Paylaş
Bu şarkı, içimdeki savaşçı kadına olacak.
Ona saygılarımı ileteceğim şarkıda.
Aynı zamanda, ondan beklentilerimi de ileteceğim.
Biraz sakin olmasını, arada bir yanıma oturup çay içmesini teklif edeceğim.
Terli terli zırhlarının içinde çok yoruluyor garibim. Her yeri tehdit sanıyor.
Don Kişot gibi havalara kılıçlar savuruyor düşman yokken bile.
Biraz nefeslensin, manzaraya bakıp dinlensin, çiçek kokularını içine çeksin istiyorum.
Nereden çıkardı bilmiyorum ama bazen, olur olmaz senaryolar fısıldıyor.
Diyorum ki, olacak şey mi bu, nereden aklına getirdin bunları?
Ama işte laf geçiremezsiniz koca miğferinden.
Evet evet, miğferini kuşanmışların kulağına kolay kolay laflar fısıldayamazsınız.
Bizimki de öyle.
Şarkının giriş bölümü, onun bugüne kadar kazandığı zaferlerden bahsedecek.
Zor anlarımda, yumruğu sıkıp koşarak girdiği karanlık ormanlardan, zırhı parça parça olduğu günlerde bile elleriyle en tepeye diktiği bayraklardan, aç susuz sığındığı mağaralardan korkusuzca çıkıp güneşe baktığı anlardan bahsedecek.
Ona saygılarımı ileteceğim bu bölümde.
Ve teşekkürlerimi tabii. O olmasaydı buraya varamayacağımı bildiğimi söyleyeceğim o savaşçı kadına.
Bahçede ona benzeyen bir taş bulduğumu ve her gün geçerken, ona selamda kusur etmediğimi söyleyeceğim.
Kimse zaferlerinin göz ardı edilmesini istemez.
Fakat nakarat, bambaşka bir yere gitsin istiyorum.
Nakaratta, ona miğferini çıkarıp bana kulak vermesini isteyeceğim.
İstediği tepede oturabiliriz, istediği rüzgarları davet edebilir.
Beraber şöyle bir manzaraya bakıp, birlikte kurduğumuz bu ülkenin tadına varalım istiyorum.
Biraz daha erdemli bir savaşçı olabilmesini dilediğimi, kibar bir dille anlatacağım.
‘Her şey yolunda merak etme’ demek istiyorum ona.
‘Barış var artık burada, kılıcını hep önünde tutmasan da olur’ demek mesela.
Yüzüne, eriyen sıcacık tereyağı gibi bir gülüş yerleşsin istiyorum ve o bütün diğer ifadelerin altında hep var olsun.
Nakaratta fazla bağırmadan, sakince ona bu fikrimi söyleyeceğim.
Sonra susacağım. Bir ud çıkagelip, benim dediklerimi aynen tekrar edecek o güzel sesiyle. Sadece nakaratı.
Sonra sözü savaşçı kadına bırakacağım.
Eğer söylemek istediği bir şey varsa, söyleyebilir. Yoksa A’yı tekrar edip, yine nakaratla bitireceğim.
Ne dersiniz, güzel olur mu böyle bir şarkı?
Dinler mi
sizin de içinizdeki savaşçı?
Paylaş