Halil Cibran'dan Aforizmalar…

Geçen hafta söz verdiğim üzere bu haftaki yazımı Lübnan asıllı Amerikalı yazar Halil Cibran'ın özdeyişlerinden seçmelere ayırdım..

Haberin Devamı

'Aforizma' Türkçeye de geçmiş bir kelime, dilimizdeki yakın karşılığı özdeyiş. Elimdeki derlemeye 'Aforizmalar' kitap ismi yakıştırılmış; 'özdeyiş'ten daha fiyakalı, entelektüel havalı, batılı, Cibran'ın tasavvur edilen okur kitlesine daha uygun bulunmuş bir terim. 'Hikmetler' yahut 'vecizeler' fakirin kulağıma hoş gelen, 'aforizma'ya alternatif diğer kelimelerimiz..
Bir düşünceyi dar alanda özlü ve vurucu bir biçimde aktarma geleneği Batı'da Hipokrat'a(d.MÖ.460) dayandırılıyor. Ortadoğu'dan örnek olarak ise mesela Hz.Süleyman'ın(MÖ.900'ler) özdeyişlerini verebiliriz. Kutsal kitaplardaki ayetlere de aforizmalar olarak bakmak mümkündür.. Pitagor'dan Goethe'ye, Kierkegaard'dan Nietzsche'ye, Kafka'dan Oscar Wilde'a özellikle felsefe ve maneviyat alanlarında söz söyleyenlerin benimsediği bir format. İlk basılı aforizma kitabı olarak bilinen Roterdamlı Erasmus'un 'Adagia'(MS.1500) derlemesinden bu yana yayıncılar da bu türü sevmişler..
Yunanca 'aphorismos' sınırlama demekmiş. Öyleyse buyrun bakalım sevgili Halil Cibran sınırsızlıkta ne sınırlar çizmiş(her zan, sessizliğin bozulduğu her an bir sınır çizgisi değil midir, varoluşumuzu resmeden?), birkaçını burada birlikte okuyalım, daha da iyisi üzerlerine biraz tefekkür edelim. Keza davranışlarımızda daha iyiyi yakalamanın yolu duygularımızı sağaltmaktan, onun yolu da düşüncelerimizin doğru biçimlendirilmesinden geçermiş derler; ola ki yüreğimize dokunan bir hikmet açımlar zihnimiz, motive oluruz hem…

