Paylaş
Bunlar ülke gündemine zaten kurşun gibi çöken sorunlar
Ama Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun aklını geniş planda meşgul eden üç önemli eşik, adeta üç zor sınav var
Hem de önümüzdeki iki aya, Mayıs ve Haziran’a yığılmış vaziyette.
***
Üstelik sorular Davutoğlu’nun çalıştığı yerden, dış politikadan geliyor.
Ama bu sorunları aşması, sadece Türk dış politikası açısından anlamlı olmakla kalmayacak.
Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yükselttiği beklenti çıtasını da aşmış olacak, yani iç politikada Davutoğlu’nun güç kazanması bakımından da önemli.
***
Bunlardan birincisi, Avrupa Birliği (AB) ile vizesiz seyahat anlaşması.
Vizesiz seyahat, malum Suriyeli göçmenlerin kontrolü anlaşmasının bir parçası…
AB Komisyonu, Türkiye 4 Mayıs’a kadar kendi üzerine düşenleri yerine getirirse, vizesiz seyahati Haziran’da yapılacak AB Konseyi’ne sunma sözü verdi.
***
Davutoğlu bu sözün tutulmasını sağlarsa, hem Türkiye-AB ilişkileri açısından bir aşama olacak, hem de Başbakan halka verdiği ve verdiğinden bu yana vize kuyruklarından, masraflarından bıkmış olanların dört gözler beklediği bir vaadi yerine getirmiş olacak.
Erdoğan ise dün Hırvatistan’da, geri kabul anlaşmasına göre zaten Ekim ayında kalkması gerekecek vizelerin “dört ay önceye alınmış” olmasının neden başarı sayılması gerektiğini anlayamadığını söyledi.
Bu mesajın kısmen Davutoğlu’na gönderildiği anlaşılabiliyor.
Erdoğan AB’nin söz verdiği ilk taksit 3 milyar avronun ödenmesine de kuşkuyla yaklaşıyor.
***
Davutoğlu bu sınavı geçer, vizeyi kaldırtır, bir müzakere faslı açtırır, bir de bütçe alırsa ne ala.
Aksi halde, Ankara’nın anlaşmayı iptal etmesi de söz konusu.
Erdoğan’ın “uçaklar otobüsler ne güne duruyor, mültecilerin arkasından el sallarız” sözü her AB siyasetçisi gibi Davutoğlu’nun da aklında.
***
İkinci sınav İsrail.
2010 yılındaki Mavi Marmara baskınından sonra aradaki diplomatik ilişkiler düşük düzeyde, büyükelçi bulunmuyor.
Davutoğlu iş başına geldiğinden bu yana diplomasi ekibini hareketlendirdi.
Türk tarafında Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun başkanlık ettiği görüşmelerde sona yaklaşıldığı işaretleri var.
***
Erdoğan’da dün Hırvatistan’da gazetecilere Gazze ambargosu konusunda da ilerleme olduğunu söyledi.
Gazze’ye İsrail’in Aşdod limanına demirleyecek bir Türk-Alman yüzer santralinden elektrik verilmesi üzerinde çalışılıyor.
Erdoğan BM Nükleer Zirvesi için ABD’ye gittiğinde hem ABD Başkanı Barack Obama, hem de yönetim üzerinde etkili Yahudi cemaati üyeleriyle görüşmüştü.
Bu anlaşma sağlanırsa sadece bölgedeki gerilimde değil, aynı zamanda hem ABD, hem de AB ile ilişkilerde bir rahatlama sağlayacak.
***
Üçüncü ve en zor sınav Kıbrıs.
Şu anda Rum kesimindeki seçimler nedeniyle yavaş gitse de, kiminle konuşsanız “Bu defa oldu” havasında.
Olursa sadece Doğu Akdeniz’de güvenlik, istikrar ve (Kıbrıs ve İsrail açıklarındaki gaz yatakları dâhil) ticaret katsayısı yükselmekle kalmayacak.
Ama Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde ciddi bir sıçramayı da beraberinde getirecek.
Mesela Kıbrıs Rum hükümetinin veto koyduğu beş müzakere faslının açılması bir yerde bu anlaşmaya balı.
Bu fasıllardan birisi adalet reformu, diğeri hak ve özgürlükler gibi, Türkiye’nin çok eleştiri aldığı alanlarda.
***
Olayların sıcaklığı içinde yeterince göremiyoruz belki, ama Ankara’da Batı ile ilişkileri bir an önce yeniden güçlendirmek arzusunda olan, diğeriyse “onların bize ihtiyacı var” anlayışıyla bunu pek önemsemez görünen iki çizginin rekabeti var sanki.
Terörizmle mücadeleden Anayasa’da laiklik tartışmalarına dek her konu aslında bir noktada gelip bu alana dokunuyor.
Bu gözlemin diplomatik kaynaklarda da var.
Türkiye’nin yüzünü Batıya dönük tutması bakımından Davutoğlu’nun bu üç sınavı aşmasının belli bir önemi var.
Paylaş