Paylaş
O zamanlar yoga ülkemizde bugünkü kadar yaygın değildi. Yogi Adnan Türkiye’yi yogayla tanıştıranların başında geliyor. İlginç hayat hikâyesini ve manevi arayışının seyrini merak edenler Doğan Kitap tarafından yayımlanan ‘Sessizliği Bozmadan-Mezopotamyalı Yogi’nin Yaşam Serüveni’ anı kitabını edinebilirler. Fakir; onu tanıdığımda giyimi, felsefesi, yaşam tarzıyla, bu sıradışılıkta toplumumuzda kendini var edebilmek bugünkünden daha cesaret isteyen bir işti. Öte yandan samimiyetle inandığınız ve sevgiyle bağlandığınız bir şey uğruna zorluklara göğüs germenin dışarıdan görünenden daha kolay geldiğini de biliyorum.
Adnan Baba gençlik yıllarında dolu dizgin bir yaşamın ardından belli bir dünyevi doygunluğa ulaştıktan sonra ilk farkındalıklarını yaşamaya başlamış. 1968’de otostopla Avrupa’yı gezmeye çıkan Adnan’ı o yıllarda Batı’yı kasıp kavuran ‘hippi ekolü’ ve okuduğu iki kitap derinden etkilemiş: Herman Hesse’in ‘Siddhartha’sı ve Paramahansa Yogananda’nın ‘Bir Yoginin Otobiyografisi’.
Adnan, Avrupa’dan döndüğünde artık Türkiye’nin ilk ‘hippi’siymiş, boy boy fotoğrafları gazeteleri süslüyormuş. Asıl meselesi olan ‘görüntünün içini doldurmak’ için Adnan, Hindistan’a gitmiş ve önde gelen yoga okullarından Swami Svananda’nın ‘aşram’ında hızlandırılmış yoga öğrenimine başlamış. Aşramdaki görevi postacılık genetik miras; atası Abdullah İbn-i Enes Cüneyhi, Hz. Muhammed’in postacısıymış. Rüzgâr gibi hızlı koştuğundan aldığı ‘Şebub’ lakabı daha sonra aile Bağdat’tan Mardin’e gelince ‘Çabuk’ olarak devam
etmiş. Adnan görevini iyi
yapmasıyla aşramdakileri mutlu etmiş ve ustasından ‘Ananda’ (yüksek mutluluk) ismini almış. Türkiye’ye döndüğünde o
artık ‘Yogi Adnan’... Ülkemizdeki ilk ‘Yoga Aşramı’nı kurmuş ve klasik, spritüel, felsefeye dayalı kendi ekolünü ‘Siddashram’ olarak tescil etmiş. Bugün İstanbul’daki şubesinde birçok öğrenci yetiştirmenin yanında Alanya’da Toroslar’a sırtını dayamış okulunda size Türkiye’de Himalayalar’dan bir esinti sunuyor ve dört senedir yapılan Yoga Festivali’nin de kurucusu. Biraz onun ‘Yoga’ anlayışına kulak verelim...
Üç derin nefes aspirini
Yoga yaklaşık 7 bin yıllık kadim bir öğreti: Hinduizmin, Budizmin temelini oluşturan Veda’nın (bilgi) 40 kolundan biri. İnsanın ‘birlik’ düzeyinde aydınlanmasını amaçlar. Bu bilgelik 1800 sene önce Patanjali, ‘yoga sutraları’nı (ayetleri) kaleme alana kadar, usta-çırak öğretisi çerçevesinde nesilden nesile aktarılagelmiş. Bugün yoga, kimi özünden epey uzaklaşmış çeşitli ekollere ayrılmış durumda.
Üç temel yoga ekolü var: Bhakti Yoga kalbi değerleri uyandırmak, teslimiyet üzerine; İnyana Yoga ilim irfan üzerine, Karma Yoga ise hizmet üzerine uzmanlaşmış yollar. Günümüzde Batı’da daha çok sağlık, güzellik odaklı yaklaşımlar görüyoruz.
