İşinsanı Melek Gezginci’nin Nilüfer’deki bisiklet yollarının trajikomik hallerine değindiği yazılarını okuduk. Gerçekten trajikomik. Bisiklet sürücüsü olan ben de bu konulardan çok muzdaripim. Fakat bu durum sadece Nilüfer’e has bir özellik değil! Bisiklet yolu hizmetinde yeni olan Osmangazi’nin de durumu pek farklı değil. Fotoğrafımda gördüğünüz direk engelli bisiklet yolları buna küçük bir örnek olsun lütfen. Burası; Osmangazi, Bağlarbaşı Mahallesi Okul Caddesi üzerindedir.”
OTOPARK ÖNERİSİ
HÜRRİYET Bursa gazetesi abonelerimizden olan bir çay ocağı işletmecisi, “Bursa Vergi Dairesi önünde onlarca dönüm boş arazi var. Arazinin kamu malı olduğunu biliyoruz. Derdimiz arazinin kimin olduğu derdi değil. Ancak onlarca yıldır bunca boş alan neden değerlendirilmez? Hem bu değerlendirme işi için zaten bizlerin söylemesine gerek bile kalmamalıdır. En azından otopark olarak hizmetlerimize sunulmuş olsa fena mı olur?” önerisinde bulunuyor.
KALDIRIM ÇÖKTÜ
“Muhammet Bey. Birçok şikâyetimi yayımladınız. Neredeyse her şikâyetimdeki sorunlar giderildi diyebilirim. Onca şikâyetlerim arasında akıl sır erdiremediğim bisiklet yolları hizmeti diyebilirim. Kafayı taktım bu direkli ve tabelalı yollara! Burası neresi mi? Burası villaları ile meşhur olan ve maksimum 200 metrelik alan içinde tespit ettiğim Nilüfer ilçesinin Altınşehir Mahallesi’nin taaa kendisi! Not. Başkanların, ‘Engelsiz bisiklet yolları yaptık’ diye övünülen Nilüfer ilçesinde bunun gibi yüzlercesi var.”
ARAÇ HOPLATAN KESEYİ ZORLATAN
ADININ açıklanmamasını rica eden bir haber ajansı bölge müdürü şöyle diyor: “Fotoğrafımda görmüş olduğunuz araç hoplatan ve keseyi zorlatan disiplinsiz kesik Osmangazi’de bulunan İstanbul Sağlık ve Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu (Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksekokulu) önündedir. Daha da net adres vermem gerekirse onu da paylaşayım; Kocanaip Mahallesi Kaplıca Caddesi...”
ARAÇLARA TERS KÜNDE ATTIRAN CADDE
“Osmangazi ilçesi Demirtaş, Cumhuriyet Mahallesi Müjdat Köstendil Caddesi üzerindeki kaldırımların halleri ne olacak? Bizler amir olduğumuz için konuyu direk şikâyet edemiyoruz. Ancak ilgili sorun için birçok tanıdık kişilerin ilgili adreslerden yardım istediklerini de biliyoruz. Şikâyetimi yayımlamanız hususunda ricada bulunuyorum”
Umarım ki faydamız olur kıymetli amir kardeşim. Köstendil’i köstebekler mi bu hale getirdi?
BU PROJE ASKIDA KALMAMALI
HÜRRİYET Bursa gazetesi abonelerimizden olan iç mimar Burcu Yıldırım, “Yıldırım ilçesi Şirinevler Mahallesi Şirinevler Caddesi 86/A karşısına denk düşen asfalttaki kesiğin doldurulması için yorgan ve halı serildiğini gördüm. İç mimar olarak bu projeyi çok tuttuğumu belirtmek isterim. Bu proje asla askıda kalmamalı derim. Mutlak suretle tescillendirilip patenti alınmalı. Uluslararası proje yarışmalarına katılımı sağlanmalı” diyor.
ÇÖPLÜKBEY CADDESİ HİKÂYESİ BİTMEDİ GİTTİ
Henüz hiçbir mecrada yayımlanmayan bu özel haberi de siz kıymetli okurlarımıza ve de hemşehrilerimize sunmuş olmanın sevinci içindeyim. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi ‘Sürekli akan suyun üzerine yüz binlerce ton toprak da yığsanız (Gördüğünüz gibi) yığdığınız toprakla suyun gün yüzüne çıkmasına engel olamazsınız. Suyun çıkışını önlemezseniz boşa kürek çekmiş olursunuz’ demiştim ya... Aynen de öyle oldu! Ama burada çok önemli bir gelişme olmuş.
Toprakların bir bölümü silindir ile ezilmiş. Üzerine de asfalt atılmış. Daha sonra da yol yapılmış. Yani İntam Denizi’ne sahil yapım çalışmaları başlamış. Krizi fırsata çevirmek işte böyle olur. Yani; İntam Denizi plajının açılışına sayılı günler kaldı desenize! Kıymetli ve ultra mega uzman ekip; helal olsun valla sizlere!
