Zeytin ve zeytinyağıyla gelen yeni bir yaşam

Geçen hafta sonu katıldığım “Zeytinyağı Duyusal Analiz” eğitim programı sırasında tanıştığım endüstri mühendisi Bahar Alan’ın öyküsü tam da bu tezi kanıtlar nitelikteydi.

17 yıl bilgi teknolojileri alanında, ardından aile işi çelik sektöründe çalışan Alan’ın yaşamı, üç yıl önce kolunda çıkan ve alınması gereken bir benle değişir. Yaşamı ve yaşama biçimini sorgular.

Daha sağlıklı, daha doğal bir şeyler için uğraşmaya karar verir.

İş dolayısıyla sık sık ziyaret ettiği Ayvalık’ta eşiyle birlikte asırlık ağaçlardan oluşan 100 dönüm zeytinlik alırlar.

Bu süreçte çok okur, zeytinin ve zeytinyağının nelere iyi geldiğini öğrenir.

Zeytindostu Derneği, UZZK ve California International Culinary Institute’ta tadım eğitimleri ve ‘zeytinyağı tadım uzmanlığı’ sertifikası alır.

Ardından Manisa’da organik tarım esaslarına göre üretim yaptıkları yeni bir zeytinlik oluştururlar.

İki yıl kadar önce de ‘yeni bahar, yeni gerçek’ anlamına gelen Nova Vera markasıyla zeytinyağı üretimine başlarlar.

Bahar Hanım şöyle diyor: “Bizim bahçelerimizde şiddet yok. Ağaçlarımıza sırıkla vurulmuyor. Bu, aslında ağacın hem verimini hem ürün kalitesini etkiliyor.

Zeytin ağacının içinde hem kendini hem de insanı iyileştirebilen polifenol adı verilen bileşenler var.

Bunlar kalp sağlığına iyi geliyor, yaşlanma etkilerini geciktirip kanser gelişimini önlüyor.

Zeytin, sırıkla toplandığında ağaç bu maddeleri önce kendi yaralarını iyileştirmek için kullanıyor, bize verdiği yağdaki polifenol miktarı azalıyor.

Biz doğru bakım, yer seçimi, sıkım tekniği, hasat zamanı gibi birçok etkeni bir araya getirerek çok yüksek polifenol değerine sahip bir zeytinyağı ürettik.

Hedefimiz her sene daha iyisini başarmak.” 

Konuştuğumuz gün Nova Vera, Erken Hasat ve Ege Sızma ürünleri ile dünyanın en önemli zeytinyağı yarışmalarından biri olan, bu yıl 19’uncu kez düzenlenen Los Angeles International Extra Virgin Olive Oil Competition’da 3’ü altın olmak üzere toplamda 4 madalya kazandığı için Bahar Hanım çok mutluydu.

Amerika’dan küçük ölçekli olsa da ilk siparişlerini de almışlar.

Yurtdışında da “Türkiye zeytinyağı iyidir” algısını oluşturacak kaliteli, dürüst, butik üretim yapan markalara çok ihtiyacımız var.

Neyse ki bu markaların sayısı her geçen gün artıyor...

Zeytinyağına yolculuk

“Zeytinyağı Duyusal Analiz, Tadım Eğitim Programları” veren Serdar Öçten Ünsal da emekli olduktan sonra zeytin ve zeytinyağına gönül verenlerden.
Uzun yıllar mali müşavirlik yaptıktan sonra emekli olunca Burhaniye’de arazi alır ve zeytin diker.
Bu arada eğitimlere katılır. Balıkesir Üniversitesi Zeytincilik Bölümü’nü bitirir.
İtalya’da zeytinyağı kurslarına katılır, bir süre çalışır.
Şimdi eğitim programlarının yanı sıra danışmanlık hizmeti de veriyor. Zeytinyağı alırken nelere dikkat etmeli, nasıl saklamalı, iyi yağ nasıl olur gibi bilgilere yer verdiği ‘hangizeytinyagi.com’ adlı sitesi bulunuyor.