Yaradanı keşfetmek: Metafizik yetiler kazanma isteği, içindeki gücü hissetme hevesi yogi adayının ilk manevi motivasyonlarıdır. Süfli arzuları ön planda olan öğrenci, önceleri ilahi tadı almayı kolaylaştırması bakımından meditasyonlarında, ibadetlerinde heykel, resim gibi imgelere ihtiyaç duyar. Bu Saguna aşamasıdır. Yogi adayı doğru çalışmalar sonucunda çakraları (enerji merkezleri) açılıp da o güç ortaya çıkınca, üstün bir varlığın mevcudiyetine ikna olur. Sonraki Nirguna aşamasında ilahi tadı almış ve belli bir farkındalığa ulaşmış yogi artık resim, heykel gibi şeylere ihtiyaç duymaz, bunları terk eder. Bu aşama aslında bence ‘sufilik’ aşamasıdır. Yaradanın her yerde hazır ve nazır olduğunun deneyimi…
Yogi eşit görür: Yogi unvanını kazanmış kişi zihnini ve duygularını kontrol altına alabilen, denge içindeki kişidir. Cambaz, akrobat değildir. En üst noktada birlik penceresinden tüm duyguları, olguları eşit görür olmuştur.
Yoga asana: Yoga hareketlerinin hedefi meditasyon duruşunda rahata ulaşmaktır. Böylece bedensel sıkıntı hissedilmeyecek ve zihin aşkınlık deneyimine daha rahat geçiş yapacaktır. Yoga hareketleriyle iç organlara masaj yapılır. Hormonların sağlıklı çalışmasıyla enerji kanalları açılır. Tüm çakraları aktive olmuş kişi artık meditasyonlarında ‘kundalini’ hayat enerjisinin yükselmesiyle birlikte en tepe çakrasından kozmosla bütünleşebilecektir. Mikro ve makro kozmos birleşince ‘yoga’ olur. Bu noktada artık metafizik güçler sergilemek de mümkün. Zamanla deneyim sadece meditasyonlarla sınırlı kalmayarak gündelik hayatta da devam eder.
Devamlı yoga yapan kişi kolay hastalanmaz: İçinde gizli bir hastalık varsa da yoga bir arınma sistemi olduğundan hastalığı ortaya çıkarır ve erken teşhisle hastalıktan kurtulma imkânı olur. Tüm iç organlar ve bezeler aktive olmuş, hücreler capcanlıdır, böylece kişi sağlıklı ve genç kalır. Kolay sinirlenmeyen, kolay mutsuz olmayan bir vatandaş olur. Nihayetinde güzellikleri aşkla kucakladığı gibi sıkıntıları da aşkla kucaklamayı öğrenir. Yaşam kolaylaşır.
Yoganın aspirini: Üç kez derin nefes al ve yavaşça ver, o anki negatif duyguların yok olur…
Kavga yok: Özünde dinleri ve insanları kardeş olarak görür. Ancak yoga okuluna gidenlerin çoğunluğunun öğretiyi dünyevi, nefsani kazanımlar için kullandığı da bir gerçek.
Doğru hocayı bulmak: Bu da bir nasip meselesi. Dikkat edilmezse türlü sakatlanmalardan tutun da yoganın amacının tersine hizmet edecek biçimde kişinin egosunun şişmesi ve hakikatten uzaklaşmasına kadar türlü sıkıntılar yaşanabilir.
Yoga tasavvufla örtüşür: Bizim okulumuz Hinduizmle örtüşen dinsel bir aşram değildir. Bir Müslüman rahatlıkla burada olabilir. Tasavvufta temel yoga öğretilerinin hepsinin çok zarif bir biçimde bir arada deneyimlendiğini ve hızlı yol almanın mümkün olduğunu görüyoruz. Yoga asana çalışmalarıyla fiziksel ve zihinsel olarak bedenler canlanıp, uyum arttıkça, öğrencilerimden belli aşamaya gelenleri aşramımla kardeş bir sufi dergâhına götürürüm. Gerçek bir yogi gerçek bir sufidir, gerçek bir sufi gerçek bir yogidir. Hakikat birdir!
Aynı zamanda bir tasavvuf yolu yolcusu olan Yogi Adnan’a başarılarının devamını diliyorum. Kendi içinde tutarlılığı ve bütünlüğü olan iki okulu bağdaştırmak zor iş. Ancak hakikatin ışığında mümkün olsa gerek! Onunla, kendi yoga ekolünü anlatması için davet edildiği Hindistan/Goa’daki ‘Zambhala’ festivalinde inş’Allah yine birlikte olacağız. Bu festivalde ‘tasavvuf öğretisi’ de bizzat Yogi Adnan’ın sufi ustası tarafından temsil edilecek. Umarım birlikte, farklı noktalardan ama aynı ufka doğru yürümeye devam edeceğiz. Sapla samanın karışık olduğu günümüzde ‘hakikat’ arayışını merkeze alan yaklaşımıyla Adnan kardeşim de, meşrebince, okyanusta sığınılacak bir başka ada…
Paylaş