Paylaş
Belki daha çok erken, bunları konuşmak için... CHP’de “dosyasını teslim eden” taliplerin medya üzerinden pompaladıkları heyecana bakıyorum da “seçmenin işi hem kolay hem de zor” diyesim geliyor. Zor; çünkü çürüğü çarığı sağlamından ayırmak için hayli gayret sarfetmek gerekecek. Çünkü, birbirine bu kadar benzeyen, bu kadar aynı şeyleri söyleyen, bu kadar aynı yöne bakan, bu kadar aynı renkte seçim vaadiyle mindere çıkan ve bu kadar sıradan bir kalabalıktan eleme yapmak, sudoku çözmekten beter. Kolay; çünkü seçmenin elinde “ahmak yerine konulup konulmadığı” gibi esaslı bir terazi var. “Söz meclisten dışarı” bir örnekle açıkladığımda daha kolay anlaşılacak. Meselâ, 1999’da, seçim beyannamesindeki “Marina” hayal, vaat ve projesi ile seçilmiş bir belediye başkanı, 2013’te, programına hâlâ “Marina” diye yazabiliyorsa, bizi “ahmak yerine koyuyor” demektir... Aman dikkat! Sadece biraz dikkat, bu “kronik uyanıklar”ın işini bitirmeye yetecek...
Aile planlamasının dinamikleri
Gazetelerde okumuşunuzdur, SGK’nın ilk kadın başkanı Yadigar Gökalp İlhan, sosyal güvenliğin 2036’dan sonra zora girmemesi için 5 çocuk gerektiğini belirterek, ‘Başbakan Erdoğan’ın belirttiği 3 çocuk asgari. Bizim önümüzdeki yıllarda çalışacak genç nüfusa ihtiyacımız var’ buyurmuşlar. Bir üst düzey bürokratın, sosyal güvenlik sisteminin açmazlardan uzak gelişimini, sadece aile planlamasının dinamikleri ve doğurganlığın teşviki ile açıklıyorsa, ölmüşüz de ağlayanımız yok!
“Sosyal güvenlik sistemi için doğurganlık oranının ne olması gerekiyor” sorusuna, “5 çocuk! Gerçekleri bilelim, bize ne lazım onu bilelim...” yanıtını verebilmek için, “dünyadan habersiz olmak lâzım” demek yetmeyecek. “...Durumu iyi olduğu halde çocuk yapmayanlar”ı, “bu ülkeyi sevenler / sevmeyenler...” diye ayrıştırarak eleştirme özensizliğini, “Sultan’a, ‘bana güvenip de sefere çıkmasın’ mesajını gönderen köylünün fıkrasıyla da hicvetmek gerekecek.
Manşet Sözlüğü (2)
Pazartesi yazımda, “biraz da gülelim” paranteziyle hazırladığım “manşet sözlüğü”, değerli okuyucu tarafından çok beğenilmiş. “Hepsi bu kadar mı?” diye soranlarla, tadını kaçırmadan, son birkaç manşeti de paylaşmak isterim:
Keş Manşet: Başta alkollü içecekler olmak üzere, keyif verici maddeler alındıktan sonra, akşamdan kalma bir ruh hali içinde atılan, hafif melankoli içeren manşet türüdür.
Leş Manşet: “Atlatma haber” denilen can sıkıcı gerçeğin görmezden gelinmesi halini anlatır. Bayatlamış, gündemden düşmüş manşetlerin hepsini içerir.
Loş Manşet: Karanlık veya karanlıkta kalmış konularda, varla yok arasında bir tavır takınarak, konuyu yeteri kadar aydınlatmadan gündeme taşıyan manşetlerdir.
Piş Manşet: Olmayan bir gündemi, ısıtıp ısıtıp göze sokarak, durduk yerde üretilen yapay gündemleri anlatır.
Sosyal medyadan paylaşılası inciler…
Birisi, “Mükemmel kişileri aramaktan vazgeçin. Tek ihtiyacınız, size sahip olduğu için şanslı olduğunu düşünen biridir” demiş. Aklım sıra, “var bir eksiği bu cümlenin...” diye fikrederken, bir başkası, “senin ertelediğin şeyleri, hayat tedavülden kaldırır” demez mi? Sanki birlikte okunduğunda, daha anlamlı gibi geldi bana.
Paylaş