BİSİKLET YOLU ÇİLESİ
HÜRRİYET Bursa okurlarımızdan olan işinsanı Melek Gezginci’nin e-postasını özetimle aktarıyorum: “Geçen hafta Nilüfer ilçesindeki şişen bisiklet yolu ihbarımı haber yapmıştınız.
“Okulumuzun önündeki kaldırımı (Zübeyde Hanım Caddesi) birileri geldi kazdı ve sonra da gördüğünüz vaziyette bırakarak gitti! Bunlara alıştık! Lakin anlamadığı şey bu kaldırım yeni onarımdan çıkmıştı. (Sanki onarımı çok lazımdı da!) Yazık oluyor paralarımıza. Burada petrol mü aradılar acaba? Bunların hesabını soracak bir yetkili dahi yok mu?” diyor. Demek ki yokmuş kıymetli öğretmenim.
ÇÖKENİ GÖRDÜK DE ŞİŞENİ GÖRMEMİŞTİK
HÜRRİYET Bursa gazetesi okuru olan amatör bisiklet kullanıcısı Melek Gezginci, özetimle şöyle diyor: “Nilüfer’de ikamet ediyorum. Hasta değilsem ve de misafirlerimiz yoksa her hafta sonu bisikletimi sürüyorum. Ama sözüm ona gülümseten ilçemizdeki saçma sapan bisiklet yollarına ayar oluyorum! Ayrıca böylesi saçma sapan olanına da ilk kez rast geldim. Onu da sizinle paylaşmak istiyorum. Altınşehir Mahallesi 212. Sokak girişi yanındaki bisiklet yolundaki oluşan şişmeyi fark edemediğim için feci şekilde düştüm! Çöken, aniden karşımda direk biten, çatlayan, patlayan bisiklet yollarına alıştım derken böylesini ilk kez görmüş, pardon; görememiş olmanın şoku, acısı ve utancı içindeyim! Belediyemizi samimi olmaya davet ediyorum.” Böylesini ben de ilk kez gördüm Melek Gezginci. Çok büyük geçmiş olsun...
ARAÇ SAHİPLERİNE ZARAR VERİYOR
Öğretmen Gönülkırmaz, “Mustafa Sokak’ta (Eskicioğlu Sokak başlangıcı) sokağımızın zeminini oluşturan kilitli taşlardan biri, çökme sonucu oluşan çukura düşmüş. Çukurun derinliği 1.5 metre civarında. Çukurdan bakınca 2 metrekare kadar olan alanının altının boşaldığı net olarak görünmektedir. Buradan bir araç geçse kesinlikle çok kötü şeyler olur. Açıkçası çok korktum. Durumu derhal polise bildirim. Polis, ‘Bizim çözeceğimiz bir konu değil bu’ dedi. Ardından zabıta birimini aradım. Hem de kaç kez... Ancak çözüm üretecek muhatap bulamadım! Allah rızası için şu işe acil olarak bir al at ne olur Muhammet kardeşim” deyince ben de ilk olarak 153 Alo Zabıta ihbar hattını iki üç kez arayarak sorunun önemini anlattım.
O AN FEN İŞLERİ MÜDÜRÜNÜ ARADIM
Bu esnada sorunun oluştuğu kuyunun başında bekliyordum. Bir yandan da çökme oluşan alanın üzerinden araç geçmemesi için gönüllü trafik polisliği yapıyordum! Derken Osmangazi Belediyesi’nin zabıta ekipleri geldi. Civardaki çöp konteyner desteğiyle alanı şeritle çevirdiler. Kötünün iyisi, sağ olsunlar. Ancak soruna proaktif çözüm gerekiyordu. Hem de derhal. Bunun için de sorunun muhatabı olan Osmangazi Belediyesi Fen İşleri Müdürü Hakan Dursun’u aradım; ‘İyi geceler. Ben Hürriyet Bursa gazetesi şikâyet köşesi köşe yazarı Muhammet Kösle...’ diyerek kendimi tanıttıktan sonra sorunun önemini aktardım. Çok ivedi destek gerektiğini rica ile anlattım. Hakan Dursun, aktardığım bilgi karşısında dehşete düşeceği yerde bana oldukça sert bir ses tonuyla, ‘Benim telefonumu nereden buldun?’ sorusuna yanıt aramak oldu!
GELİŞİM GÖSTEREN BİR KUYU!
Neyse, Hakan müdür, “Bana orasının fotoğrafını yolla” dedi. Ben de sorunun ehemmiyetini daha net anlatabiliriz düşüncesiyle bir vatandaşımızın oluşan kuyuya kolunu soktuğu fotoğrafı yolladım. Müdür Hakan da cevap olarak: “Sorunu BUSKİ’ye ve Aykome’ye bildir” demesin mi? Neyse, bunu da geçelim! Derken, Hakan Dursun gece 01.02’de bana fotoğraflar atmış. (Sabah telefonumu açınca gördüm) Çok riskli kuyunun onarıldığına şahit olan fotoğraflardı bunlar. Yazı ve açıklama yoktu. Saat 10.22’de sorunun kaynağı olan çukurun başına gittim. Gece onarım görmeden içine kol giren kuyuya onarım sonrasında bacak girmesin mi?
