“Biz PKK’yı silahlı halk hareketi olarak tanımlıyoruz. 1990’dan bu yana kurulmuş hiçbir partimiz PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamadı” diyen Selahattin Demirtaş, son yazısında,
“Tekrar belirtelim, kesişen sosyolojiye rağmen HDP, PKK’nin uzantısı ya da siyasi kolu değildir” diyerek yalan söylemiş.
Her ağzını açtığında önüne gelene ahlak dersi veren bu sahtekâr tutuma, yine bir HDP milletvekili olan Erol Katırcıoğlu’nun PKK-HDP ilişkisini özetlediği şu itirafı yeterli olur sanırım:
“Bir annenin, bir babanın çocuğuyla arasına mesafeyi nasıl koyarız biz? PKK uzaydan gelen insanlar tarafından oluşturulmuş bir yapı değil. Buralı insanlar. Çoğu bizim seçmenlerimizin çocukları. ‘Aranıza mesafe koyun’, ya neyin arasına mesafe koyacağız. Bir annenin, bir babanın çocuğuyla arasına mesafeyi nasıl koyarız biz?”
TÜRKİYE AÇILIMI MASALI
Demirtaş kısa süre önce de “Eğer diğer muhalefetten Kürt açılımı bekliyorsak biz de HDP olarak Türkiye açılımı yapmak zorundayız” demişti.
Kimilerinin kulağına hoş geliyor. Hele, seçimlerde HDP’nin yönlendireceği oylarla iktidar olacaklarını planlayanların ağzını sulandırıyor.
Ama geçen hafta basına yansıyan sözleri tuhaf bir etki yarattı. Tam CHP’li
Yaptıkları kötülüklerin, söyledikleri yalanların, attıkları iftiraların, işledikleri cinayetlerin, giriştikleri darbenin unutulduğunu düşünüp, kendilerini temize çekip her yalana inanmaya hazır kitleyi aptallaştırıyorlar.
Onların ne yaptıklarını biliyoruz, takip ediyoruz. Ancak son zamanlarda “Yeni Kullanışlı Aptallar” kendini ortaya atmaya başladı. “Yeni” dememin sebebi, eskilerinin de olması.
NASIL ‘KAFES’LENDİLER...
17/25 Aralık 2013 operasyonlarından sonra hükümeti destekleyen medya içinde de çatışma çıktı. Bir zamanlar aynı kumpasların, yalanların, iftiraların parçası olanlar adeta savaşa başladı. Bir kısmı FETÖ’nün kullandığı araç olmaya devam ederken, karşı olan ve hükümetin yanında olanlar ayrıldı.
İşte tam bu aşamada, Taraf isimli FETÖ yayın organının yazarlarından birisi olan Yıldıray Oğur, 17 Ocak 2014 günü Türkiye gazetesinde “Nasıl Kafes’lendik” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Taraf gazetesi 19 Kasım 2009 günü, bazı TSK mensuplarının AKP hükümetini zor durumda bırakmak için azınlıklara yönelik eylem yapacaklarına yönelik yalanlarını içeren “Kod adı Kafes” manşetiyle çıkmıştı.
Düzmece “Kafes Eylem Planı”na dayalı “Kod Adı Kafes” manşetini gözaltılar, tutuklamalar, yıllar süren hapisler, ailelerin yaşadığı travmalar ve hayatlarını ve mesleklerini kaybeden TSK mensuplarının acıları takip etmişti.
İşte
En sert tepki de 6’lı masadaki ortağı İyi Parti sözcülerinden geldi.
Daha birkaç ay önce, “AKP ve MHP, HDP’yi şeytanlaştırdı” diyen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, dün kendi deyimiyle “HDP’yi şeytanlaştırdı”.
Akşener, “HDP’nin olduğu masada biz olmayız. Bizim olduğumuz masada da HDP olmaz. Bu hassasiyetimiz devam edecek. Parti yetkilileri konuyla ilgili, parti hassasiyetleriyle ilgili gerekli açıklamalar yaptı” dedi.
Oysa Akşener kısa süre önce HDP için şunları söylemişti:
“HDP şu anda Meclis’te temsil edilen, insanların oy verdiği, o oy verme neticesinde TBMM’de grup kurmuş, ondan sonra da grup başkan vekilliği, TBMM Başkan vekilliği olan başkanvekilinin Meclis’i yönettiği bir siyasi parti, sonuç itibarıyla Meclis’te varlığını sürdüren bir parti legal hukuk karşısında meşrudur.”
