Paylaş
Benim bu yazıda dikkat çekmek istediğim nokta Dalyan’a şöyle güzel, böyle tatlı diyerek övgüler düzmek değil elbette. Benim derdim başka. Dalyan’ı merkez alırsak Köyceğiz, Ortaca, Dalaman hattı boyunca uzanan o verimli arazilerde tarımla turizmin nasıl içiçe geçirebiliriz telaşı aslında benimkisi. Gayet açık net! Dalyan Çanağı’nı Agro Turizm ya da Eko Turizm dediğimiz tarım turizmiyle ayaklandırabiliriz. Zira tüm bunlar için doğası, iklimi, toprağı, tarihi son derece müsait. Ve bu bölgeyi baz alarak harekete geçilirse tüm memleket hattına yayılan bu şahane tarım-turizm hareketinin de fevkalade gelişmiş bir örneği olabilir. İtalya ve Yunanistan’da gördüğüm örnekler gösteriyor ki, bu memleket insanı bu işe bir el attı mı bu saydığım ülkeleri sollar geçer.
Bu turizm modeliyle Türkiye uçar gider
Bu konuyu bizzat yerinde Dalyan’da, DOKTOB yani Dalaman, Ortaca, Köyceğiz Turistik Otelciler ve Turizm İşletmecileri Birliği Başkanı Yücel Okutur’la konuştum. Yücel Bey’in sözleri her şeyi anlatıyor; Eko turizm ve tarım planlarının geniş kapsamlı yapılarak beş dönüm ve üzeri narenciye ile nar bahçelerinde, 10 – 12 odalı butik tesislerin inşa edilmesi ve bölgenin marka değerinin arttırılması. Özellikle Muğla ve Dalyan Çanağı bu konuda son derece ideal bir bölge. Zira hava, su ve toprak ekolojik tarıma son derece uygun. Tarihsel geçmişi, denizi, kanalı da hesaba katılırsa turizm yılın neredeyse 9 ayı capcanlı. Bu güzelim tesislerde ev usulü zeytinyağı, taptaze nar suyu, narenciyesi bol reçeli, uygun yerlerde balıkçılığı, kilim dokuması, ekmeği yapılmaz mı? Hem de nasıl yapılır! Hatta konaklamaya, toprakla içli-dışlı olmaya gelen turistle, misafirle yapılmaz mı bu saydıklarım? Hem de nasıl yapılır! İşte anlatmaya çalıştığım turizm tipi de bu zaten. Avrupa’nın Amerika’nın zengin turisti de aileleriyle oluk oluk gelmeye başlar buraya. Çünkü dünyada revaçta olan niş turizm modeli işte bu model. Aileler hem kendilerini en önemlisi çocuklarını toprakla buluşturmak istiyor. Tatil boyunca toprakla, hayvanlarla haşır neşir olan çocuklar hem dünyasını geliştiriyor hem de doğayı, yeryüzünü daha fazla sevip, ona daha fazla sahip çıkıyor.
Pandemi ile tarım ve turizmin önemi anlaşıldı
Son yıllara kadar tarım ve turizm kavramlarını yan yana düşünmek pek mümkün değildi. Hatta çarpık kentleşme ve sanayileşme anlayışının bir başka biçimi turizmde de uygulandığı için, turizmin yaygınlaşması tarımı tehdit eden bir olgu olarak algılanıyordu. Fakat günümüz insanı artık toprakla iç içe olmak istiyor. Pandemi sürecinin de bunda etkisi bir hayli fazla oldu elbette. İşte bu görüşte tarımla turizmi bir araya getiren anlayışı desteklemekte. Bu nedenledir ki turizm ve tatilden beklentiler de alışık olduğumuzun aksine değişmeye ve çeşitlenmeye başladı. Dalyan – Köyceğiz yöresinde bulunan Çandır Köyü’nün sertifikalı organik köy statüsüne alınması da bu modelin geliştirilmesinde dev bir adım tabii. Doğal ve kültürel güzelliklerimizi yıpratmadan, onları gelecek nesillere aktarmak birinci vazifemiz elbette. Bu arada Dalyan Kanalı boyunca çalışan turistik motorların artık elektrikli motorlara çevrilmesi dünya nadidesi kanalın korunması için son derece elzem. Bu konuda yetkililer eminim ki ciddi adımlar atacaktır. Öte yandan yöre esnafının tabelalarındaki rastgelelik de bir son bulduğu an Dalya ve çevresi estetik güzelliğe kavuşur ki işte o zaman Dalyan’ı tutabilene aşk olsun.
Paylaş