Paylaş
HABERİN başlığı şöyle: “İlk 500’de 5 Türk üniversitesi...” Ayrıntılar, şu dille devam ediyor: “...İngiliz eğitim danışmanlığı firması Quacquarelli Symonds (QS) tarafından belirlenen, 2015-2016 dünya üniversiteleri sıralaması açıklandı. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü - MIT’nin birinci olduğu sıralamada, Birinciyi sırasıyla takip eden üniversitelerse, Harvard, Cambridge, Stanford üniversiteleri ile Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü oldu. Değerlendirmede ilk 500’e giren Türk üniversiteleri içinde; Bilkent Üniversitesi 394. olurken, ODTÜ 431 - 440 bandında, Boğaziçi ve Sabancı üniversiteleri 441- 450 bandında, Koç Üniversitesi 481- 490 bandında yer aldı…”
Habere göre, İzmir’deki 4’ü Devlet (Ege, Dokuz Eylül, İYTE, Kâtip Çelebi) ve 6’sı Vakıf (Ekonomi, İzmir, Gediz, Yaşar, Şifa, THK) olmak üzere toplam 10 üniversiteden hiçbiri bu sıralamada yok. Durun ! Hemen karaları bağlamayın… Çünkü bu sıralama bahsi, tam bir “gayya kuyusu”. Ayrıca medyamız, bu konuda da “sapla saman birbirine karışmış” vaziyette. Hal böyle olunca, ulusal seçim tahminlerinden ve özellikle “parayı bastır istediğin sonucu çıkartalım” yollu bilimsel (?!) çalışmalardan öylesine ağzımız yanmış ki, karnımızda guruldayan duygusal el, aklımıza yatmayan sonuçlar için hemen inkâr ve reddiye düğmelerine basıveriyor.
Oysa, gezegenimizde, Leiden, , The, QS, Webometrics, Arwu, Ntu (HEEACT) , SciMago, Webometrics gibi, dünya üniversitelerini sıralayan bir sürü kurum var. Bu basitçe şu demek: URAP, Arwu, Leiden, Scimago listelerinde ilk 500’e giren bir üniversitemiz, aynı yıl Webometrics’te 190’ıncı sırada yer alırken, Arwu sıralamasında, eşzamanlı olarak, Türkiye’den ilk 500’de yer alan tek üniversite unvanını elde edebiliyor. Açıkcası o kadar çok kategori ve ayrıntı var ki, rastladığınız habere göre, herkese bir çorbalık çıkıyor. “Jüri Özel Ödülü” gibi bir serbesti kokusu var değerlendirmelerde…
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesindeki URAP (University Ranking by Academic Performance – Üniversitelerin Akademik Performansa Göre Sıralanması) Laboratuvarı da bu değerlendirme merkezlerinden biri. URAP, sıralamasında 9 temel kriter kullanıyor. (Makale Sayısı, Öğretim Üyesi Başına Düşen Makale Sayısı, Atıf Sayısı, Öğretim Üyesi Başına Düşen Atıf Sayısı, Toplam Bilimsel Doküman Sayısı, Öğretim Üyesi Başına Düşen Toplam Bilimsel Doküman Sayısı, Doktora Öğrenci Sayısı, Doktora Öğrenci Oranı, Öğretim Üyesi Başına Düşen Öğrenci Sayısı…) Ayrıca URAP, “Matematik Bilimleri”nden, “Çok Disiplinli Üniversiteler”e kadar 23 alt kategoride yürütüyor çalışmalarını. Diğer dünya sıralamaları da dikkate alınarak yapılan bir sentezleme bu; bir tür konsolidasyon…
URAP, 155 üniversitemizin en az bir dünya sıralamasında yer aldığı sonucunu açıklamış meselâ. İstanbul, Ege, ODTÜ, İTÜ, Hacettepe, Boğaziçi, Bilkent, Koç, Sabancı ve Gazi üniversiteleri, dünyanın en iyi üniversitelerine ilişkin farklı sıralama sistemlerinde kendine yer bulmuş. Epeyce karışık algoritmalar da var: Ege Üniversitesi, URAP ve Leiden’de; İTÜ, URAP ve The; Hacettepe Üniversitesi, Leiden ve Scimago; Boğaziçi, Bilkent, Koç ve Sabancı üniversiteleri The ve QS’de; Gazi Üniversitesi ise Leiden’de yer dünyanın en iyi 500 üniversitesi listelerine girmiş. “Elma ve armut aynı sepette…”
155 Türk üniversitesinin dünyadaki durumuna bakarsak; “Türkiye’deki 14 üniversite, dünya sıralamalarından en az birinde 501-1000 arasında... En az bir sıralamada, 1001-1500 arasına giren 29 üniversite bulunuyor. 23 üniversite ise en az bir sıralamada 1501-2000 arasına yer almış. Toplam 76 üniversite, dünyanın en iyi yüzde 10’luk diliminde yer alma başarısını göstermiş… Ülke içi sıralamada ayrı bir rekabet var; ne anlatmakla biter, ne de buraya sığar. Gerek dünya, gerekse ülke sıralaması o kadar detaylı ve karışık ki, ortaya, taraf tutan bir makale çıkmasın diye burada kesiyorum. Meraklısı, web adresinden (http://www.urapcenter.org/2014/fields.php) Haziran 2015 sonuçlarını didik didik edebilir.
Ama bence asıl mesele, (bir değerli okuyucunun da altını çizdiği gibi…) şurada düğümleniyor: “Üniversite kavramının , “Gelenek-Kütüphane/Yayın -Öğretim Üyesi” üçgeniyle var olduğu bütün dünyada kabul edilmişken, tercih zamanı, gazetelere çarşaf çarşaf reklam veren Üniversitelerimizin acaba kaç tanesi, “Siyaset-Ticaret-Belediye” üçgeniyle flört etmekten vazgeçip, önümüzdeki yıllarda, dünya sıralamasının 2 haneli derecelerini vaat ve taahhüt edebiliyor ?”
Şimdi eğer listelere bu gözlükle bakıp da, “İzmir’in kavakları mı, üniversiteleri mi ?” diye sorarsanız, son tahlilde araştırmalar, hâlâ “kavakları” diyor.
Paylaş