Paylaş
1985 yılından sonra atağa geçen tekstil sektörü de, turizmde olduğu gibi bu yıl sıkıntıya giriyor.
Tekstilciler önceki gün Başbakan Mesut Yılmaz, Devlet Bakanı Güneş Taner ve Sanayi Bakanı Yalım Erez'e sıkıntılarını aktarıp çözüm bulunmasını istiyor.
Hemen hepsinin yakındıkları konular aynı; kredi faizlerinin yüksekliği ve Uzakdoğu krizinin rüzgârının Türkiye'yi de etkilemesi.
Türkiye İhracatçılar Meclis Başkanı Okan Oğuz, dün telefonda sorunun temelinde yatan nedeni kısaca şu sözlerle özetliyor:
‘‘Tekstilde Türkiye büyük bir atılım yaptı. Hedefimiz İstanbul'u moda merkezi haline getirmekti. Ancak Çin'e benzedik...’’
Oğuz, Türkiye'nin iplik ve kumaş üretmekle kaldığını, ucuz mala yöneldiğini vurguluyor.
Sektörde kendi markasını yaratanların veya dünya markalarına üretim yapanların sıkıntılarının olmadığını belirtiyor.
Uzakdoğu krizinin tekstili olumsuz yönde etkilediği görüşüne ise katılmıyor, şöyle diyor:
‘‘Özellikle ABD'deki ve AB ülkelerindeki üreticiler, Uzakdoğu'daki krizden dolayı oradaki firmalardan mallarını alamayacakları kaygısıyla daha garantili gördükleri Türkiye'ye yöneldiler.’’
Oğuz, özellikle bankaların, kredi faizleriyle ilgili tutumlarından yakınıyor. Kamu bankaları ve Eximbank'ın, tekstil sektörüne verdikleri kredilerde yeni bir düzenlemeye gidebileceğini vurguluyor.
Ancak hemen ardından ekliyor:
‘‘Kamu personeli maaş ödemelerinde bile bu kadar büyük zorluklar çeken devlete, bir de şu sektöre kaynak aktarımında bulunun dememiz zor oluyor...’’
Aslında bu görüşü savunan sadece Oğuz değil.
Dünya konfeksiyon sektörüne Abbate markası ile damgasını vuran Ahmet Tayan da, Denizli'de kurdukları fabrikalar ile ABD'ye ihracat yapmakta olan Bilhan Sivri ve Kadir Sever de, Adidas'ı Türkiye'de üreten Ali Kanat da aynı sıkıntıyı dile getiriyor.
Ahmet Tayan, ‘‘Ben rahatım’’ diye söze başlıyor, ardından ekliyor:
‘‘Tekstil sektörünün bugünkü sıkıntıya gelmesinin nedeni küçük bankalar. Sektör atılım yapıyor diye her önüne gelene libor artı 15-18 ile kredi verdiler. İşi bilip bilmediğine bakmadılar.’’
Tayan, kredi borcunu ödeme güçlüğüne girenlerin ucuz işçiliğe yöneldiğini, 3 Alman Markı'na satılacak bir gömleği 1.5 Alman Markı'na satmak zorunda kaldıklarını belirtiyor.
Kalitenin düştüğünü, sektörün ise kendi koleksiyonunu daha fazla yaratma çabası içine giremediğini vurguluyor.
Kanat, Sivri ve Sever de Tayan'ın sözlerini destekliyor.
Bilhan Sivri ilginç bir örnek veriyor:
‘‘Türkiye'de 60-70 banka var, hepsinin de Denizli'de şubesi var.’’
Bugün gelinen noktada herkesin payının bulunduğunu hepsi teslim ediyor.
Tekstil sektöründe önlem alınmadığı takdirde, bu yıl sonuna kadar 500 bin, gelecek yıl içinde de bir milyon işçinin açıkta kalacağını ileri sürüyorlar.
Okan Oğuz'un da vurguladığı gibi, moda merkezi olması planlanan İstanbul, Laleli ile ön plana çıkıyor.
Kendi koleksiyonunu yaratmada İtalya seviyesine ulaşmak için yola çıkan tekstil sektörü, geldiği noktada ipin ucunu kaçırıyor.
Paylaş