Lokma…

Karnını doyurmaya güç yetirebilenler ve bunun şükrünü yapmak isteyenler için bu yazıda sizlerle sofra dualarından birini paylaşmak istiyorum.

Haberin Devamı

Bazen bize verilen nimetlerin değerini yokluklarında anlarız. Bir başka deyişle ‘yokluk’ varlığın değerini açığa çıkarır. Beslenmeye muhtaç canlılarız. Hava, su, yemek bedenimizin en temel gereksinimleri. Onlara düzenli olarak ihtiyaç duyuyoruz. Yokluklarında, bir özlemin ötesinde fizyolojik tepkimeler verir bedenimiz; hava olmazsa boğuluruz, yemek ve suyun yokluğunda yaşam gücümüz tükenmeye başlar, belli bir sınırı aşınca ölüm çöker bedene. Buna karşın sürekli yer, içersek patlarız. Nefes almamız için nefes vermemiz de gereklidir. Varlık ve yokluk ahenkli bir dans halindedir sanki… Her şey yerli yerinde ne de güzeldir!
Beslenme, gıdalanma deyince yeme içme gelse de aklımıza aslında daha kapsamlı bir olgudur bu, yaşam bizi pek çok yönüyle besler ve biz sadece ağzımızla değil tüm duyu organlarımızla gıdalanırız. Duyduklarımız, gördüklerimiz, hissettiklerimiz, kokular… En kabasından en latif düzeylere kadar duyularımız aracılığıyla dikkatimize gelen şeyler içimizde sindirilip dönüştürülürler. Uç noktada bu bilgi, Hint felsefesinde “Neyle besleniyorsan o’sun” atasözüyle ifade bulur. Aşkla, güzellikle beslenen kişide aynı bu nitelikler artacaktır.
İbadet de bir yönüyle bizi besler. Onun için zikir ehlinde zamanla rahmani sıfatların tecellisinin artması doğaldır. Ancak, kendin fayda göresin diye yaptığın ibadetten yüksek verim alamazsın. Alman, vermene bağlıdır, Allah’la pazarlık kâr getirmez. Fakire göre aldığımız en yüce besin Yaradan’ın içimize üflediği nefestir, bir defaya mahsus bu emaneti nasıl zevk ettiğimiz yaşam maceramızı hikâye eder. Canımız verildiğinde pazarlık edecek halde değildik, ne olduysa sonra oldu…

NEFİSLERİMİZİN ISLAHI İÇİN...

Uzun lafın kısası yaşadığımız her an, içimize çektiğimiz her nefes, yediğimiz her lokma lütuftur ve bunun şükrünü ne kadar yapsak azdır, işin enteresanı şükrümüz dahi Allah’ın lütfudur ve bizi besler, güzelleştirir, şifalandırır. Sufiler evrendeki her şeyin yüce Yaradan’ı tespih ettiğini bilir ve bundan eksik kalmamaya çalışırlar. Yaradan’la yakınlıkları nispetinde şükür hallerini arttıracak ritüelleri yaşamlarına nakşederler. Bunlardan biri de ‘sofra duası’dır. Sofradan dua etmeden kalkılmaz, nimeti bahşedene vefasızlık olur.
Bu oruç ayında, açın haliyle hallenmedeyiz, nefsimizi açlıkla terbiye etme gayretimizle tokluğun değerini bir kez daha anlamadayız, sınırlarımızla yüzleşmedeyiz. Tüm bunlar fazlasıyla şükre değer tecrübeler... En azından karnını doyurmaya güç yetirebilenler ve bunun şükrünü yapmak isteyenler için bu yazıda sizlerle ‘Tarikatı Aliyye’nin sofra dualarından birini paylaşmak istiyorum. Duanın en güzeli gönlünüze göre dile gelenidir, Allah duaları kabul eden, her şeyin en hayırlısını bahşedendir…
“Euzubillahimineşşeytaniracim. Bismillahirrahmanirrahim. Salli vesellim ve barik ala esadi ve eşrefi nuri cemiel Enbiyayi vel Mürselin velhamdülillahi rabbelalemin.”
Fethi fütühat, halli cemii müşkilat, her gönülden Hakk’a fethubab, affı taksirat, mahfı seyyiat, cemmi ruhi revan, cemii ehli iman ervahı için, hastalarımızın şifası, dertlilerimizin devası, borçlarımızın edası için, namurad olanların bermurad, naşad olanların karibu handuşadan olmaklıkları için, nefislerimizin ıslahı için;
Gönüllerimizin Aşkullah, Şevkullah, Muhabbetullah, Muhabbeti Hanedane Ehl-i Beyti Resulullah, Muhabbeti Pir’an, Muhabbeti Şeyh’an ile tezyin-i abad olmaklığı için, ümmeti Muhammedin sağlık ve selametliği için, ülkemizin her türlü afatı semavati araziyeden, düşman ve münafık şerlerinden hıfzı emin olmaklığı için, …Madden, bedenen hizmetlerde bulunan kardeşlerimizin dünyevi ve uhrevi müşkülatlarının halli hasanı için, bu lokmanın hazırlanmasında emeği geçen kardeşlerimizin iki cihanda aziz olmaklıkları için, cümle Pir’anı nizamın ve silsilemizdeki Hazerat’ın cümlesinin Aziz, Latif, Mübarek ruhaniyeti Şerifeleri için, kabulüddua, kabulirica bi hürmeti Ali aba, Berekatı Pir, Şey’enillah. El Fatiha…
Aamiin!

Yazarın Tüm Yazıları