmelerde reform talebi ortak paydalardan biri.
4-BRICS’te önceleri Rusya başı çekerken, ekonomik, nüfus ve siyasi gücüyle Çin’in giderek örgütlenmeyi domine ettiğini söylemek mümkün. Rusya, Ukrayna savaşı nedeniyle yaptırımlarla uluslararası toplumdan izole edilmiş durumda, ABD ise Çin’i ekonomik ve siyasi olarak en büyük hasmı olarak görüyor.
5-BRICS ülkeleri 2023’te küresel üretimin yaklaşık yüzde 35’ini hayata geçirirken, G-7 diye anılan en zengin ülkelerin (ABD, Almanya, Fransa, Japonya, İngiltere, İtalya) toplam üretimi 1980’lerde yüzde 50 iken şimdilerde yüzde 30’a kadar gerilemiş durumda.
TÜRKİYE’NİN TUTUMU NE
Hatta temmuz ayında Hamas lideri İsmail Haniye’nin Tahran’daki resmi konukevinde öldürülmesinden sonra bile İran’dan bir yanıt gelmemişti.
İsrail ise bu sürede elini arttırmayı sürdürdü. 27 Eylül’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kürsüsüne konuşma yapmaya çıktığında ülkesinin savaş uçakları Lübnan’ın başkenti Beyrut’un Dahiye semtindeki apartman bloklarına tonlarca sığınak delen bomba yağdırmaya başlamıştı. Saldırıda Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ile onu ‘dikkatli olun’ diye uyarmaya giden İran Devrim Muhafızları komutanı Abbas Nilfuruşan da öldürüldü.
BİZE YALAN SÖYLEDİLER
İSRAİL’e karşı vekil güçleri aracılığıyla asimetrik bir savaş yürütmeyi tercih eden Tahran bu kez doğrudan yanıt vermeye kararlıydı. 29 Eylül’de İran Bakanlar Kurulu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ABD ve Avrupa ülkelerinin Gazze’de ateşkes olacağına dair söz verdiği için Haniye suikastına yanıt vermediklerini belirterek muhataplarını yalan söylemekle suçladı. ‘Siyonist rejimin suçları cevapsız kalmayacak’ dedi.
BALİSTİK FÜZE YAĞMURU
HAMAS ve Hizbullah büyük darbe yerken vekil güçlerine yeterli desteği vermediği gerekçesiyle eleştirilen İran, biraz da bu baskılar altında harekete geçti.
Malûm İran, 1 Nisan’da İsrail’in Şam’daki Konsolosluğu’nda düzenlediği hava saldırısında Devrim Muhafızları komutanları dahil 16 kişinin ölmesi üzerine 13 Nisan’da İsrail topraklarına 170 kamikaze dron ve 120 balistik füzeyle ilk misillemeyi yapmıştı.
MİSİLLEME YARIŞI