Paylaş
İZMİR’de bir Noter’in bekleme salonundayız... Vatandaşın biri; otomobil alım-satımı için evrakını teslim etmiş, sırasını bekliyor. Adı yüksek sesle söylenince, bankoya yaklaşıyor.
- Beyefendi bu aracın satışı yapılamaz!
- Neden?
- Bakın, ruhsattaki seri numarasının başında bir “L” harfi var, görüyor musunuz?
- Evet.
- İşte o “L” harfi, sisteme girilmemiş, onun için işlem yapılamıyor.
- Peki ne olacak ?
- Emniyet’e gidip düzelttireceksiniz.
- Hanımefendi, ben bu arabayı aşağı yukarı 20 yıldır kullanıyorum. Vergisini bu ruhsatla alıyorlar, sigorta poliçesi bu ruhsata göre kesiliyor, vizesini bu ruhsatla yapıyorlar, hatta denk getirirlerse, bu ruhsata ceza bile yazabiliyorlar, ama bu ruhsatla satış yapamıyorum öyle mi?
- (?!) Evet öyle, maalesef bizim yapabileceğimiz bir şey yok.
Neyse ki, noterdeki genç hanım, (alan ve satanın yaş ortalamasına şöyle bir bakınca..) “durumdan vazife çıkartıp”, İzmir’in öbür ucundaki ilçenin emniyet müdürlüğünü telefonla arayıp yardım istiyor. Telefondaki, (böyle hallerde, daha önce ‘olmaz, mümkünü yok, yassak’ diyen) memur da nasıl olduysa, “kafamıza göre iş yapamayız, ruhsatı fakslayın bize” diye bir yumuşama gösteriyor. Birkaç başarısız denemeden, hatta silindir hacmi ve ağırlık konusundaki sair yanlışlıklar da düzeltildikten sonra, “tamam” diyor görevli genç hanım, “hallettik!” Birkaç dakika sonra, görevli tekrar sesleniyor, vatandaş tekrar bankoya yaklaşıyor.
- Beyefendi... Hanımefendi’nin nüfus cüzdanıyla işlem yapılamıyor!
- Neden?
- (Bilgisayar ekranının başına davet ediyor...) Bakın, nüfus cüzdanında DADAY olan doğum yeri, sistemde (nüfus kayıtlarında) PADAY olarak görünüyor. Onun için sisteme giriş yapamıyoruz.
- Hanımefendi, Türkiye Cumhuriyeti’nde PADAY diye bir yer yok ki!
- Muhtemelen öyle...
- Yani DADAY doğumlu biri, (eskisi-yenisi...) bu nüfus kâğıdıyla, seksen küsur senedir yaşıyor, evleniyor, çocuk doğuruyor, çalışıyor, emekli oluyor, vergi veriyor, banka işlemleri yapıyor, ama noterde işlem yapamıyor öyle mi?
- (?!) Evet öyle, maalesef bizim yapabileceğimiz bir şey yok.
- Peki ne olacak?
- Nüfus Müdürlüğü’ne gidip düzelttireceksiniz..
Alıcı ve satıcı, soluğu ilçe nüfus müdürlüğünde alıyorlar. Görevli diyor ki:
- Bu işlem buradan yapılmaz!
- Neden?
- Nüfus kütüğü Giresun’da, orasının düzeltmesi lâzım.
- Ama biz devletin klavyesine elimizi bile sürmedik. Bu bilgileri sisteme biz girmedik. Sabahtan beri e-devlet ekranına okuduğunu doğru yazamayan ileri zekâlı memurlar yüzünden sürünüyoruz. Olacak iş mi bu?
Neyse ki, nüfus müdürlüğündeki (tesadüfen 3-4 yıl DADAY’da da memuriyet yapmış olan) görevli genç adam, (alan ve satanın yaş ortalamasına şöyle bir bakınca..) “durumdan vazife çıkartıp”, Giresun Nüfus Müdürlüğü’nü telefonla arayıp yardım istiyor. Telefondaki, (böyle hallerde, daha önce ‘olmaz, mümkünü yok, yassak’ diyen) memur da nasıl olduysa, “15 dakika sonra arayın, düzeltmeye çalışalım” diye bir yumuşama gösteriyor. Bir süre sonra, ekranına bakan görevli “tamam” diyor “düzelttiler, yoksa size, doğum yeri PADAY olan bir nüfus cüzdanı verecektim...”
Günün sonunda, kâğıt ortamındaki bilgiler e-devlet sistemine girilirken, vatandaşın canını yakacak pek çok yanlışlık yapıldığını, hergün bunun sayısız örneğinin yaşandığını, her şeyden habersiz talihsiz “yurdum insanı”na da sadece saçını başını yolmak, tırnaklarını yemek, ürtiker olmak gibi seçeneklerin kaldığını öğrenmiş oluyoruz.
E-devlet projesi ve fikri, kuşkusuz gerekli ve yaşanması gereken bir dönüşüm. Ama bunu iyi becerdiğimizin borazanlığını yapanlara, “ne haber?” demek için, bu gerçek öyküyü sizlerle paylaşmak istedim. Bir bilgiyi sisteme “tereddütle” girdiğinizde, google bile “did you mean – bunu mu kastettiniz?” diye soruyor yahu! Bu kadar mı acz içindesiniz? “Sistem sizi tanımıyor” söylemine, “beni tanımayanı ben hiç tanımıyorum” demekten kendini alamıyor insan. Şimdilik “eeeeeeeeeeeeeeee Devletten” deyip geçiyoruz.
Paylaş