Paylaş
Siyasal partilerin Ankara'daki genel merkez binalarının önünde ilginç görüntüler yaşanıyor. ANAP Genel Merkezi'nin önü tam bir karnaval havasında... Her aday beraberinde bir davul zurna ekibi ile partiye giriyor.
Bazen partinin önünde 7-8 davul zurna ekibi birlikte çalışıyor.
Durum böyle olunca iki kişinin konuşması bile zorlaşıyor.
Tabii bundan da en fazla etkilenen, partinin hemen yanındaki Dışişleri Bakanlığı oluyor.
Oysa genel merkez yönetimi, aday belirleme işine elini sürmekten kaçınıyor.
Nedeni ise geçmişte yaşanan tecrübe.
Son üç dönemdir aday belirleme işine karışan genel merkez yöneticilerinin hemen hepsi milletvekili seçilmekte zorlanmış.
Bu deneyimden olsa gerek, genel merkez, sırtındaki yükü tamamen Genel Başkan Mesut Yılmaz'ın üzerine atmış.
Hatta kendi bölge adaylarının belirlenme işini bile Yılmaz'a yüklemişler.
DYP Genel Merkezi ise hemen her gün, ‘‘sıramız değişiyor’’ veya ‘‘kontenjandan onu getirme’’ diye partiye gelenlerle dolup taşıyor.
CHP'nin önü ise daha sakin...
Önseçim yapıldığı için genel merkezin katlarında daha çok belediye ve il genel meclis üyeliği arayışı yaşanıyor.
FP ise tam anlamıyla kilitlenmiş durumda.
Adaylar Maltepe ile Balgat arasındaki cenderede kendine yer aramakla gününü geçiriyor.
Maltepe'den görüş alan, bir de Balgat'a yönelip ‘‘Siz de uygun görür müsünüz?’’ sorusunu yönelterek, işini garantiye almak için çabalıyor.
DSP'de ise durum oldukça sakin...
Parti Genel Merkezi diğerlerinde olduğu gibi bir dergáh halini almamış.
Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit, düzenli şekilde illerden gelenlerle konuşup, 38 bin adayı tek tek belirleyebilmek için didiniyor.
* * *
Çarşamba günü saat 17.00'ye kadar milletvekili ve belediye başkan adayları listeleri Yüksek Seçim Kurulu'na teslim edilecek.
Ankara'da birçok kesimde milletvekili genel seçiminin ileri bir tarihe ertelenmesi gerektiği görüşü hákimiyetini koruyor.
Milletvekili listeleri açıklandığında 110 imzanın bulunup, seçimlerin iptali için Meclis'in toplantıya çağrılabileceğine inananlar da yok değil.
Hatta, DTP milletvekillerinden birinin ‘‘espri niteliğinde’’ de olsa ortaya attığı şu iddia, yabana atılır nitelikte değil:
‘‘İki seçimin ayrılmasını, genel seçimin ertelenmesini en fazla biz istedik. Bakarsınız perşembe günü bize büyük bir teveccüh olur, Meclis'in büyük partilerinden biri oluruz...’’
* * *
Ancak buna rağmen seçimin kaçınılmaz olduğunu da hemen her milletvekili kabullenmiş durumda.
Seçimlerden tek başına iktidar çıkar mı?
Buna, seçim hesabından anlayanların verdiği yanıt; ‘‘Hayır’’ oluyor.
Neden de ortada; bugünkü sistemde bir partinin tek başına iktidara gelebilmesi için yüzde 46 oy oranını yakalaması şart.
Hatta, ikili bir koalisyonun çıkması için iki partinin toplam oylarının yüzde 40'ı bulması gerekiyor.
* * *
Seçimde oluşacak yeni parlamentonun önünde şu iki önemli görev bulunuyor:
Uzun soluklu bir hükümet ve Cumhurbaşkanlığı seçimi.
Bu sistem ve oy oranları ile Meclis'in, önündeki bu iki önemli görevi ne kadar sağlıklı bir şekilde yerine getireceğini ise sandık gösterecek.
Paylaş