Paylaş
Sığındıkları mağaranın önüne, dağın üzerinden bir kaya düşüverdi ve mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine içlerinden biri şöyle dedi:
"Allah için işlediğimiz bir iş varsa, hatırlayalım ve onu vesile ederek Allah’a dua edelim, belki bizi bu beladan kurtarır."
Bundan sonra içlerinden biri:
"Ey Rabbim! Benim pek yaşlı anam babam vardı ve bir de küçücük çocuklarım. Onlara ben bakardım. Otlaktan koyunlarımla döndüğümde, koyunları sağar ve yavrularımdan önce ana babama süt içirir, onları beslerdim. Bir gün geç kaldım, karanlık bastıktan sonra gelebildim ve ana babamı uyumuş olarak buldum. Yine her zamanki gibi, koyunlarımı sağdım çocuklarım açlıktan ağladıkları halde, ana babamdan önce onları beslemeyi, onlara süt içirmeyi uygun bulmadım. Ana babamı uyandırmaya kıyamadığım için, sabaha kadar başuçlarında bekledim. Yarabbi eğer bu amelim senin yanında kabul olunup, rızanı kazanmışsa, göğü görecek kadar olsun, önümüzü açıver" dedi.
Allahü Teálá da, kayayı biraz kaldırmak suretiyle bir miktar açtı ve gökyüzünü gördüler.
İkinci kişi:
"Ey Allah’ım! Bir akrabamın kızı vardı. Onu, bir erkek, bir kadını nasıl severse öyle aşırı bir sevgi ile seviyordum. Bir gün kendisiyle beraber olmayı arzu ettim. Kanmadı; ’Yüz dinar getirmedikçe olmaz’ dedi. Bu parayı biriktirinceye kadar çalıştım ve bu arzum tam gerçekleşmek üzere iken amcamın kızı, ’Ey Allah’ın kulu! Allah’tan kork ve ancak Allah’ın hakkı olan nikáh ile bana yaklaş’ dedi. Bunun üzerine derhal vazgeçip kalktım. Eğer bunu senin rızan için yaptığımı kabul ediyorsan, kayayı biraz daha aç" dedi ve Allahü Teálá da kayayı biraz daha açtı.
Üçüncü kişi ise şöyle dedi: "Ey Rabbim, ben bir miktar pirinç karşılığında, birini ücretli olarak çalıştırıyordum. İşini bitirdiğinde ’Hakkımı ver’ dedi, verdim ama sonradan almak istemedi ve gitti. Ben de o pirinci ekmeye devam ettim ve ondan elde ettiğim kazanç sonunda, çobanları ile birlikte bir inek sürüsü temin edinceye kadar ekedurdum. Alacaklı günün birinde geliverdi ve,
’Allah’tan kork, alacağımı ver’ dedi.
Ben de kendisine, ’Çobanları ile birlikte duran şu ineklerin yanına git ve onları al’ dedim. Adam,
’Allah’tan kork! Ve benimle alay etme!’ dedi.
’Alay etmiyorum, onlar senin, onları al’ dedim. Ve o da aldı gitti.
Ey Allah’ım eğer bunu senin rızan için yaptıysam, mağaranın kapısının kalan kısmını da aç" diye dua etti.
Allahü Teálá da, mağaranın kapısını onlara çıkıp gidebilecekleri kadar açtı ve ışığı gördüler. Onlar da yollarına devam ettiler.
GÜNÜN AYETİ
İyilikle kötülük eşit değildir. Sen kötülüğü en güzel şekilde önlemeye çalış. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse bile candan bir dost haline gelir. Ama bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur, buna sadece büyük nasip sahibi kimse eriştirilir. (Fussilet 41/34-35)
GÜNÜN SÖZÜ
Hz Ali (r.a.) Resulullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir.
"Cennette öyle odalar var ki, içinden dışarısı, dışarıdan da içerisi görünür." Bunun üzerine bedevinin birisi, "Ya Resulullah, bu odalar kime aittir?" diye sordu. Resulü Ekrem (s.a.v.), "Tatlı konuşan, yemek yediren, oruca devam eden, insanlar uyurken geceleri namaz kılanlara aittir" buyurdu. (Tirmizi Birr 53)
GÜNÜN DUASI
Zor bir işe kalkıştığında şöyle buyururdu:
Okunuşu: "Allahümme la sehle illa ma cealtehu sehlen. Ve ente tec’elü’l hezne in şi’te sehlen."
Anlamı: Allah’ım her işi ancak sen kolay kılarsın. Rabbim sen dilersen sıkıntıyı kolaya çevirirsin."
Paylaş