Paylaş
“İstanbul’un orta yeri sinema...” gibi bir şey önerdiğim; farkındayım!
Dünyanın başka bir metropolünde de bulunduğunu pek sanmıyorum.
Ağaçlık bir alan olmaması yüzünden; gündüzleri pek bir şey ifade etmez.
Kordon’un, zaman zaman esen “delice” rüzgârı da biraz zorlar elbette.
Ama sabahı ve gecesi “eşsiz” olacaktır; önce günbatımı, sonra “yıldız pikniği”.
Kordon’da, adı “9 Eylül”e armağan edilmiş,
“9 çadırlık sürekli bir kamping” düşlüyorum!
Sadece İzmir’e dışarıdan gelen kampçılara, en fazla “2 gecelik” tahsis edilsin.
Tuvalet, duşlar ve mutfak için, ölçekle uyumlu büyüklükte 2 karavan konulsun.
Diğer bütün ihtiyaçlarını yakın çevreden alışveriş ederek karşılasınlar.
Büyükşehir Belediyesi işletsin; gecelik “1 TL” gibi sembolik bir ücret alınsın.
Çadırları belediye versin olmadı; aynı büyüklükte renk renk...
Uyku tulumunu, matını alan gelsin; belki birkaç şemsiye.
İnternetten rezervasyonla kabul edilsin yerli – yabancı kampçılar.
Yer bulmak bir mesele olsun; piyango gibi bir şey sanki...
Bisiklet veya motosiklet için park yerleri,
Elektrik ve WI-FI desteği sağlansın.
Açıkta ateş yakılmasın, sadece çimenlere yayılıp kitap okunsun,
“Farklar korunup benzerlikler yaşansın” orada...
Gitar çalınsın ya da saz, klâsik kemençe; ne bileyim?
Sadece yıldızlara bakılsın, âşık olunsun...
Güleryüzlü insanlardan oluşan, yabancı dil bilen,
birkaç kişilik güvenlik hizmeti sağlasın.
Kapısı olmasın; penceresi, bacası, girişi, çıkışı, kilidi vs.
Kuralı olsun, yasağı olmasın...
7 Haziran tarihli yazımda yayınladığım,
(Hani, “İzmir gibi demek; güneş gibi demek; ışıklı, gölgesiz...”
diye başlayıp da / “Ve Nihayet... Zemberek gibi; dolar boşalır...
Mişli geçmiş’ten uzak, geleceği kurmaya tâlip...” diye biten
“İzmir Manifestosu” da,
bir “çevre ve özgürlük bildirgesi” olarak kampın başucuna dikilsin.
Geceleyenlere, bu satırlar bir “berat” gibi, anı olarak verilsin;
Dünyanın dört bir yanına, “butik bir kamping” olarak nâm salsın.
Üstünden yıllar geçse de,
İzmirli’nin “Gezi Parkı”na verdiği destek bu rengârenk alanda ölümsüzleşsin.
Yaşayanlar, “hey gidi günler” desin önünden geçtikçe. Çadırlarda kalanlar, “işte burada yaşanmış direniş ve dayanışma” diye resim çektirsin...
Bilgisayarın başına oturduğumda, benim aklıma ilk gelenler bunlar.
Proje üstünde, düşündükçe, -hele Çarşı işe karışırsa- daha neler neler bulunur.
Şimdi, peki “senin aklına nereden geldi” diye soracaksınız. Nereden olacak? Birinci Kordon’da kurulan çadırlarının kaldırılması için Sayın Vali bir çalışma başlatmışlar. Çadırları kuran protestocular arasından seçilmiş 8 kişilik bir heyetle görüşerek “protestolarını yasal zemin içerisinde her zaman yapabileceklerini, ancak çadırların gerek turizme gerekse EXPO faaliyetlerine zarar verdiğini söyleyerek bunun sonlandırılmasını” istemişler. Bu çok geleneksel bir bakış açısı. Heyet, içlerinde bir değerlendirme yapıp, karar verecekmiş. Ben oldukça farklı düşünüyorum; aksine “EXPO için eşsiz bir tanıtım fırsatı ve simgesi” olacaktır bu “tuhaf adım”. Haydi! Kim üstüne alınırsa bir yanıt bekliyorum! Yerel TV’lerde tartışalım isteyenle... Davet edenin bir yüzü...
* Bu yazı yazıldığında Kordon’daki çadırlar henüz kaldırılmamıştı.
Paylaş