‘Madonna olacakmış, gülmeyin, belki yarası var...’ diyen bir şarkı yazmıştım. İçimdeki hırslı kızla dalga geçmiş, ona o göğüsleri sivri sutyenden giydirip, haline gülmüştüm.
Madonna benim küçüklüğümün en büyük şeyiydi. Duvarlarımda posterleri ve kulaklarımda ‘hayat bir muammadır, herkes tek başına ayakta kalmalıdır...’ şarkılarıyla. O hep yeniydi. Hep cesurdu. Annelerle babaları rahatsız etmek, başkaldırmaya hazır çocukları fethetmek üzere gönderilmiş bir sinyaldi.
Ben büyüdükçe o küçülmedi, daha da büyüdü. Birkaç sene önce bir biyografisini okuduğumda daha da hayran kaldım. O bir topun ucundan tepelere fırlatılmış şans topu değildi. Yolun başında topa tutulmuş ama sapasağlam durmuştu! Kaç insan yüzlerce kere şunları duyup, kendine inancından kemirerek tok kalabilir:
Güzel değilsin, sesin yok, dans bile edemiyorsun.
Sende özel bir şey yok.
Ve kim şu cümleyi söyleyip bir ömür vakti varken bunu başarabilir:
Bütün dünyanın Madonna’yı tanımasını istiyorum. Ezberleyecekler adımı, tıpkı Cher’i ezberledikleri gibi!
1.57 boyunda bir dev. Sağlam tuttuğumuz, mahrem bulduğumuz, sormaya bile korktuğumuz her şeyimizi sarstı. Ona bakmamız ona yetmedi, gözlerimizi faltaşı gibi açarak bakmamızı istedi. Biz de hep öyle baktık zaten. Madonna bugün hamburger gibi, selpak gibi birşey. Madonna işte. Hepimizin Madonna’sı.
Geçen hafta Paris’te konserine gittim. Ve şunu fark ettim. Anne olduğu için mi, kollarını bize açtığı için mi, bileğindeki kırmızı ip onu sakinleştirdiği için mi neden bilmiyorum ama ben, artık onu seviyorum. Hayran falan değilim artık, gözlerini insan ancak bir süre faltaşı gibi açık tutabilir. O artık ‘20 yıldır beni desteklediğiniz, yanımda olduğunuz için teşekkür ederim’ deyince gözlerimizi dolduran biri. 47 yaşında sahnede yine en yeni, en enerjik, en güzel, en çalışkan... Bu konsere sırf adı için gidilir, nasıl çevirmeli bilmiyorum Re-invention Tour’u. Basın bu konser konusunda ona acımasız davrandı ama onun en çok antrenmanlı olduğu şey bu. Ona yapamazsın demeyin, koşa koşa kafa atıyor çünkü. Çevirdiği film sayısı giderek artıyor baksanıza!
Konserde gücünün kaynağını görür gibi olduğum bir an vardı. Üzerindeki ‘Kabbalah’ya inananlar her şeyi daha iyi yapar’ t-shirt’ünü gördüğümde. Nereden çıktı bu Kabbalah? Önemli değil ki. O herhangi bir şey işte. Bir konu. Onu oyaladığı kadar olmasa da bizi de oyalamıyor mu? Madonna’nın gücünün kaynağı bence kendini her şeyden etkilenmeye açık tutup, her şeyden nem kapıp, bize bunu geri yağmur gibi yağdırmasıdır. Üf anlatamadım, yani Madonna kendini etkilere açık tutup, etkilendiğiyle bizi etkileme sanatı uzmanı. O tam bir pop star. Çünkü onun için savaştan dine kadar her şey pop. Ben bütün hayatı bu kadar ti’ye alan, çiğneyip balon yapıp suratımıza patlatan birini görmedim.