Paylaş
Ve aslında, nir albüm kaydetme fikrinin de 23. Akbank Caz Festivali’nde verilen bir duo konser sonrasında oluştuğunu biliyoruz.
Mutfağın küçük püflerini Ece Göksu’dan dinleyelim:
“…Slow Hot Wind sadece jazz standartlarından oluşuyor ve Neşet Ruacan usta var. Neşet Ruacan da, Volkan Hürsever de, ben de bir araya ilk geldiğimizden itibaren ne çalacağımızı/söyleyeceğimizi çok iyi biliyorduk. Hepimizin bildiği, daha da önemlisi, sevdiği jazz standartlarını seçtik. Ve tabi ki gitar ve vokali öne çıkartacak, birlikteliği güçlendirecek şarkılar...
Slow, Hot Wind’i çalmak, Neşet Abi’nin fikriydi.
Ben o söyleyene kadar bu güzelim şarkının varlığını malesef unutmuştum.
Sayesinde yeniden hatırladığım için çok mutluyum.
Şarkının adının da albüme yakışacağını düşündüm ve birlikte Slow, Hot Wind olmasına karar verdik.
Albüm 11 jazz standardından oluşuyor; bir de kayıt sırasında Neşet Abi ve Volkan’ın çaldıkları bir blues var: E.G. Blues.
Bana göre her şarkı birbirinden güzel.
Şarkılarını söylemeyi en sevdiğim bestecilerin parçaları zaten: Cole Porter, Henry Mancini, Duke Ellington, Antonio Carlos Jobim…”
Geçen hafta, bu öykünün önemi bir bölümüne “Hikmet Şimşek Sanat Merkezi”nde dokundu İzmirliler...
Karşıyaka’da yeni yılın ilk buluşması “Ece Göksu – Neşet Ruacan Konseri” ile gerçekleşti.
Neşet Ruacan’ın gitarıyla eşlik ettiği, Ece Göksu’nun vokal olarak yer aldığı, Can Çankaya (piyano), Volkan Hürsever( Kontrabas) ve Cem Aksel’den (davul) oluşan Grubun tanıtımda kullanılan cümleyle sanatseverler, “hayata anlam katan yaşanmışlıkların, jazz müziğine yansıyan hallerinin tanıklığı için…” davet ediliyorlardı.
Meraklısının salona sığmadığı Konsere gelenler, ayrılırken, Genel Sanat Yönetmenliğini Teyfik Rodos’un üstlendiği Merkezin web sitesinde, “Başka bir dünya sanatla mümkün…” denilmesinin de rastlantı olmadığını bir kez daha anladılar.
Ece Göksu’nun ikinci ve Caz duayenimiz Ruacan’ın kayıtlı ilk albümü olma özelliği taşıyan “Slow, Hot Wind”in içinde, Antonio Carlos Jobim’den Charlie Parker’a, Duke Ellington’dan Cole Porter’a caz tarihinin en önemli bestecilerinin şarkıları var ve kayıtlar sırasında ortaya çıkan Neşet Ruacan’ın E.G.Blues adlı bestesi...
İşte böylesine keyifli bir “seçki” dinledik. Müziği sözle anlatmak kolay değil.
Çok başarılı performansın iz bırakan yönü, “farklı kuşakların yorumuyla ortaya çıkan sentez”di bana göre.
Eli değen herkese teşekkür etmek lâzım.
Küçük bir parantez de albüme isim babalığı yapan Usta için açalım.
“Grammy ömür boyu başarı ödülü” dahil pek çok ödüle sahip Henry Mancini adını, bestelediği çok sayıda televizyon ve film müziği ile hatırlar sanatseverler.
Aralarında Peter Gunn, Midnight Cowboy (Geceyarısı Kovboyu), A Hard Day’s Night, Pink Panther (Pembe Panter), Breakfast at Tiffany’s (Tiffany’de Kahvaltı) ‘nin de bulunduğu pek çok klasikleşmiş yapıtın, akıllara kazınmış bestecisidir...
İşin hoş tarafı, geçen Perşembe akşamı, sanki bir an...
Sahneden kol kola geçtiler gibi geldi bana; “Hikmet Şimşek ve Henry Mancini...”
İzmir’de güzel işler de yapılıyor!
Paylaş