Paylaş
Simge kadın (1789)
Tüm dünyayı etkileyen Fransız Devrimi’nde özgürlüğün ve insan haklarının simgesi bir kadındır. Oysa kadınlar sembolü oldukları eşitlikçi Fransa’nın siyasal sisteminde ‘adam yerine konmak için’ 1944’e kadar beklemek zorundadırlar. ‘Geri kalmış’ Türkiye’de ise 1930’a kadar! (Jeanne-Louise Vallain, Özgürlük, 1792.)
Şeffaf peçe (1850)
İstanbul’da ilk fotoğraf stüdyosu Basil Kargapoulas tarafından kuruldu. II.Abdülhamit’in desteğiyle 30 bin kare fotoğraf çekildi. Avrupalı hanımlardan tek belirgin farkları yarı-şeffaf peçeydi. (James Robertson, Türk Kadını, 1855. Not: Resimdeki kişinin erkek olması da ihtimal dahilindedir!)
Osman Hamdi’nin nü’leri (1881)
Osman Hamdi Bey’in öğrencileri Mekteb-i Sanayi-i Nefise’de yıllar içinde ‘nü’ resim çalışmalarına başlayacak olsa da Türk kadını, modern Türk ressamları tarafından şimdilik bedenleri örtülü ama vücut hatları belirgin, yüzü, boynu açık olarak resmedilmektedir.
İlk erotik film (1895)
Lumière Kardeşler, 1895’te Paris Fuarı’nda sinema gösterimini başlattılar. Sinema Osmanlı’ya sadece bir yıl sonra geldi. 1899’da ise yedi dakikalık ilk erotik film çekildi! Ayrıca kadınlar artık ‘ten rengi çoraplar’la görüntüleniyorlardı.
Zanbağın Hikâyesi (1910)
‘Özgür’ kadın başroldeydi artık: Özellikle de ilgi gören erotik edebiyatın cinsel objesi olarak. ‘Bir Zanbağın Hikayesi’ satış rekorları kırarken, gizli yazarının Mehmet Rauf olduğu ortaya çıkacak ve Rauf ordudan atılacaktı..
Amerikan rüyası (1914)
Özgürlüğün sembolü kadınlar bu defa da yağız delikanlıları aşka davet edercesine I. Dünya Savaşı’na katılmaya çağırdılar. Erkekler, ülkelerinin sembolü için savaşırken namuslarını korumuş olmanın huzuru içinde ölebileceklerdi. O hayal mahsulü genç kadınlar uğruna 17 milyon insan hayatını kaybetti.
Göğsünü gere gere! (1830)
‘Özgürlük Halka Yol Gösteriyor’. Eugène Delacroix’nin ünlü tablosundaki özgürlük sembolü Marianne, devrimin verdiği heyecanla yakası bağrı açılmış, ‘göğsünü gere gere’ erkekleri zafere taşıyor.
Esaretin bedeli (1856)
Osmanlı İmparatorluğu’nda köle ve cariye alınıp satılması yasaklandı (ABD’den dokuz yıl önce). Batı’da özgürlüğün sembolü olan çıplak kadın, konu Doğu olduğunda birden esaretin sembolü olarak resmediliyordu! (Jean-Léon Gerôme, Esir Pazarı, 1866.)
Kartpostal kadınları (1885)
Fotoğrafların basılı olarak dolaşımı ve kartpostallar yaygınlaşmaya başladı. Osmanlı’da ilk resimli Türkçe kitap 1887’de basıldı. (Anonim fotoğraf, Haremdeki Türk Kadını)
Özgürlük rüzgârları (1908)
II. Meşrutiyet’in ilanıyla tüm Osmanlı topraklarında özgürlük rüzgarları esmeye başladı. Gazete, dergi, kitap yayımının yanı sıra kartpostalların sayısı çığ gibi büyüdü. Tabii ki ‘hürriyet-eşitlik-kardeşlik’ sembolü kadınlardı ve tabii ki seçme-seçilme hakları yoktu!
Çare İslam ahlakı (1912)
‘Karyolada Tatlı Dakikalar’ benzeri başlıklı hikayeler, kitaplar; ‘Binbir Buse’ gibi dergiler yayıldı. Bu hızlı dönüşüme tepki Mehmet Akif gibi yazarlarca dile getiriliyordu: İslam ahlakı, kadını sömürülmekten, meta olmaktan korumanın teminatıydı.
İlk cinsellik filmi (1917)
21 yaşındaki Sedat Simavi, Mehmet Rauf’un ‘Pençe’ adlı oyununu sinemaya uyarladı. Bu Türkiye’nin ilk cinsellik konulu filmiydi. Kadın başrol oyuncusu Eliza Binemeciyan’dı. Muhsin Ertuğrul filmi ağır biçimde eleştirdi.
Oryantalist fantezi (1814)
Avrupa’da oryantalist akım, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki kadınları resim sanatının önde gelen konusu haline getirdi. Bu hayali seks sembolleri sadece Batılıları değil, Batılılaşmak isteyen Doğuluları da etkiledi. (Jean-Auguste Dominique Ingres, La Grande Odalisque adlı tablosu)
Paylaş