Paylaş
Önce, “Basın Bülteni”nde altı çizilen çarpıcı bir ayrıntıyı hatırlayalım.
Bu veriyi, birkaç senede bir, çekimser bir ruh haliyle paylaşıyor İKSEV…
Sanki ayıp bir şey söyler gibi, mahcup bir edâyla fısıldıyor:
“Dünyanın en çok tanınan-bilinen on tarihî mekânından biri olan
Celsus Kütüphanesi’nde dün gece…” gibi kullanıveriyor cümle içinde…
Oysa, yüzü kızarması gereken, bülteni kaleme alanlar değil elbet !
Peki kimler, bu habersizlik ve sahipsizlikten utanmalı ?
İzmir’de, yoldan çevirip sorduğunuzda,
“adını duymadığını, bugüne kadar hiç gitmediğini” söyleyecekler; onlar meselâ..
Ya da adını hatırlayıp da, “yerini tarif edemeyecekler” hani…
Alıcı gözüyle baktığınızda, zincirden boşanmış özensizliğimizi,
“umursamazlık ve kanıksamışlığın bileşkesi”nde tüketiyoruz.
Sadece bu paradoks sayesinde bile ,
“marka içinde marka(lar)” diyebileceğimiz
ve bir tür “matruşka” görünümündedir Uluslararası İzmir Festivali…
Dünyanın dört bir yanından, ayağımıza kadar gelen “ustalar”ı,
kıymetinden habersiz, hakkını veremediğimiz
ve sıradan bir şey yapıyormuş gibi kapılarını açtığımız,
“görkemli, tarifsiz, doyumsuz, eşsiz mekânlar”da ağırlıyoruz.
Geçen Perşembe gecesi, Lisa Green (1. Keman), Andrea Paoletti (2. Keman), Silvia Andracchio (viyola), Enrico Peluso (çello) ve Paola Crisigiovanni’den (piyano) oluşan “Consonus/Ensemble” sahne aldı Celsus’ta; Soprano Paola Santucci ve tenor Vincenzo Maria Sarinelli’ye eşlik ettiler… Sanatçılar, İtalyan müzik geleneğinin parlak yüzünü, ustalıkla seçilmiş bir repertuvarla yansıttı. Belki de bu sebeple gecenin adı, “İtalya Yansımaları”ydı… Geceye, abartısız tuşesi ile adetâ bir gölge gibi eşlik eden piyanist Paola Crisigiovanni de, iki doğaçlama solosuyla, yeri geldiğinde öne çıkmasını bildi ve büyük alkış aldı.
Her yazımda, etkinliklerin bir başka yüzüne değinmeye çalışıyorum.
Yeri gelmişken, haftalar sonra, 29. Festival’in çağrışımları ve izleri adına,
“müziği tamamlayan diğer estetik performanslar” bahsinde de iki çift lâf etmiş olayım..
(Örneğin) Geçen hafta aynı büyülü taşlar arasında sahne alan
Franz List Oda Orkestrasının, (kullanılmış enfiye mendilini çağrıştıran)
gömlek tercihleri ile kıyaslandığında…
Aynı antik dekorun tütsülenmiş atmosferine,
siyah dantelden bir bulut gibi özenle yakışan “Consonus/Ensemble”a;
Sahne ışıkları altına ve seyircisinin önüne,
straplez ve şarabî renkteki tafta tuvaleti ile çıkan soprano Santucci’ye,
nihayet, (harabe ve açık hava sahnesi filân demeden…)
toz toprak içinde, frak giymekten imtina etmemiş olan tenor Sarinelli’ye,
klâsik müziğin ritüeline ve icra ettikleri sanata duydukları saygı sebebiyle de,
biraz muhafazakâr bir müziksever gözlüğüyle,
teşekkür etmek isterim.
Farklıydı, İtalya’dan Celsus’a yansıyan özen…
Paylaş