Paylaş
İzlanda’nın neden büyüleyici bir yer olduğunu gidip görünce ve bizzat keşfedince gayet açık, net anlıyorsunuz. Bu güzellikler karşısında diliniz tutuluyor adeta. Şurası kesin ki, burada insanı kendisine çeken ve bir daha gelme hissi uyandıran acayip bir şeyler var.
Avrupa’nın en büyük buzulu burada
Fotoğrafçılığıyla dünyaca tanınan, bilinen “Haberci” Coşkun Aral’la İzlanda yolculuğumuz Icelandair’in Türkiye Temsilcisi olan Discover the World’ten sevgili Selma Demirci’nin bir telefonuyla start aldı. Ateş ve buzul diyarını keşfetmek için düştük biz de macera dolu yollara. Binlerce kilometre yol teptik. Dediğim gibi burada yanardağlar ve buzullar bir arada ve hatta iç içe. Çünkü adanın büyük bir bölümü volkanik. Durum böyle olunca da adadaki yanardağların birçoğu hala faal diyebilirim. En önemlisi 1490 metre yüksekliğindeki Heklâ Yanardağı.
Tam bir doğa şaheseri anlayacağınız. Adanın birçok bölümü geçmişteki yanardağ püskürmeleri sonucu oluşmuş. Neredeyse tamamı lav ovalarıyla kaplı. Bu ovalarda yer yer jökül adı verilen buz kubbelerine de rastlanıyor. Bunların en büyüğü Vatnapöhull. Bu buz kütlesi 8 bin 5 yüz km2 ‘yi bulan yüzölçümüyle Avrupa’nın en geniş buzulu olma özelliğini gururla taşımakta. Jökulsarlon, İzlandacada “buz gölü” anlamına geliyor.
Burada buzullar yavaş yavaş çözülünce ve bu göleti oluşturmuş. Bu topraklara adım atma şansı bulursanız şayet mutlaka ama mutlaka Jökulsarlon'da bir buzul turu mutlaka yapınız. Bakıldığında İzlanda, jeolojik olarak hem Avrupa hem de Kuzey Amerika kıtasında aslında. İzlanda’nın kıyıları da oldukça ilginç bir yapıda. Güneyde düzlük hakimken, diğer kıyılarda girintili çıkıntılı yapı dikkat çekmekte.
Ölmeden önce mutlaka Gaysir ‘i görünüz
Adada çağlayanı bol birçok ırmak var. Yani kafanızı nereye çevirseniz mutlaka irili ufaklı ya da devasa bir şelale görürsünüz. Bunların çoğu kısa ve maalesef ulaşımı olmayan çağlayanlar. Doğaya müdahaleyi zinhar sevmiyorlar zira. Irmaklar, krater gölleri derken Reykjavik’ten 100 km uzaklıkta su buharıyla kaplı kocaman bir alan görünce şaştım kaldım. Gaysir adı verilen bu bölge adanın yanardağlarından sonra en önemli ve görülmesi gereken yeri.
Her yerden sıcak su fışkırıyor. Hem de gözünüzün önünde. 100 derece sıcaklıktaki o kaynar sularının sıkışıp kendini gökyüzüne, metrelerce yüksekliğe fırlatması ve havada biranda buharlaşması şaşılası. Esas güzel olanı bu eşsiz doğa olayını çıplak gözle izlemek.
İşte buna tanık olmak gerçekten müthiş bir deneyim. Bu sıcak su kaynakları ısınma ve elektrik enerjisi elde etmede kullanılıyormuş zaten. Okullara, evlere kadar gidiyor bu sıcak sular anlayacağınız. Hatırlatayım, İzlanda’nın, bugün etkin durumda olan 30 kadar volkanı ve zengin termal kaynakları bulunmakta.
Simsiyah kumsalı sizi çok şaşırtacak
Reynisfjara adı verilen bölge bir başka eksantrik doğa olayına sahne olmakta. Gerçeküstü diyebilirim. Vik Plajındaki bu mekanın adı Black Sand. Şu adaya özgü harika Puffin kuşlarına da ev sahipliği yapıyor aslında burası. Koruma altındaki bu kuşları yemelerine de ayrıca şaşırdım ama yapacak bir şey yok. Çok seviyor İzlandalılar bu kuşları. Neyse. Siyah kumsalın alamet-i farikası da doğal olarak simsiyah kumu. Yani kumsal tamamen siyah kumdan oluşmakta.
Son derece ilgi çekici. Malum İzlanda volkanik bir ada. Bazıları da hali hazırda aktif. Siyah kumlar da bu yanardağların bonkör bir ürünü. Tam anlamıyla bir doğa şaheseri. Simsiyah. İzlanda'da bu kumlar için uğur getiriyor deniliyor. Elbetteki Game of Thrones dizisi burada da motor demiş.
Kuzey Işıkları ve Blue Lagoon tam bir şaheser
Şayet doğru zamanda doğru yerdeyseniz kuzey ışıklarının rengarenk ışık oyunlarına tanıklık etmeniz olası. Ben maalesef fazla rastlayamadım ama bu ışıkları görmek için dünyanın dört bir yanından turist akın akın geliyor buraya. Bıraktıkları paraysa milyarlarca euro. Kuzey ışıklarını görüp yakalamak için kafanızı gökyüzüne çevirmeniz, bakışlarınızı keskinleştirmeniz yeterli. Gittiğiniz zaman umarım görürsünüz ki bambaşka bir deneyim olmalı. Sırf bu yüzden bir daha gidebilirim. Blue Lagoon ise adanın en romantik doğa olaylarından biri kuşkusuz.
Mavi sularıyla beyaz kar manzaralarına eşlik eden bu göl, yaz kış 38 derece suya sahip. Karla kaplı zamanlarda bile ziyaretçi akınına uğruyor. Buranın termal zengin suyuna giren gençleşip, güzelleşiyormuş. Elbette ki tedavi olmak için gelenler de çok fazla. Malumunuz üzere su jeotermal. Bu arada İzlandalılar’ın gurur duyduğu en önemli unsurlardan biri de o meşhur atları diyebilirim. İzlanda atlarının da nüfusu 100 binin üzerinde.
Atların Viking döneminde adaya getirilmiş. Normalde atlar 4 farklı stilde koşarken burada atlar 5 farklı stilde koşuyor. Bu sebeple de İzlanda atı denmekteymiş. Duruşları, tavır ve tarzları gerçekten çok farklı. Tüm bu güzellikleri görmek için bir Reykjavik bileti almak size yetecek. Bu arada diğer İzlanda yazımda ülkenin insanına ve ekonomisine de değineceğim. Bakalım 350 bin nüfuslu İzlanda nasıl para kazanıyormuş, onu da hep beraberce göreceğiz.
Paylaş