Paylaş
Hangi yıl izlediğimi tam olarak hatırlayamıyorum; genç bile değildim…
Sadece bir Ankara sahnesinin lezzetidir aklımda kalan.
Önceleri,
“Palto”, “7. dereceden kadrolu evrak memuru Akaki Akakiyeviç Bahmaşkin”,
“Bir Delinin Hatıra Defteri” ise,
St Petersburg’da, bir bakanlıkta,
9. derecede başka bir memur olan,
“Aksentiy İvanoviç Poprişçin”di benim için…
Sonra öğrendim ki,
Charles Dickens’e göre, “Palto, Burun ve Bir Delinin Hatıra Defteri” üçlemesindeki bu isimler, rus toplumundaki görünmez insanları temsil etmektedir;
“Hayattayken hiç hatırlanmadıklarından, ölünce de unutulmayacak insanları…”
Artık başka bir gözlükten bakıyordum.
Bu çıkarımdan hareketle,
Eser(ler), “Çarlık Rusyası’na yönelik sıkı bir toplumsal eleştiridir” ifadesini,
çoktandır sıradan bulurum.
Gogol’un eserlerindeki sürdürülebilir paradoksun gücü,
1842’den bu yana eskimeyen imgeleriyle, günümüzü de ışıklandırır çünkü...
Çünkü, bu eserler, bir kere iç içe geçmiş bende.
Meselâ, Gogol’un “önemli kişi”yi tarif ettiği cümle,
Size de “oyunlar üstü ve çağlar ötesi” gelmez mi ?
“…Önemli kişinin bu güne kadar hangi işle uğraştığı belli değildir !
Bilinmesi gereken tek şey, daha önce ‘sıradan bir kişi’ olan ‘önemli kişi’nin,
kısa bir süre önce önemli bir kişi olduğudur…”
Dahası, “önemli kişi”yle her devirde bürokratik düzeni hicvetmek mümkündür (ki),
Gogol’un kurgusunda, resmi bir kuruluşun başına, daha önce nerede görev yaptığı,
kim olduğu bilinmeyen kişiler getirilmektedir / Bize ne kadar uzak değil mi ?
Genco Erkal’ın, ilk kez 27 yaşındayken oynadığı ve
77 yaşında yeniden sahneye koyduğu “Bir Delinin Hatıra Defteri”,
bugün ve yarın, (15 ve16 Aralık) Sabancı Kültür Merkezi’nde seyirciyle buluşacak.
Yıllar boyunca, aynı eseri üç kez, üç değişik yorumla sahneye taşıyan sanatçı,
bugüne kadar kendisine birçok ödül getiren “Bir Delinin Hatıra Defteri”ni,
ilk oynayışının 50. Yılında, güncel göndermelerle sahneleyecek.
“Bir Delinin Hatıra Defteri”ni,
“5. kuşak için de sahneleyecek olmanın, oldukça büyülü olduğunu”
söyleyen Erkal’a içten bir sitem gönderelim.
Önce kendi adıma, sonra da tiyatro severler adına;
“İzmir’e iki gece yetmez ki, Sevgili Usta…
Bu kentte, hayattayken hiç hatırlanmadıklarından,
ölünce de unutulmayacak pek çok insan var.
Onların hatırına,
“en az birkaç temsil daha lâzım…”
diye sesleniyorum.
Paylaş