Çocukken, yani halihazırda kadifeyken, Julio Iglesias bana ‘When i need you / I just close my eyes / And i’m with you’ diye şarkı söylerdi. Yani bana ihtiyacı olduğunda gözünü kapatması yeterliymiş gibilerden...
O gün bugündür ne zaman kanım tropik bir iç esintisi çekse, gözümü kapatıp ‘En azından Julio Iglesias için her şey yolunda’ diye geçiririm.
Kabul edelim. Herkese nasip olmayan bir hayat yaşadı Julio Iglesias. Söyleyelim. Ne zaman onu gördüysek tropik bir mevsimde, yanık bir tenle, bir Latin fıstıkları ordusuyla, tiril tiril beyaz bir şeyler giyiyordu.
Görmedik mi sanki yaşlanmadığını, eskimediğini, bize ihtiyacı olmadığını. Size yemin ederim internetten hayat hikayesini okuduğumda şöyle başlıyordu hikaye:
Bundan tam 20 ilkbahar önce Julio Iglesias ‘To all the girls i’ve loved before’ (Bugüne kadar sevdiğim tüm kızlara) şarkısını yazdı...
Hayat hikayesi bile masal gibi başlıyor. Sadece baharlarda yaşayan Julio (demeliyim kısaltmalıyım artık) gezip tozup kadife sesiyle mehtaplarda kaybolması yetmiyormuş gibi, arada şunları şunları da yapmış: Real Madrid kaleciliği, 77 album (!), Guiness’e giren 250 milyon üzeri albüm satışı, 2560 altın ve platin albüm ödülü, 4600 show.
Bir tane Julio. Julio bir tane.
Bence Julio’nun bu inanılmaz yürüyüşünde, bir kaza geçirip yürüyemediği 1,5 yılın etkisi büyük. Gitar çalıp, şiirler yazmaya o dönem başlamış. İnsanın, Julio’nun bile, bir şeyler yapmak için çok ama çok kızmaya ihtiyacı var. ‘Bir ayaklanayım, dünyanın anasını satıcam’ demezsen yağ satarsın, bal satarsın, ustan zaten ölü.
Şimdi diyeceksiniz ki, bu adam bunları Kanarya adalarında bitip tükenmez bir balayındayken nasıl yaptı? Bilsem! İçimden bir his çok çalıştı ama yaşamasını bildi diyor, ki bu bizi julio’nun insanplus (insandan fazla) olduğu sonucuna vardırır. Yoksa bir yandan Iglesias balına batırılmış Isabel, Julio Jose (ki denedi bir iki ama olmadı), Enrique (ki tanırız, pohpohlanmıştır), Miguel, Rodrige, Cristina ve Victoria adlı çocukları da olmazdı değil mi!
Kıskanıyorum Julio’yu. Her dilde şarkı söylemiş. Her kalbe kadife kılıf dikmiş. Bir insan palmiye kıskacında, iki margarita arası ne kadar içlenebilir? Bence o içlenme hakkını o hastane odasında kullanmış. Hatta içerlemiş. Oh olsun hayattan öcünü de almış.
Ben Julio’yu Latino bir melekmiş gibi bağrıma bastım. Şiir yazdım kafamdaki illüstrasyon tadındaki o esmere. Şöyle ki:
Julio, o hep sudan çıkmış saçları
ve hep aftersun kremli yüzüyle
kalbinizde arp çalıcak
tabii ki harp çıkacak
yoksa kafiye olmaz
ama sinyora
korkmayın ölmeyeceksiniz.
Sen çok yaşa Julio. Sen hep devam et Iglesias soyu. When i neeeeed you, i just close my eyes and i’m wiiiith youu...