Doğru bildiğimiz yanlışlar

◊ Taş baskı yağlar nostaljiden başka bir şey değil. Hâlâ taş baskı diye ısrar etmenin anlamı yok. Kalite için de artı değer değil, yağ fermente oluyor. Hijyen çok önemli ve bu da sağlanamıyor taş baskıda.
◊ Filtre edilmeyen, içinde zeytin partikülleri, karasu ve çekirdek kalıntıları bulunan sızma zeytinyağı daha çabuk bozulur. Karasuda oksijen vardır, oksijen yani hava karışım içinde fermantasyon süreci başlatarak sızma zeytinyağının kötü kokular yaymasına sebep olur ve sızma özelliğini kaybeder.
◊ Zeytinyağının rengine bakıp karar vermeyin, yağın rengi kaliteyi belirlemez. Yeşilimsi bir renk, yağda çözülebilen klorofil eklenmiş ya da gıda boyası kullanılan yağın belirtisi olabilir.
◊ Sızma zeytinyağı çok taze meyve kokuları çağrıştırmalıdır. İyi bir zeytinyağı zeytin kokmaz, çünkü zeytin kokusu sandığınız şey aslında salamura kokusudur.
◊ Zeytinyağı ile yapılan yemekler ağır olmaz, kokmaz. Bayat, posalı ve tağşiş yapılmış yağlar ağır kokar.

İletişime ihtiyacımız var

Açık Diyalog İstanbul, mart ve nisan ayları için birbirinden ilginç etkinliklerin yer aldığı bir program hazırlamış.

O kadar çok ilgimi çeken, bazılarının yetişkinlere bazılarının çocuklara çok yararlı olacağını düşündüğüm atölye çalışmaları, seminerler var ki bazılarını paylaşmak istedim.

Çocuklar İçin Felsefe

Çocuklara yönelik bu etkinlikte adalet, bilgi, özgürlük, mutluluk, sanat, sevgi gibi günlük yaşamımızda sıklıkla karşılaştığımız felsefi kavramlar, Feray Orman’ın rehberliğinde ele alınıyor.

Dört haftalık etkinlik 11 Mart Pazar günü başlıyor, 1 Nisan Pazar günü sonra eriyor.

9-12 ve 13-16 yaşları için iki ayrı grup yapılıyor. 9 Mart’a dek kayıt yaptırmak gerekiyor.

Fotoğraf Atölyesi

Ünlü fotoğraf sanatçısı Ahmet Elhan’ın semineri, yetişkinlere, özellikle de fotoğraf sanatıyla ilgilenenlere yönelik.

28 Şubat’ta başlayacak, altı hafta boyunca çarşamba akşamları yapılacak seminere kayıtların 27’sine dek yapılması gerekiyor.

Çocuklarla Doğaçlama Atölyesi

Önceden yazılmış metinlere dayanmayan, tamamen kurgusuz canlı tiyatro olarak tanımlayabileceğimiz “doğaçlama”da hikaye oyuncu tarafından kendiliğinden yaratılıyor. Doğaçlama, çocuklara güvenli bir sosyalleşme ortamı, yeni arkadaşlıklar kurma fırsatı sağlıyor. Doğaçlama atölye çalışması, küçük bir gösteri ile son buluyor. 3 Mart’ta başlayacak, farklı yaşlara göre gruplanan atölyeler, 8 Nisan’da sona erecek.

Manos İstanbul’a geliyor

İstanbul’da açılan ve kapanan restoranların ardı arkası kesilmez. Bugün ikisi de bir arada. Ünlü Uzakdoğu restoranı Zuma, Ortaköy’den İstinye Park’a taşındıktan sonra yerine açılan Capricorn bu hafta itibarıyla kapandı. Yerine ise adı Yunanistan’ın Simi adasıyla özdeşleşen Manos Balık Restoranı açılıyor.

Simi’ye giden Türkiye’den turistlerin uğrak yeri ünlü balık restoranı, 35 yıl kadar önce Simi’ye tatile gidip bir daha dönmeyen Atinalı garson Manos Magkos tarafından açılmış.

Yemekleri kadar eğlencesiyle de ünlü olan Manos, İstanbul’a Doğuş Grubu’nun restoran yapılanmasından sorumlu d.ream tarafından getiriliyor.

İstanbul balık restoranlarına iddialı bir rakip geliyor.

Bakalım müdavimlerinin vazgeçemediği kabuğuyla yenen ünlü Simi karidesleri, ızgara kerevit, ahtapot, kalamar, deniz tarağı, beyaz şaraplı kara midye gibi ünlü yemekleri, sirtakisi ve Türkçe şarkıları da İstanbul şubesinde olacak mı...

Manos, İstanbul’a eylül ayında Simi’yi kapattıktan sonra geliyor. Yaz sonunu merakla bekliyoruz...