Paylaş
Ki Bodrum zaten uzun bir süredir yazlıkçıların 12 ay yaşadığı bir kasabaya dönüşmeye başlamıştı. Biraz da pandemi koşulları nedeniyle bu dönüşüm hızlandı. Benim gibi mevsim dışı kısa tatiller için gidenlerin de sayısı her geçen gün belli ki artıyor. Hava mevsim normallerinin üstünde serin ve yağmurlu olmasına karşın kalabalıktı.
Bazı restoranlarda yer bulmakta zorlandım, rezervasyonlarda bekleme listeleri vardı. Tabii bunda birçok mekânın ekim başında kapılarını kapatmasının da rolü var.
Ama Bodrum merkez ve Bitez’de yaz-kış açık yerlerin sayısında azalma pek yok hatta artış bile var denebilir.
Bu kez de merkezde rahat ettiğim ve güvendiğim tesis olan The Marmara Bodrum’da konakladım. Restoran seçimlerimi de yeni açılan, daha önce ziyaret edemediğim, gidip de pek mutlu olmadığım ya da uzun bir ara verdiğim yerler arasında yapmaya çalıştım. Gittiğim mekanlara kısa kısa yer vereceğim ama seçtiğim yerlerin tümünde özen dereceleri farklı da olsa hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uyulmuştu.
Hepsinin bahçesi ya da terası vardı, soğuk havalarda oturulacak koşullar sağlanmıştı...
ORFOZ
30 yıl kadar önce Saroz körfezinde Güneyli köyünde denizin hemen yanı başında Selçuk ve Güneş Bozçağa’nın işlettiği salaş balık restoranına her gidişimizde yediğimiz deniz ürünlerinin tadını hâlâ unutamam.
Bugün ‘ceviche’ diye menüsüne koymayan yok ama Selçuk Bey sardalyeyi marine ederek bize çiğ tattıran ilk şefti.
Sonra Bozburun’a taşınarak serüvenlerine orada devam ettiler. Bir süre önce de bayrağı tümden oğullarına devrettiler. Şimdi Çağlar ve Çağrı babalarının izinden gidiyor. Orfoz’u Türkiye’nin en iyi restoranları arasına soktular.
Sadece bölgede çıkan deniz kabuklarını, bitkilerini ve balıklarını kullanıyorlar. Yediğiniz her şeyde denizin tadını, kokusunu almanın keyfini yaşatıyorlar...
VAMOS
İlk kez geç bir öğle yemeğine gitme fırsatı bulduğum Vamos’u, Bodrum’un bile beşik gibi sallandığı 30 Ekim İzmir depremini yaşadığım yer olarak
hatırlayacağım.
Şiddetli bir depreme açık alanda, tek katlı binanın bahçesinde yakalanmanın değerini orada bir kez daha anladım. Vamos, Bodrum’un geleneksel taş evlerinden ilham alınarak ev sıcaklığında tasarlanmış.
Gidenleri zeytin ağaçları arasında bir bahçe karşılıyor.
Faik Beydeli’nin yaptığı burrata ve antrikotlu pizza bugüne dek yediğim en iyilerden biriydi. Ördek roll ve mücver de öyle.
Bakmakla yetindiğim menüdeki ana yemekleriyle Vamos, Bodrum’a bir sonraki gidişimde mutlaka uğrayacağım yerler listesindeki yerini aldı...
MUSTO
Neyzen Tevfik Caddesi’nde yer alan, yılın her mevsimi, her günü ve günün her saati açık olan Musto Bistro tam bir Bodrum klasiğidir.
İster sabah kahvaltısına ister öğlen ister akşam gidin ne yemekleri ne de servisi sizi hayal kırıklığına uğratır. Ancak bu gidişimde yemeklerini çok daha özenli buldum.
Hamburgeri, ızgara enginar kalbi, yerel otlu ılık karidesi ve sebzeli böreği çok lezzetliydi...
TRATTORIA IL MANDARINO
Bodrum’da büyüleyici bir dolunay akşamında en heyecan veren keşfim Trattoria il Mandarino oldu. Oysa iki gün öncesinden aramama karşın bekleme listesine alınmış, hatta bir ara vazgeçsem mi diye düşünmüştüm. Yağmur yağmayacağı anlaşılınca bahçede yer ayarlanmıştı.
Bitez’in ara sokaklarından birinde mandalina ve limon ağaçlarının arasına inşa edilmiş güzel bir evin taraçasına ve bahçesine masaların serpiştirildiği restoranda konukları genç ve dinamik bir kadın karşılıyor.
İşinin ehli olduğu belli bir servis elemanı, menüyü veriyor ve ilk kez geldiğimizi anlayınca yemekleri anlatıyor. Fazla gelir deyip söylediğimiz bazı çeşitleri bir sonraki gelişimize bırakmamızı öneriyor.
Başlangıç olarak seçtiğimiz soğuk et tabağının malzeme kalitesi, sunumu şaşırtıcı derecede iyiydi.
Deniz ürünlü makarnamız da öyle. Servis de çok kalabalık bir akşam olmasına karşın pek aksamadı.
Bizi kapıda karşılayan Melina Di Cristina mekânın sahibiymiş.
Uzun yıllar hem İtalya’da hem Türkiye’de farklı şirketlerde yöneticilik yaptıktan sonra Bodrum’da yaşamayı seçerek tüm yıl servis veren, gerçek İtalyan yemekleri sunan bir restoran açmak istemiş.
Çok da iyi etmiş.
KOMODOR MEZE EVİ
Bodrum’un Umurca Mahallesi’nde yer alan Komodor Meze Evi bu yaz başında Neyzen Tevfik Caddesi’ne Bar 48’li’nin yerine taşınmış.
Mekân Erhan Turan, Musto ve Berk Balık’ın da sahibi olan Fatih Murat Yıldız ortaklığında açılmış.
Komodor’a coşkuyla kutlanan 29 Ekim akşamı gittiğim için çok kalabalıktı.
Önümüzden geçen kortej ve birlikte söylenen marşlar eşliğinde farklı bir gece oldu.
Murat Yıldız işini tutkuyla yapan bir işletmeci, İstanbul’dan gece yola çıkıp taze taze palamut ve lüfer getirmiş.
Balığa yoğunlaştık. Bir sonraki gidişimde sakin bir akşam mezelerini de denemeyi planlıyorum...
HAVAN’DAN
Yurtdışında hem otel işletmeciliği hem de şeflik eğitimi alan Ekin Uzunyol 4 yıl önce Reşitpaşa’da Havan’dan Beff Gourmet’i açmıştı. Bu küçük restoran kısa sürede İstanbul’un modern esnaf lokantasına dönüştü.
Ekin, Dağlarca Çağlar’la evlenince Bodrum’a yerleşti. Ve Bodrum’da şube açtı.
Geçen yıl gittiğimde biraz hayal kırıklığına uğramıştım ama bu kez menüden ne denediysem hepsine bayıldım.
Kaburgalı hamburgerin, buğdaylı pancar salatasının tadı hâlâ damağımda...
MİAM
Göltürkbükü’ndeki Miam, Bodrum’un en sevilen balıkçıları arasındadır.
Miam’a sakin bir öğlen yemeğinde gittik ama mutlu ayrılmadık. Galiba bazı yerlerin kışın büyüsü bozuluyor. Ama belki de deniz ürünleri yemem gerekiyordu.
Çünkü mücver de kremalı, porçini mantarlı fettuccine de hayal kırıklığı yaşattı...
Paylaş