Haberin Devamı

* Kalbiniz gecelerin ve gündüzlerin sırrını sessizce bilir. Ancak kulaklarınız, kalbinizin bilgisini işitmek için deli olur.
* Ruhun üstün hali, aklın isyan ettiğine bile boyun eğmektir. Ve aklın en alçak hali, ruhun boyun eğdiğine karşı isyan etmektir.
* Bugüne kadar yalnzca, "Sen kimsin?" diye sorana ne cevap vereceğimi bilemedim.
* Bedenim ruhuma aşık olup da evlendikleri gün, ikinci kez doğdum.
* Sana hizmet edene altından daha fazlasını borçlusun. O halde, ya kalbini ver ona ya da sen de hizmet et.
* Yaşam bana altın sunarken sana gümüş verdiğimde kendimi cömert sayıyorsam, ne kadar cimri olmalıyım.
* Herhalde kendisine günler ve geceler verilmesini hak'eden bir kişi, sizden gelebilecek şeyleri de hak'eder.
* Hakiki hür, zincire vurulu kölenin yükünü sabır ve şükürle taşıyandır.
* Yüreğin bir volkansa eğer, avuçlarında çiçekler açmasını nasıl umabilirsin?
* Acınız, anlayışınızı saklayan kabuğun kırılışıdır.
* Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.
* Eğer kış 'baharı yüreğimde saklıyorum' deseydi, ona kim inanırdı?
* Kırlara, bahçelere çıkın; öğreneceksiniz ki çiçeklerden bal toplamak arının hazzıdır; balını sunmak ise çiçeğin… Çünkü arıya göre çiçek yaşamın kaynağıdır. Ve çiçek için arı sevginin ulağıdır. Ve ikisi için ise, hazzın verilmesi ve alınması bir gereksinim ve bir vecddir… Hazlarınızda arılar ve çiçekler gibi olun.
* Dün gece yeni bir zevk keşfettim ve onu ilk defa denerken evime aceleyle bir melekle bir şeytan geldi. Beni kapıda yakaladılar ve yeni zevkim hakkında çekişmeye başladılar; birisi haykırıyordu, "Bu bir günah!", diğeri, "Bu bir lütuf!".
* Konuğumu eşikte durdurup dedim ki, "Lütfen ayağını içeri girerken silme, dışarı çıkarken silersin."
* Söyleyin bana, onlar kim ki Ruhu gücendirsinler? Bülbül gecenin sessizliğini veya ateşböceği yıldızları gücendirebilir mi? Ve sizin ateşiniz veya dumanınız rüzgara yük olur mu? Nasıl olur da Ruhu, bir çomakla karıştırabileceğiniz sakin bir havuz gibi algılayabilirsiniz?
* Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.
* Gülmeyi ve acımasız biri olmayı aynı anda başaramazsın.
* Neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.
* Samanyolu içimde olmasaydı onu nasıl görecek ya da bilecektim.
* Cezirde bir dize yazdım kumun üzerine. Ve ona tüm kalbimi verdim. Ve ruhumun tamamını. Medde döndüm, yazdıklarımı okumak için. Ve sahile vurmuş cahilliğime rastladım.
* Sonra bana, "Seni seviyorum" dedin. Oysa sen, benim içimdeki kendini sevdin.
* Kadının küçük yanlışlarını bağışlamayan erkek, onun büyük erdemlerinden faydalanamaz.
* Bana mutluluktan söz etme; anısı beni mutsuz ediyor. Bana huzurdan söz etme; gölgesi beni korkutuyor.
* Ve diyorum ki: Hayat gerçekten karanlıktır istek olmadıkça; Ve tüm istekler kördür irfan olmadıkça; Ve tüm irfan boşunadır, bir işin, meşgalen olmadıkça; Ve tüm uğraşlar boşunadır aşk olmadıkça. Eğer aşk ile çalışırsanız bağlanırsınız birbirinize ve Tanrı'ya. Aşk ile çalışmak nedir mi diyorsunuz? Kumaşı yüreğinizden çekilmiş iplikle dokumaktır; sevgiliniz giyecekmiş gibi!
* Bana kulak ver ki sana ses verebileyim.
* Cehaletimin sebebini bilseydim alim olurdum.
* Konuşmayı seven bazılarınız vardır ki, bilgisizce ve önceden düşünmeden, kendilerinin bile anlamadığı bir gerçeği ifşa edebilirler.
* Hiçbir zaman girmek istemediğin birinin yüreğine, hiçbir zaman ulaşmaya çabalamayışın değil midir senin çirkinlik dediğin?
* Bazı insanları görmemek için gözlerimi kapattığımda, onlara göz kırptığımı sanıyorlar.
* Dostum, sen ve ben yaşama yabancı kalacağız; ve birimiz diğerine ve her birimiz kendine. Ta ki senin konuşup benim dinleyeceğim güne dek. Senin sesini kendi sesim sayarak, ve senin önünde dikileceğim ana dek, bir aynanın önünde durduğumu düşünerek.
* Eğer sırrını rüzgara açarsan, sırrını ağaçlara söyledi diye rüzgarı suçlayamazsın.
* Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır.
* Karnı aç olana şarkı söylersen seni midesiyle dinler.
* Bir tilki gün doğarken gölgesine bakıp dedi ki, "Bugün öğle yemeği için bir deve bulacağım." Ve bütün sabahı bir deve arayarak geçirdi. Öğle üzeri tekrar gölgesini gördü ve "Bir fare bana yeter." dedi.
* Devlet adamı bir tilki, düşünürü bir hokkabaz ve sanatı yamama ve taklit olan o ulusa ne yazık.
* Ne yazık o ulusa ki parçalara bölünmüş, her parçası kendini bir ulus sanır.
* Ölüm de, tıpkı yaşam gibi yaşlıya, yeni doğandan daha yakın değildir.
* Kaplumbağalar yollar hakkında tavşanlardan çok daha fazla şey anlatabilirler.
* Sarhoş bir adam gördüğünde, "Belki bu adam sarhoşluktan daha kötü bir şeyden kurtulmak için içiyordur." de.
* Senin işlediğin suçun yarı sorumluluğunu üstlenen kişi, gerçek bir dindardır.
* Yolda vereceğin her molayı özeleştiri durağında vermelisin. Unutma, tövbe özeleştiridir.
* Adaletin yarısı merhamettir.
* Göğsümün bir yanında İsa, diğer yanında ise Muhammed oturur.
* Kardeşlerim, her kim olursanız olun, ister kilisenizde tapının, ister tapınağınızda diz çökün, ister caminizde dua ediyor olun, sizi seviyorum. Siz ve ben bir inancın çocuklarıyız. Çünkü dinin değişik yolları hepimize uzanmış O yüce varlığın sevgili parmaklarıdır.
* Yalnızca içinizdeki iyilikten bahsedebilirim, kötülükten değil. Çünkü kötülük, kendi açlık ve susuzluğu içinde azap çeken iyilikten başka ne olabilir ki?
* Söylediklerimin yarısı anlamsızdır, ama diğer yarısı anlaşılsın diye söylüyorum bunları.

Haberin Devamı

Halil Cibran'ın kısacık hayatına engin gönlünden yağan yıldızların bir avuç su birikintisi nispetindeki köşemize akisleridir paylaşılan. Böyle kimselerin yüz yılda bir geldiği söylenir yeryüzüne, e yüz yıl çoktan geçti doğumundan bu yana.. Acep kimdir bugün, eli öpülesi yeni Cibran? Aranası, bulunası karanlığın şafağında, gönül mabedinde hakikati; yaşanası… Hu

Musa Dede / GÖLGENİN HAKİKATİ

Not: Orhan Düz'ün derlediği "Halil Cibran-Aforizmalar"(Avrupa Yakası Yayıncılık/2013) eserinden faydalanılmıştır.

Yazarın Tüm Yazıları