Bir yaz öğleni, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki politika derslerimden birinde, kim hangi ideolojiye tutunup kime doğru savrulmuş onu dinlerken bir sessizlik oldu içimde.
Suna Kili, ‘Bu dersi aynen böyle 70’lerde anlattığımda sizin gibi sakin durmuyordu kimse, havalarda koridorlarda sandalyeler uçuşuyordu’ deyince.
Bana göre sandalye fırlatacak kadar öfkelenecek bir şey yoktu. Ben 80’lerde 90’larda 9/8’lik ritimlerle oynadım diye değil. Ben, Virginia Woolf gibi düşünüyorum diye.
Bence savaş erkeklerle ilgili bir şey. Kadınların yavrulamak ve yavrularını büyütmek için statükoya ihtiyaçları var. Erkeklerin de en büyük kim oyununda hüküm sürmeye. Yani onlar için dünya bir yapboz, bir matchbox, bir milyoner, bir fifa, bizim için maximum tetris.
Dünyanın her yerinde bir kadın, altı damlayan bir bardağın altına, yanındaki adama çaktırmadan peçete koyabilir. Bu bir beceridir. Hatta politiktir. O kadın orada değilse, ev sahibinin masasında iz kalır.
Ben en ağır politika sınavlarında bile ‘apolitikız’lık yapıp, felsefi edebi hikayeler yazdım. Konuya kayıtsız kaldığımdan değil. Ben de biliyorum dünyanın güney ve doğu ceplerinin daha az parası olduğunu.
İzm’le başlayan sağda solda fink atan ideolojilerin id’le değil süperegoyla ilgili olduğunu. Sanki bir çocuğun doğum gününde gruplaşan kızlarla oğlanlar gibiyiz. Onların odalarından araba çarpışmaları, bomba sesleri, bağırış çağırışlar gelirken, bizim odamızın kapısı açıldığında aynı dozda bir savaşa rağmen Barbie’sinin saçını tarayan sessizler topluluğu.
Tabii ki bir halt karıştırılıyor, ne bileyim, daha güzel Barbie, daha güzel oje, daha iyi bir Ken. Ama tantana yok. Çünkü ben senin Barbie’ni zorla elinden alırsam, annene şikayet edersin, o da beni onu sana vermeye ikna eder. Ama babam senin babanı döver, unutma.
Hiçbir zaman birinin ‘Kavga’sına ortak olmadım. Kendi kendiyle kavga eden birinden zarar geldiğini görmedim. Kavgaları ayırmaya gitmedim. Kadınlar kavganın aptalca olduğunu bilirler. Kaba kuvvet, kuvvet değildir. O sadece kabadır. Ve benim illa kendimden başka bir şeyle ilgilenmem gerekiyorsa, ki bu da bir tercihtir, yine Virginia Woolf’un ilgilendiğiyle ilgilenirdim. Demiş ki:
‘Bir kadının yazabilmesi için paraya ve kendine ait bir odaya ihtiyacı vardır.’
Apolitikızın politikız olduğu yer kendi odasıdır. Orayı almak için her türlü savaş verilmelidir. O kız artık bir süper kahramandır. O oda artık bütün dünyadır.