Paylaş
Artık masa başı işim olsun, ‘Sabah 9-akşam 5’ devri kapandı. Bunu özellikle gençlerimize öğütlüyoruz. Neden? Çünkü genç işsizlerin oranı yüzde 26-27 seviyelerinde seyrediyor. Her yıl işgücü piyasasına 800 bin kişi dahil oluyor. Buna karşılık devlet bütün imkanlarını kullanarak ancak 80 bin kişilik kadro açtı 2010 için.
Ya geriye kalan bu kadar işsiz nasıl istihdam edilecek? Bunun cevabı girişimcilikte yatıyor. Türkiye’de istihdamın yüzde 90’ını özel sektör sağlıyor. Bunun yüzde 90’ını Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler oluşturuyor. O halde devletin istihdam sorununu çözmek için yapacağı tek şey, KOBİ’lerin sayısını artırmak, yani girişimcileri teşvik etmek.
Üç elin, on elin sesi
Girişimciliğin bireysel değil, ortaklıklarla yapılması çok önemlidir. Bu modelin uygulanabilirliğini, Salihli’de son yıllardaki ortak girişimlerle gözler önüne sermeye çalışıyoruz. Lidya Sardes Otel, 12 girişimcinin el ele vermesiyle gerçekleşti. Burada bir atasözümüzü hatırlatmakta yarar var:
‘Bir elin nesi var, iki elin sesi var.’ Varın düşünün, üç elin, on elin vereceği sesi.
Tek kişilik şirketler bir süre sonra batmaya mahkumdur. Ama ortak olarak kurulmuş, hele de kurumsallaşmış bir şirketin ne kadar uzun ömürlü olabileceği konusunda önümüzde pek çok örnek var. O yüzden bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bugünlerde banka kredileri oldukça uygunken, sermayesi olan sermayesini ortaya koysun, olmayan bankadan kredi çeksin. İki kişi, beş kişi bir araya gelip, ortak girişim kurun. İnanın pişman olmayacak, çocuklarınıza, torunlarınıza şimdiden iş sahası yaratmış olacaksınız.”
* * *
Yukarıdaki görüşler 2 Mart 2010’da yer aldı bu köşede. Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Talat Zurnacı’nın, “Salihli Vizyon” dergisindeki, “Girişimciliğe davet” başlıklı yazısından. Sonra bir kaç kez konuk ettim yine burada. Hepsinde de okuduktan sonra haberi oldu.
Turizm bölgesi heyecanı
Örneğin, “Beklentimiz, Kurşunlu Termal Turizm Merkezi’ne büyük otel zincirlerinin yatırım yapması. 5-10 yıl içinde bu bölgenin sağlık turizminde önemli bir destinasyon olması, yerli ve yabancı turistlerin gözdesi haline gelmesi konusunda her türlü çabayı gösteriyoruz” diyordu.
Ya odun köfte markası
Salihli’nin ünlü odun köftesinin markalaşması farklı bir heyecan:
“Türk Patent Enstitüsü’ne başvurduk. Odun köfteye, ‘Mahreç işareti’ alarak, bunu yöresel bir lezzet olarak coğrafi işaret korumasına aldık.
Bu ne demek? Her önüne gelenin, ‘Ben odun köfte yapıyorum’ diyerek ortaya çıkmaması ve gerçek odun köftenin temsilcileri olan Salihlili esnafı korumak demek. Markanın, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nın himayesine alınması demek. Gönül rahatlığıyla lezzetli, hijyenik ve sağlıklı köfte yemek isteyen tüketicinin de haklarını korumak demek.”
* * *
Bu örnekleri neden mi verdim? Belki, yakın çevreleri, bölgeleri, ülkeleri için kafa yormak isteyenler vardır. Onlara esin kaynağı olması için.
Evet, “Ben” değil, “Biz” diyen, her zaman girişimci ve hep gülen, bizi zamansız birakıp ışıklara giden adama, Talat Zurnacı’ya uğurlar olsun.
Paylaş