Paylaş
“...Uçar, uçar gibi kumlar, çemenler üstünde
Geçen şu tâze kadın bu numûne-i hevesât
Ayaklarında kanadlarla sanki aşk u hayat
Uçar, uçar gibi kumlar, çemenler üstünde
Meşâm-ı rûha emel lezzetinde neşrediyor
Ten-i rakîki bahârın esir-i nükhetini
Şitabı titreterek sîne-i tarâvetini
Pırıl pırıl uçuyor, tuttasıl uçup gidiyor.
Uçup uçup gidiyor; sonra pür-gurûr ü garâm
Zemine resm ile bir nazlı hatt-ı istifhâm:
“Güzel değil mi şu hâlim, bakın” diyor... Parlak,
Güzel evet bu revişler, güzel bu câzibeler,
Güzel; fakat bu tehâlük nedir, değilse eğer
Hâyatı birkaç adım fazla koşturup yormak?”
Sunay Akın’ın, “Babanız neden bisikleti sevmezdi ?” sorusuna,
“Benim babam Türk politikacısı, Türk Politikacısı dik durmayı sever”
yanıtını verdiğini öğrendiğimiz Can Yücel ise,
bir şiirinde : ‘Aşk bir velosipettir.’ der.
İnanmayacaksınız ama, buraya sığdıramayacağım kadar çok
Bisiklet şiiri yazılmış. “Kırmızısı, pembesi..”
Bütün bunların içinde malûm, Aydan Çelik’in “Manifesto”su ayrıcalıklıdır.
Dileyen tamamını bulabilir. Bir bölümü ile bitirelim yazıyı...
“...Eşitliktir: Bazen o sizi taşır, bazen siz onu.
Özgürlüktür: Ferman padişahın, dağlar bizimdir.
Kardeşliktir: Bir ağaç gibi tek ve hür öte yandan
Tevazudur: Estağfurullah beri yandan.
Sükunettir: Ne der filozof: Gürültü zekâ ile ters orantılı.
Rüyadır: 3 yaşında başlar, hayat boyu sürer.
Hayal Gücüdür: Durduğunda devrilir.
Dengedir: Statükoyla ilgisiz.
Şeytan Arabasıdır: İtaat mı? O da kim?
Ütopyadır: Ayaklar hep havada.
Rozinantedir: Don Kişot 'un altında olsaydı değirmenler bizim olurdu.
Köroğludur: Otomobil icat olur mertlik bozulur.
Bir lokma bir hırkadır: Derviş soyundan....”
Yaz geldi...
Gün geçmiyor ki, sosyal medyada,
(benim yaşımdaki arkadaşlarım dahil...) bisiklet turlarından
haber, fotoğraf ya da video paylaşılmasın...
Biz de “meraklısı” için, küçük bir “bisiklet turu” yapmış olalım bugün köşemizde.
Belki “İzmir’in bir bisiklet kenti olma potansiyeli”ni “azcık daha dürtmüş oluruz...
Paylaş