HUKUKİ-SİYASİ MEŞRUİYET
Akşener
Fetullahçı Terör Örgütü içinde kadınlara yönelik taciz, baskı ve tehdit konusundaki yazılarımdan sonra bu konudan uzak durmaya çalışsam da gayrimeşru ilişkilere zorlanan örgüt üyelerinin sesleri beni bırakmıyor. Yazılarım hem mağdurlar hem de bu ahlaksızlığı yapan örgüt yöneticileri üzerinde etkili oldu. Her skandalda olduğu gibi üzerini örtmeye çalışan örgüt üyelerinin tek derdi, konuyu benim gündeme taşımam. Tacize, baskıya, tehdide sessiz kalan FETÖ üyeleri, “Nedim Şener’e malzeme oldunuz” diye mağdurların üzerinde baskı kurup susturuyorlar.
Sadece bilgi ve ihbar gelmiyor, sosyal medya mecralarında kendi aralarındaki yazışmalar FETÖ’nün tam bir çürüme içinde olduğunu gösteriyor.
YÖNETİMİN KONTROLÜ ZAYIFLADI
17/25 Aralık operasyonları ile 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yurtdışına kaçan FETÖ yöneticilerinin örgüt üyeleri üzerindeki kontrolünün zamanla azalması, FETÖ elebaşının sağlık durumunun kötüleşmesi ve örgütün bölünme sürecine girmesi bu olayların yaşanmasında temel faktör olarak görülüyor.
İki yıldır yaşanan bölünme sürecindeki kavgalar da skandalların ortaya çıkmasını sağlıyor. Bugün de size, örgün üyelerinin bilgilerine dayanarak bunlardan bazılarını aktaracağım.
İLİŞKİYE GİRDİĞİ KADININ KOCASINA İŞ
Eskişehir İl İmamlığı ardından Kenya’da “imamlık” adı altında örgüt yöneticiliği yapan Savaş Pala, Eskişehir İl İmamlığı yaptığı dönemde örgüt üyesi bir kadınla tanışır.
Örgüt üyesi kadınla ilişki yaşayan
Evet, aday yapılıp yapılmayacağını kendisi dahi bilmiyor ama cumhurbaşkanı olunca yapacağı şeyleri açıklıyor.
Tuhaf bir cümle değil mi?
Keşke durum sadece tuhaf olsa, çok tehlikeli hal almaya başladı.
DEVLETİ FETÖ’YE TESLİM EDECEKLER
Kılıçdaroğlu
FETÖ’deki taciz ve tecavüz olaylarının tartışılması, hipnoz uzmanı olan ve FETÖ elebaşının özel doktoru Haldun Çetinkaya’nın ABD’de muayene sırasında 7 örgüt üyesi kadına tecavüz, 30 kadına tacizde bulunmasıyla başladı.
Örgütün en üst yönetim kadrosu olan “Başyüceler” denilen Al-i Heyet üyesi İsmail Büyükçelebi’nin olayın patlak vermesiyle geri çektiği referansıyla FETÖ elebaşının doktorluğunu yapan Çetinkaya’nın taciz ve tecavüz olaylarının üzeri örgüt içinde örtüldü. Son olarak FETÖ’nün mahrem imamlarından Süleyman Sargın’ın, N.K. isimli örgüt üyesi kadını tehditle cinsel ilişkiye zorladığını yazmıştım. Süleyman Sargın, N.K.’nin itirazını kırmak için, örgüt içinde “abi/imamların” böyle hakları olduğunu ve FETÖ elebaşı Gülen’in de icazet verdiğini söylemişti.
İFŞA 8 SAAT SÜRDÜ
Benzer bir durumu, FETÖ üyesi bir kadın sosyal medyada “İksir” başlıklı bir yazıda paylaştı.
Ailesiyle ABD’ye kaçan ve FETÖ elebaşının en yakınındaki Al-i Heyet içinde olan babası ve annesi ile yaşayan üç çocuklu evli bir kadının, bir başka FETÖ üyesi erkekle girdiği ilişkiyi anlattığı yazı, sosyal medyada sadece 8 saat kaldı. Sonrasında yazı kaldırıldı, hesap da kapatıldı.
