Paylaş
Kanun hükmündeki kararnameyle gelen Tam Gün Yasası’ndaki değişiklik, hasta bakamayan profesörler, yakınan rektörler... Uzayıp gidiyor. Geçenlerde doktor dostlarla sohbetteyiz. İzmir’den yakınma var. Neden mi? ‘Yetkilendirilmiş Aile Hekimleri’ denilen yeni bir sistemden. Kimi mi ilgilendiriyor? Kurum ve işyeri hekimlerini... Onların reçete yazma yetkilerini... Ve tabii ki, reçete yazdıranları.
* * *
Efendim, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nün web sitesinde, bu konuyla ilgili bir duyuru yayınlanmış, “Kurum ve işyeri hekimlerinin birinci basamakta reçete düzenleme yetkisine sahip olabilmeleri için öncelikle ‘Yetkilendirilmiş Aile Hekimliği’ belgesi almış olmaları ve adlarına yetki belgesi tanımlanan kurum/işyeri hekimlerinin, sadece
‘Aile Hekimliği Bilgi Sistemi’ üzerinden kendilerine kesin olarak kayıt ettikleri kişilere reçete düzenleyebilecekleri görülmektedir... Kendilerine kesin kayıtlı olanlar haricindeki kişilere reçete düzenlemeleri halinde kurumca ödenen reçete bedelleri mevzuat gereği bu hekimlerin kendilerinden tahsil edilebilecektir. Ayrıca, bu durum tespit edildiği takdirde müdürlüğümüzce verilmiş olan ‘Aile Hekimliği Yetki Belgesi’nin iptali de söz konusu olacaktır” denilmiş. Ve de Yetkilendirilmiş Aile Hekimliği için 15 Mart tarihi verilmiş.
* * *
20 Ocak’ta, imzasız yayınlanının bu duyuru İzmir’deki aile hekimleri arasında büyük şaşkınlık yaratmış. Deniliyor ki:
“Resmi web sitesindeki duyuruda ‘Yetkilendirilmiş Aile Hekimliği’ için açık zorlama var. İşyeri hekimleri ve kurum hekimlerinin reçete yazabilmeleri için ‘Yetkilendirilmiş Aile Hekimi’ olma şartına bağlanmış. İstanbul ve Ankara’da, ‘Yetkilendirilmiş Aile Hekimi’ olma isteğe bırakılmış.”
* * *
“Ucube” denilen bu duyurudan yakınanlar İstanbul ve Ankara’da tarih verilmediğini de vurguluyor. Ve dikkat çekiyor:
· İzmir’de halen 447 işyeri hekiminin hizmet verdiği işyerlerinde yaklaşık 110 bin işçi çalışıyor.
· Bu işçiler işyeri ortamında görev yapan işyeri hekimlerine muayene olabiliyor ve gerektiğinde reçete yazdırabiliyor.
· İzmir Sağlık Müdürlüğü’nün uygulamasıyla işyeri hekimleri bu işçilere reçete yazamayacak.
· İşçiler işyerlerinden çıkıp basit bir ilaç yazdırmak için bile devlet hastanelerine veya aile hekimlerine gitmek zorunda kalacak. Oysa işyerlerinde işyeri hekimleri var.
· İşçiler sağlık kurumlarına gitmek için işverenden her seferinde izin almak zorunda. Bu nedenle bazen hasta oldukları halde gidemeyecek, işyeri hekimleri istese de reçete yazamayacak.
· Bu sayılar İzmir Tabip Odası’nın işyeri hekimliği kayıtlarına göre yazılmıştır. Çalışma Bakanlığı’ndan yetki alan işyeri hekimlerinin işyeri ve işçi sayıları da katıldığında, rakamın daha fazla olacağı tahmin edilmektedir.
· İzmir’deki işyeri hekimleri günde yaklaşık 6 bin işçiye-çalışana reçete yazıyor. Bu uygulamayla işyeri hekimleri reçete yazamayacak ve her gün yaklaşık 6 bin hasta işçi-çalışan reçete yazdırmak için işyeri dışına çıkacak.
· İzmir’de bin 60 işyeri ve işveren bu uygulamadan mağdur olacak. Çünkü, çalışanlar-işçiler hasta olduklarında reçete yazdırmak için işyeri dışına çıkıp sağlık kurumlarına gitmek zorunda kalacak. Çünkü, işyeri hekimleri reçete yazamayacak. Sonuçta da işgücü kayıpları oluşacak.
· İşverenlerin çoğu yasal zorunluluk olsa da işyeri hekimlerini işçilere sağlık hizmeti vermesi ve reçete yazdırması için istihdam ediyor. Reçete yazamayacak olan işyeri hekimleri işverenin beklentilerini karşılayamayacak.
* * *
Ve son not: “İzmir’de 2007’de yaşanan benzer bir zorlamayı işveren kesimi görüşmeler sonucu son anda durdurmuştu. (İşyeri hekimliği yapan hekimlere ve işyeri hekimi istihdam eden işyerlerine bir yazı gönderilmişti. Bu yazıda, işyeri hekimlerinin İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nden ‘Yetkilendirilmiş Aile Hekimliği’ belgesi alması gerektiği ve hekimlerimizin bu
belgeleri 11 Mayıs 2007 günü mesai bitimine kadar SSK Sağlık İşleri İl Müdürlüğü’ne teslim etmesi gerektiği belirtil-mekteydi. İzmir’deki işveren kesimi buna tepki göstererek uygulamayı son günde Ankara ile yapılan görüşmeler sonucu durdurmuştu.”
* * *
Yakınmalar ve durum böyle. Benden iletmesi...
Fufbol seyircisi yalnızca erkek midir
Son günlerde bazı futbol takımlarını “Seyircisiz maç” cezası veriliyor. Sonra da ekleniyor:
“Bayanlar ve 12 yaşındaki küçük çocuklar izleyebilecek...”
Bu nasıl iş yahu? Bu memlekette kadınlar ne sanılıyor? Bu ayrımcılık değil de nedir? Şuna efendi gibi, “Erkek seyirciler alınmayacak” cezası desenize.
Paylaş