SEYİRCİSİZ maçlara dışardan gazel atmıyoruz. Bugün elbette kazanmak istiyoruz. Elimiz, yüreğimiz buna mahkum. Avrupa Şampiyonası finallerine gitmeyi istiyoruz.
Öyle bir istek ki, mazallah kaybedersek ne hale geliriz. Elbette onur verici, bütün günah ve kusurlarımıza karşı kaybedilmemesinden mutluluk duyacağımız, bir dönemin, başı olur.
Spor yazarları arkadaşlarımda ve toplumun büyük bir kesiminde son iki maç için huzursuzluk rüzgarı esiyor: Açık açık yazıp soruyorlardı.
Avrupa Şampiyonası’na gidersek orada ne yapabiliriz, çünkü oralara gidip rezil olmak da var. Yok yok bugün sorgu günü değil. Bizim gençler sonda söyleyeceklerini başta söylüyorlar. Gelelim, bu geceye... Yeni bir umut, yeni bir coşku bizi hayalimizdeki hedefe ulaştırabilir. Fikstüre baktım.. Yunanistan 22, Türkiye 18 puanda.. Şu esamesi okunmayan Moldova ve Malta’yı yenebilseydik şu anda belkide Yunanistan üzerinde liderdik. Neyse, geçmişi bırakalım...
Çok yazıldı, çok söylendi. Fatih Terim ve bir takım kadar kalabalık ekibi çok suçlandı. Takım kuruluşundaki bencilliği canımıza okudu. Euro 2008’i zorlaştıran Milli Takım’ın patronu 9 maçta 34 futbolcuya ihtiyaç duymuş! Takım olamamışız. Bunun dışında konsantrasyon zaafından oyun içi taktiklere kadar bağışlanmaz hatalara düşmüşüz. Sonunda gele gele bu maça gelindi. Bunun ardından deplasmanda Norveç maçı var ki, içinizden "Dur be abi, hele şu Yunanistan’ı aşalım da.. Norveç’e gitmeyi düşünürüz" dediğinizi duyar gibiyim.
Hep kaçırılmış şanslardan, kucağa gelen fırsatlardan sonra aynı şeyleri söylüyoruz. Öyle olsaydı... Böyle olsaydı...
O halde gelin bir fıkra ile noktayı koyalım.
Sadrazam, gemi ile yolculuğa çıkmış. Ama gemi bir türlü iskeleden kalkmıyor. Zaman geçmiş, sadrazam kızmış, çarkçıbaşına "Neyi bekliyoruz." Ve cevap: "İstimi (stim) bekliyoruz sultanım." Sadrazam öfkeyle üstelemiş "İstim arkadan gelsin!.."
Bugünkü kader maçına istim üzerinde çıkalım. Pusulayı şaşırmayalım. Çünkü artık kaybedecek puanımız yok!.
Haydi çocuklar...
***
Not: Stim (İstim): Buharlı gemileri hareket ettiren güç.