Coğrafyamız kaderimiz olmasın

Bu hafta dünyadan 20 fotoğrafa tıklıyorum ekranda. İlk fotoğraf, simsiyah bir oyuncak ayı. Yunanistan’daki mülteci kampında, çamurda, yerde oturuyor. Ağlamaklı gözlerle bize bakıyor.

Haberin Devamı

Sanki canlıymış da, gördükleri gözlerine yaş oturtmuş.
Sonraki fotoğrafta, bir kadın, mavi balinalarla su altında yüzüyor.
Bir sonrakinde, Suriyeli 5 yaşında üç güzel kız, yalvaran gözlerle ekrana bakıyor.
‘Yalvarıyoruz 5 yaşında olalım, 150 yaşında değil’ der gibiler.
Sonra, Ukrayna moda haftasında, kuliste sıralarını bekleyen iki manken kız, Norveç Fiyordları’nda tek başına balık tutan bir adam, bir güvenin çok çok büyütülmüş hali (keçiboynuzlu, arı gözlü bir kuşa benziyor).
Güney Afrika’da bir adam elinde kalaşnikofla patlamış bir arabaya doğru yaklaşıyor... Aktör Tatlulah Rose, latex bir kıyafetle Texas SXSW Festivali’nde poz veriyor...
Bir dalmaçya pelikanı Kerkini Gölü’ne iniyor...
Mongolya’da bir çocuk omuzunda koca bir kartalla ava gidiyor...
Japonya’da bir adam bir bahçede öylece duruyor... Ve daha bir sürü fotoğraf...
Türkiye’den fotoğraf koymamışlar bu hafta.
Ama olsaydı...
Bu hafta gözlerimizin önünden gitmeyen o acı fotoğraflardan biri olurdu maalesef.
19 yaşındaki Ali Deniz’le Ozancan’ın, Ankara’daki iki ayrı patlamada, peş peşe ölmeden önce çektirdikleri, o kocaman kahkahalı fotoğraf.
Güzel isimli, güzel yüzlü Destina Peri’nin otobüs durağındaki patlamada güzel gözlerini yummadan önce, bir stüdyoda çekilmiş gülen fotoğrafı.
Aynı patlamada, hayata daha gözlerini açamadan kapayan 6 aylık bir bebeğin minik tabutu...
İstiklal’de, içinde 2,5 yaşındaki Asya’sız bebek arabası...
Daha fazlasını yazmaya yüreğimin dayanmayacağı bir sürü ‘giden canlar’ fotoğrafı.
Bir de içi bu haberler geldikçe kan ağlayan, teröre ve canilerine lanetler okuyan ve en fazla da kendi çocuğu için korkan aynadaki kendi suratımın fotoğrafı.
Bütün bu fotoğraflara bakınca, ya Ortadoğu dünyanın daha uzun bir süre kanayacak yarasıysa diyorum?
80’lerde ben bebekken evimizin önünde arabalar patlarmış, ne yani şimdi benim çocuğum bebekken de mi evimizin önünde arabalar patlayacak diyorum?
Dünya güzelleşmiyorsa, caniler
yok olmuyorsa,
sokaklarda korku varsa neden
çoğalıyoruz, azala
azala bitelim
diyorum...
İçimi kapkara bulutlar kaplıyor. Alışık olduğum umudu yakmakta zorlanıyorum içimde. Kime baksam mutsuz, umutsuz, üzgün.
Oğlumla otobüs duraklarının yanından hızlı adımlarla geçtiğim bu günler, giden onca genç güzel insan, son olsun istiyorum.
Yasımızı tutarak, yolumuzda yürümeye devam edeceğiz.
Korkuları da, güç buldukça nefessiz bırakacağız.
Coğrafyan kaderindir diyorlar. Olmasın diliyorum.
Bir yandan da Asya’nın iyileşip arabasında gezeceği gün gelsin diye dua ediyorum.
Kader de, keder de niyetle, kararla değişir biliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları