Hem okullu hem de alaylı olarak adım attığı yatçılıkta marka oldu

YATCILIK... Onlar bu denizlerin yüzer otelleri. Milyar dolarlık ekonomik büyüklüğüyle de turizmin önemli bir paydaşı. Sektöre 1991’de Bodrum’da günlük turlarla giriş yapan Barbaros Güneş de yatçılığın bölgede gelişimi için emek vermiş ve marka olmayı başarmış. Bugün hem Türk hem de Yunan karasularında turlar düzenleyen Barbaros Yatçılık’ın kurucusu Barbaros Güneş ile girişimcilik serüveninden yatçılık sektörüne birçok konuyu konuştuk. 1972 Ankara doğumlu Barbaros Güneş, orta öğrenimini ise Antalya Anadolu Lisesi’nde tamamlamış.

MACERA KÜÇÜK YAŞTA BAŞLADI
Turizm sektörüyle tanışması ise ortaokul yıllarında başlamış. Turizmin birçok alanında çalışmış ve sektörde tecrübe edinmiş. Antalya’da ikamet ediyor olması ve yabancı dil eğitimi veren bir lisede bulunması da Barbaros Güneş için bir şans olmuş. Üniversite eğitimini de turizm üzerine yapan Güneş, Dokuz Eylül Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelciliği’ni kazanmış. Kendini hem okullu hem de alaylı olarak tanımlayan Barbaros Güneş, bunun avantajını da meslek hayatı boyunca daima yaşadığını söylüyor ve ekliyor:

İLK TEKNESİNİ 1994’TE ALDI
“Bodrum maceram ise üniversite yıllarımla beraber, 1991 yılında başladı. Bodrum’da günlük tekne turları düzenliyordum. 1994’te ise üniversite öğrenimime devam ederken Bodrum’da, ilk ticari teknemi satın aldım. Yatçılık sektörüne günlük turlarla adım attım. 90’lı yılların başı know-how dönemiydi. Şimdiki gibi her şey sermayeye dayalı değildi. O dönemlerde işi biliyorsanız, tecrübeliyseniz, yaratıcıysanız, dürüstseniz ve bunun üzerine de çalışkansanız işleri geliştirmek çok da zor değildi açıkçası. Özellikle turizmde müşteri odaklı olmak çok önemli. Bir müesseseyi var eden de yok eden de müşteri... Müşterilerimiz ki ben misafir kelimesini kullanmayı tercih ediyorum, bize çok destek oldular. Eşlerine dostlarına tavsiye ettiler. Tekrar tekrar turlarımıza iştirak ettiler. Misafirlerimizin destekleri sayesinde, onlarla birlikte işlerimizi büyüttük, geliştirdik.”

İNSANIMIZI DENİZLE TANIŞTIRDIK
Barbaros Yatçılık olarak günlük turlarla başlanan faaliyetlerine süreç içinde haftalık ‘mavi yolculuk’ turları da eklemiş Barbaros Güneş... “Misafirlerimizden gelen talep doğrultusunda, onlardan aldığımız itici güç sayesinde büyük risklere hep cesaretle girebildik. Daima ekip çalışmasına önem verdik. Önemli kararlarımızı, demokratik bir çerçevede ekip arkadaşlarımla beraber tam bir mutabakatla aldık. Turizm en riskli sektörlerden birisi. Özellikle bulunduğumuz coğrafyada her an bir istikrarsızlık çıkabiliyor. Turizm sektörü olarak sürekli krizlerle boğuştuk. Açıkçası, sektör olarak 3 yıl üst üste kriz yaşanmadan geçirebildiğimiz bir dönem hatırlayamıyorum. Çok şükür ki biz doğru stratejiler kurabildik. İç pazara her zaman çok önem verdik. İç pazar kaynak pazarımız. Özellikle, 90’lı yılların ilk yarısında, 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülke olmamıza rağmen kendi insanımız denize çok uzaktı. Avrupalı misafirlerimize hizmet verirken kendi vatandaşlarımız ‘mavi yolculuk’ nedir, onu dahi bilmiyorlardı. Özellikle 90’lı yılların 2’nci yarısında, Türkiye’de iç pazara hitap eden büyük acentelerle iş birlikleri kurduk. Mavi yolculuk kavramının iç piyasada tanınmasında büyük emekler verdik, katkı sağladık. Bu konuda mütevazı davranamayacağım, kendi insanımızı denizle tanıştırdık ve bunu yıllarca firmamızın ana görevlerinden birisi olarak tanımladık. Diğer taraftan yurtdışına da açıldık. Yunanistan’da mavi yolculuk operasyonları yürüttük. Yunan adalarına ve Yunanistan’ın tüm bölgelerinde yat turları düzenledik ve halen düzenlemeye de devam ediyoruz. Kaynak pazar olarak iç pazarın gücü ve diğer yandan yurtdışı operasyonları sayesinde krizleri ağır hasar almadan atlatabildik. Tabii her zaman en büyük gücümüz turlarımıza defalarca iştirak eden ve bizi terk etmeyen misafirlerimiz oldu” diyen Barbaros Güneş, markanın geldiği durumu özetliyor.

KRİZ VARSA
FIRSAT DA VARDIR
BARBAROS Güneş, sektördeki gelişmeleri pandemi öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırıyor. “Çinlilerin deyimiyle, ‘her kriz fırsatlar yaratır’ paralelinde pandemi dönemi de Bodrum için yeni fırsatlar doğurdu” diyen Güneş, Amerikan, Rus, Körfez ülkeleri ve Türki cumhuriyetlerden pasaportlu A plus müşterilerin 2 sene boyunca Avrupa’ya giremediğini ve bu üst segment müşteri grubunun Bodrum ve Türkiye’yle tanıştığını söylüyor. Bu süreçte lüks turizm ürünlerinin inanılmaz bir hızda ve hacimde büyüdüğünü paylaşan Güneş, “Lüks oteller daha fazla talep görmeye başladı. Barbaros Yatçılık olarak biz de lüks ürünlere odaklandık. Yeni yatırımlarımızı bu doğrultuda planladık. En yeni yatırımımız 5 kabinli ve 40 metre boyunda, Türk bayraklı Babylon yatımızla Türkiye ve Yunan adalarında en üst düzeyde servis verebiliyoruz. Yine 6 kabinli lüks yatımız Virtuoso ile Yunanistan’da hizmet veriyoruz. 16 kabinli gemilerimiz Boreas ve Admiral ile de Türkiye ve Yunan adalarında büyük grupları en iyi şekilde ağırlayabiliyoruz. Motor yat filomuzda ise en önemli yatımız Falcon 115 marka Sanref ile başarılı bir şekilde hizmet veriyoruz. Ege ve Akdeniz’in nadide sularının her iki yakasında, Türkiye ve Yunanistan’da yat turlarımızı en üst düzeyde servisle birleştirerek seyrimize devam edeceğiz” diyor.

YERİNDE
İHRACAT
YAPIYORUZ
TURİZM sektörünü Türkiye’nin doğal tanıtım ve barış elçisi olarak gören Barbaros Güneş, Türk yatçılığının ise ülkenin en rekabetçi sektörlerinden birisi olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Sektördeki rakip ülkeler, ‘fiyat–kalite’ olarak bizimle yarışabilecek durumda değil. Yat turizmi doğası gereği çok özel bir ürün. Kişiye özel hizmet veriyoruz. Tur programından yemek menüsüne kadar her türlü detay misafirlerimiz kendi tercihlerine göre belirlenir. Yat sektörü olarak bir nevi yerinde ihracat yapıyoruz. Yatçılık, çevreci ve sürdürülebilir bir ürün. Doğayla barışık. Yat turizminin yaşaması için koylarımıza sahip çıkmalıyız. İspanya ya da diğer kötü örnekler gibi betonlaşmamak gerekiyor.”

KISA KISA

Çok küçük yaşlardan beri turizmin içerisinde olan Barbaros Güneş, 2 oğlunun da kariyer planlamalarını kendisi gibi turizm üzerine yaptığını söylüyor. İkinci kuşak da babalarının izinden gidiyor.