Tamamı gerçek diyalogların geçtiği yazıda, FETÖ üyesi erkeğin bir yakını konuyu kadının ailesiyle görüşmeye gider. Ancak “Büyük abi” denilen FETÖ’nün en üst yöneticilerinden olan babadan, “Kızım medeni olarak evli ama dinen boşanmış durumda, büyüğümüz fetva verdi” cevabını alır. Vakit namazlarını bile FETÖ elebaşının yaşadığı Pensilvanya’daki çiftlikte kılan bu örgüt üst düzey yöneticisi, ayrıca örgüt abilerinin yoğun çalıştığını, bu tarz ayrıcalıklarının olması gerektiğini söyler.
Bu olay doğru mu diye araştırdığımda, örgüt içinde konuşulan konulardan birisi olduğu ortaya çıktı. Hatta, yazıda evli, üç çocuklu FETÖ üyesi kadının U.K., babasının da FETÖ Al-i Heyet üyesi B.K. olduğu iddia edildi. FETÖ elebaşı Gülen’in en yakınında olan yönetici kadrosunun da aynı ahlaksızlık çukurunda olduğu dilden dile dolaşıyor.
1) Abdullah AYMAZ
Kamuoyuna yansıyanların, yaşananların çok azı olduğu; örgütün mahrem imamları ya da “abi, imam” denilen yöneticiler tarafından gerek yurtiçinde gerek yurtdışında kullanılan örgüt üyesi kadınlar tarafından bizzat ifşa ediliyor.
Aynı zamanda birbirlerinin ses ve görüntülerini kaydeden kadınlar, bunu çeşitli mecralarda farklı yollarla paylaşıyorlar.
SARGIN’IN REZALETİ ÖRGÜTÜ SARSTI
Örgüt yönetimi ise olan bitene sessiz kalıyor. Son olayda şaşırtıcı olan, Süleyman Sargın’a örgütün sosyal medya hesaplarında sahip çıkılması oldu.
FETÖ’cü mahrem imam Sargın, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, N.K. ile ilişkisini, Bosna’ya gidişini doğrularken, bunun evlenme amaçlı olduğunu iddia etti.
Oysa, Sargın’ın örgüt üyesi N.K. ile baskı ve tehdit ile ilişkiye girmesi eldeki kayıtlarla sabit.
15 Temmuz sonrası örgütün yöneticilerinin yurtdışına kaçması, yurtiçindeki örgüt yönetici ve üyeleri üzerindeki kontrolün zayıflaması hem parasal konularda hem de örgüt üyesi kadınlara yönelik istismarlarda önemli rol oynadı.
Örgüt içinde birbirini dolandırmak sıradan hale geldi. FETÖ elebaşının ölümü sonrası örgütün parasını kontrol etmek için grupların savaşı devam ediyor.
Öyle ki FETÖ elebaşının “Yapılan yanlışlıklardan dolayı ıstıraplar içinde kıvranıyorum” diye pişmanlığını dile getirdiği, sağlık sorunlarından dolayı zorla konuştuğu ve örgüt tabanında çözülmeye katkı sağlayan haberi olmadan çekildiği anlaşılan bir videosu bile sızdırıldı.
TACİZ VE TECAVÜZLERİN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR
Amerika’da örgüt üyesi kadınlara tecavüz eden, eşleri yurtdışına kaçan Türkiye’de kalan örgüt mensubu kadınların yaşadıkları taciz skandalları birbirini kovalıyor. Örgüt yönetiminin suskun kaldığı, ancak mağdurların çok az ses çıkarabildiği, örgüt tabanının görmezden geldiği bu olaylara bir yenisi eklendi.
Örgüt içinde şimdilerde FETÖ elebaşı Gülen’in öğrencilerinden olan örgütün Zaman gazetesinde de yazarlık yapan Süleyman Sargın’ın yaşadığı evlilik dışı ilişki konuşuluyor.
15 TEMMUZ’DAN SONRA KAÇTI
Sadece ilişkinin biçimi değil, Süleyman Sargın’ın ilişki kurduğu örgüt üyesi kadına yönelik tehdit ve şantajları olayı farklı bir boyuta götürüyor.
Önce