‘AYAĞIM BOŞLUKTA SALLANIYOR’
Derken bir konuşma duyuldu. Bir kişi, “Vaziyete bakılırsa etli pilav verecekler sanırım. Masaların altlarına sıcak tutan kapları yerleştirdiler” deyince gayri ihtiyari olarak ben de baktım keyifle bakılan istikamete! Bir firma açık büfe standı kuruyordu hemen yanı başımıza... Ayranlar ve ekmekler masa üstünde! Derken duaların okunması bitince ‘mezarlık açık büfe standı’ cıvıl cıvıl oldu.NASIL AKLA GELİYOR?Gerçekten de masa altından sıcak etli pilavlar çıkıyordu! Cemaat keyifli, sohbetler neşeli, etti pilav yanında ekmek ve ayran yiyin gari. Ya, arkadaş 55 yaşıma geldim şu iki şeyi bir türlü anlayamadım gitti... Bir; canını, canından daha çok sevdiğini, eşini, dostunu, sevdiğini söylediği arkadaşını ve komşusunu kaybeden kişi nasıl oluyor da böylesi tarifi mümkün olmayan bir acıya rağmen bu tür organizasyonu aklına getirebiliyor?ETRAFA DA SAÇTILARİki; kişi sevdiğini iddia ettiği kişiyi toprağa gömer gömmez daha dakikası dolmadan nasıl bir iştah zuhur ediyor ki tarifsiz üzüntüye rağmen o an ve hem de az önce toprağın altına koyduğu cenazenin yanında yiyip içebiliyor? Biri bana bunu anlatsın ne olur? Ayrıca iştah açıcı manzara karşısında yediklerinden arta kalan; tabak, poşet, ayran kutusu, poşet ve kâğıt gibi çöplerini mezarlığa saçanları da candan tebrik etmek istiyorum lütfen. Yarasın!
BİLMEM BU İŞE NE DEMELİ
ADININ açıklanmamasını rica eden bir kamu çalışanı, özetimle şöyle diyor: “Nilüfer sakiniyim. Fotoğrafımı kayda aldığım yer de İzmir Caddesi üzeri olup Ataevler Metro İstasyonu yanıdır. Gördüğünüz gibi kaldırım otopark gibi kullanılıyor. Hem böyle olmasa bile kaldırımın zemini yapılış aşamasında mühendislik hesabına dahil edilmediğinden üç dakikalık yağmur çiselemesi sonrasında bile üzerinde havuzlar oluşuyor. Bu esnada burada da ‘Görme engelli vatandaşlarımıza özel olarak yalandan yere serilmiş olan özel taşlar’ döşeli. Bilmem bu işe ne demeli?”Ağzına, yüreğine sağlık kıymetli okurumuz. Ancak bir şey deme. Çünkü desen de bir şey olmaz. Olmayacağına da kefilim.
KARŞISINDA VARKOMŞUSUNDA YOK
“Bursa Büyükşehir Belediyesi Nilüfer ilçesi Odunluk Mahallesi Akpınar Caddesi üzerindeki kaldırımda (Sheraton Bursa Hotel önü) hem sorun var hem de acı! Sorun; görme engelli vatandaşlarımıza özel hizmet olarak sunulmuş olan tırtıklı taşlarda kırılmalar var. Acı da; hemen yine aynı yerde bir şirket çalışanın Bursa halkına kurmuş olduğu tuzak! Evet, bu art niyetli kişi ya da kişilerce kurulmuş bir tuzaktır. Hem de kesinlikle... Soruyorum. Bu tuzağı kuran kişinin ailesi yok mu? Saygılarımla.”
BİR DAKİKA SONRASINI...
Değerli komiser kardeşim. Dikkatin ve de bildirimin için teşekkür ederim. Ancak İstanbul’da bir şirketin yöneticisi olan okurumuz İpek Coşkun da aynı sorunun sadece acı kısmını bana bildirmişti. Biz de bu önemli şikâyetini 15 Kasım 2022 tarihli köşemde ‘Burada Da Takip Yok Maalesef’ başlığımla yayımlamıştık. Şimdi, dünyanın tanıdığı ve “Şu ana kadar bir benzeri daha gelmedi” denilen Mimar Sinan’a bakalım. Muhteşem eserlerinden birisi olan Süleymaniye Cami’sini yaparken, Koca Sinan caminin temelini attıktan sonra bir yıl hiçbir şey yapmadan ve yaptırmadan bekletmiş. Amaç belli; olası deprem için zeminin sağlamlığını artırmak... Koca Sinan yüzyıllar sonrasını hesap ederken torunları da bir dakika sonrasını akıl edemesin... Ne tuhaf değil mi? (!)
YETKİLİLER İLGİLENMEDİ KENDİ ÇÖZDÜ