Eskiyer İstanbul'da

Her zaman söylerim Bodrum’da güvenle balık yemek istediğimde gideceğim yerlerin başında Yalıkavak’taki Eskiyer gelir. Denizin hemen yanı başında Bodrum’un ruhuna uygun servisi, sunumu, lezzet-kalite fiyat dengesiyle güvenimi kazanmıştır. Bunda ortaklar Metin Menteş, Murat Korkmaz ve Erol Sinan Kaynar’ın payı büyüktür.

Haberin Devamı


Eskiyer, İsmet Öztanık ve ailesine ait, yeme-içme-konaklama ağırlıklı sektörlerde faaliyet gösteren Lucis’in bir yatırımı olarak, ortaklarla işbirliğiyle geçen yılın sonuna doğru İstanbul’a geldi. Biraz farklılaşmış, o salaş halini de Bodrum’da bırakmış olarak.
Yeniköy’deki üç katlı yeni mekân Misa Mimarlık’ın Bodrum mimarisi esintili tasarımı, Türk şaraplarından oluşan kavı ve çağdaş sanatçılarımızın yapıtlarıyla şık bir Boğaz restoranına dönüşmüş.
Yalıkavak’ta alışkın olduğumuz ızgara bebek kalamar, sıcak Ege otları kavurması, etli yaprak sarması gibi klasikleşmiş yemekleri unutulmamış.
Ayrıca yeni tatlar da eklenmiş.
Geç bir öğlen yemeğinde tattığım Girit usulü cevizli kabak, ılık şevket-i bostan, deniz ürünlü makarna, kalkan tava çok başarılıydı.
Fiyat kalite dengesini de korurlarsa Boğaz’ın klasiklerinden biri olabilirler.
İsmet Öztanık, şimdi en büyük hedeflerinden birinin Eskiyer ile Türk usulü Ege meze-balık kültürünü yurtdışına ihraç etmek olduğunu söylüyor.
Londra ya da Berlin’de şube açmak bana göre de çok isabetli olur.
Türk mutfağının restoranlarıyla yurtdışına açılmasının zamanı çoktan geldi. Yapanlar var ama sayı az...

Haberin Devamı

Eskiyer İstanbulda

SOFRALAR DİLE GELSE

Bir yılı aşkın süredir neredeyse tüm dünyayı esir alan pandemi koşulları hem hayata bakışımızı hem de iş yapış biçimlerimizi değiştirdi.
Zor dönemler geçirdik ama bir yandan yaratıcılığımız da arttı. Bir şekilde iletişim kurup bilgi alışverişinde bulundu insanlar.
Sanal seyahatler, turlar, festivaller, konferanslar, konserler düzenlendi.
Ash İstanbul’da, kültürle yemeği harmanlayan yemekleriyle tanıdığım Tamar Aşçıoğlu da rehber arkadaşı Engin Aymete’yle bu yılın başında ‘Sofralar Dile Gelse’ başlıklı kültürel bir projeye imza attı.
Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan, ancak sayıları her geçen gün azalan farklı kültürlere ya da dinlere mensup grupların örf, adet ve geleneklerinin neler olduğunu konuyla ilgili çalışan uzmanlar anlatmış. Aşçıoğlu “Zoom üzerinden yaptığımız buluşmada düğün, vaftiz, sünnet, cenaze gibi özel törenlerin detaylarını bilmek, bu topraklarda varlıklarını nasıl sürdürdüklerini anlamak üzere hem soru cevap şeklinde bilgilendirme yapıyor hem de konukların soru sormaları için zaman veriyoruz. İnteraktif sohbetimiz yaklaşık 2.5 saat sürüyor” diyor.
Projenin en heyecanlı kısmı ise etkinliğe kayıt yaptıran herkesin evine o gün konuşulacak kültüre ait gönüllü kadınlar tarafından yapılan 5 çeşit mezeden oluşan tadım menüsünün ulaştırılması.
Katılımcılar sofralarını kurarak, yemeklerini yerken toplantıya dahil oluyor. “Sofralar Dile Gelse”, ocak ayında Ermeni kültürüyle başlamış. Ardından Sefarad, Rum, Gürcü ve Süryani kültürünü konuşmuşlar.
Yaz süresince etkinliğe ara vermişler. Bundan sonraki hedefleri ise normal yaşama döner dönmez farklı kentlere seyahatler düzenleyerek sofralar kurup bu etkinlikleri yüz yüze yapmak.
Mesela Mardin’de Süryani kültürünü, Vakıflıköy’de Ermeni kültürünü konuşmak...

Haberin Devamı

Eskiyer İstanbulda

BAKLAVALI DONDURMA

Karaköy Güllüoğlu aynı zamanda yeniliklere de açık bir marka.
Şimdi bu yenilikler Nadir beyin yönetimi oğlu Murat Güllü’ye bırakmasıyla yeni boyutlar kazanmaya başladı.
Güllüoğlu genç kuşağın beklentilerine ve günümüzün hassasiyetlerine hitap eden ürünler çıkardı.
Bunlardan biri de Girandola Gelato ile yaptıkları ‘baklavalı dondurma’.
Geçen hafta ben de dondurma, baklava, Antep fıstığının bu başarılı birlikteliğini denedim.
İtalyan dondurması ‘gelato’ bizim sahlepli ve şeker oranı yüksek dondurmamızdan hafiftir.
Bu yüzden de yağ ve şeker dengelenerek baklavayla çok iyi uyum sağlamış, düşündüğüm gibi ağır olmamıştı.
Baklavalı dondurma Karaköy Güllüoğlu’nun yanı sıra Girandola Gelato şubelerinde de bulunacakmış...

Haberin Devamı

RESTORANLAR BİRAZ BURUK AÇILDI...

Uzun bir aradan ve sancılı bir bekleyişten sonra restoranlar kapılarını açmaya başladı. Bu hem sektör hem de biz yeme-içme severler için olumlu bir adım oldu. Birbirimizi gerçekten özlemiştik. Bunu da zaten son dört günlük tablodan anladık.
Ancak ortada tuhaf bir uygulama var. Masalarda iki en fazla üç kişi oturmaya izin var. Beş kişilik bir aile ya da dört yakın arkadaş buluştuğunda mesafe kuralına uysa da bir arada olması zor. Oysa mesela 12 kişilik bir masada 6 kişi oturabilir.
Hepimiz biliyoruz ki restoranlara sadece karın doyurmak amaçlı gidilmiyor, işin yarısı da sosyalleşmek, sevdiklerimizle bir araya gelmek. Umarım bu karar mesafe şartına uymak koşuluyla ve diğer önlemlere sadık kalmak kaydıyla biraz daha gevşetilir.
Bir de saatler esnetilir, sokağa çıkma yasağı 22.00 yerine 24.00’e çekilir.
Ayrıca ek bir açıklamayla otelde konaklamayanlara restoran hizmeti vermesine müsaade edilmesi de önemliydi.
Ancak orada da her masada şimdilik iki kişiye izin var. Otellerde düğünlerin de yapıldığı düşünülürse onların da düğün sahiplerinin de pratik, sağlık ve salgın açısından optimum çözüm beklediğini söyleyebilirim. Hiç kuşkum yok bu düzenlemeler pandemi koşulları gereği yapıldı. Yine de dileğim en kısa sürede biraz daha esnek ama makul ve kontrollü bir normalleşmeye geçilmesi. Tabii bizlere de sorumluluk düşüyor, maske-mesafe-hijyen kurallarını ihlal etmememiz de sorumluluklarımızın başında
geliyor...

Yazarın Tüm Yazıları