Paylaş
Terapistler hemen seni elinden tutup ona götürür, “konuşun aranızda anlaşın” derler.
Fotoğraflardan, sana hem komşunun çocuğu kadar uzak hem de aynadaki çillerin kadar yakın gelen bu çocukla bir çeşit kovalamaca oynarsın.
Bazen sen kaçarsın o kovalar, bazen sen kovalarsın o kaçar.
Onu hatırlamak için gözlerimi kısarım bazen, o zamanlarda bile flu kalır bir kısmı.
Bir çocukla konuşmak kadar zordur onunla konuşmak. Konuları kısa keser. Oynamak ister.
Anlatmaya geçmek için büyümek gerekir.
Londra’da bir taksideydim telefon çaldığında.
“Alice müzikaline bir şarkı daha yazar mısın” dedi Alice’in yönetmeni Serdar Biliş.
Nasıl bir şarkı?
Alice, çocukluğuyla karşılaşacak bir sahnede.
O şarkıda çocukluğuyla düet yapacak.
Gerisini sana bırakıyoruz.
İstediğin şeyden bahsedebilirsin. Hemen yazarım dedim.
İçimden bir ses, “sen daha tam büyümedin ki bu şarkıyı yazarsın” demişti.
İçimdeki sesi çok yüksek duyarım ve neredeyse her zaman ve sadece onu dinlerim.
Kuzey yıldızı bu sesten doğdu.
Biri demişti ki, “bakınca çocukluğunu hayal edemediğim yetişkinlerden korkarım.
Halbuki bakınca birinin çocuk halini de görüyorsam, o çocuk hâlâ oradaysa, onunla hemen anlaşırım.”
O cümleden sonra, insanların gözlerinde çocukluk arar oldum.
Bulduğumda rahat ettim ve onlarla hep hayaller kurdum, oynadım.
Geçen cuma bana göre uzun bir aradan sonra Bostancı Gösteri Merkezi’nde sahneye çıktım.
Sahnede toplam 7 çocuğuz.
Binlerce çocuk gelmişti dinlemeye.
Hoplamaya, zıplamaya, bağırarak şarkı söylemeye hazır.
Sahnede beyaz bir deniz anasına benziyordum.
Arkadaşım Tanju Babacan’la bir çocukluk edip yaptık.
“Kuzey Yıldızı”nı ise, biricik Melisa ile söyledim.
O çocukluk
oldu. Ben büyüklük oldum.
Melisa, ilk kez sahneye çıkarak, bu şarkıyı söylemeye karar verip çok çalışarak, annesinin, babasının, kardeşinin, sevdiklerinin ve tanımadığı binlerce insanın önünde sesini duyurarak büyüklük ediyordu.
Ben onun bu anısına ev sahipliği yaparken, gözlerimden dökülen yaşlarla çocukluk ediyordum.
Unutamayacağımız bir anımız oldu üçümüzün.
Melisa, Ceyda ve benim.
Melisa’da hayatın zorluklarında parlayan kocaman bir gülüş ve onu harlayan koca bir yürek gördüm.
Ceyda’da dağları delmiş, fırtınaları kovmuş ve sonunda sakin mavi bir gökyüzüne varmış anneyi gördüm.
Bazı geceler böyledir...
Güya herhangi bir yağmurlu kasım gecesi gibi durur ama bir mucize oluverir işte.
Paylaş