Gün yapan da tez yazan da ‘Kırkmerdiven’ çıkıyor

Mobilya ticareti yapan babasının, ‘gel bu işi devam ettir’ sözüne rest çekerek hayallerinin peşinden gider.

Haberin Devamı

Çocukluğundan beri büyük bir merak duyduğu bilgisayarın mühendisliğini okur. Ancak üniversite beklentilerine cevap vermeyince kimi zaman ders vererek, kimi zaman garsonlukla geçimini sağlar. Halil Bülbül, bilgisayar mühendisi olarak bir araştırma şirketinde çalışır. Bir süre sonra da İstanbul’un kaosundan kaçarak İzmir’e gelir. Halil Bülbül, yıkılmak üzere olan tarihi bir evi restore ederek sokak arasında ‘Kırkmerdiven’ ismiyle kafe sektörüne adım atar. Gün yapan mahalleli teyzelerle tez yazan öğrencileri aynı mekanda buluşturur. İkinci şubesini Balçova’ya açan Halil Bülbül, şimdi de rotasını Sırbistan’a çevirdi. Gündemde bir de kahve atölyesi var...

Gün yapan da tez yazan da ‘Kırkmerdiven’ çıkıyor

Haberin Devamı


HALİL Bülbül... Parayı hayatının merkezine koymak yerine, sosyal dönüşüme katkı adına adımlar atan bir girişimci. Alışılmış mekanlardan farklı bir havayla kendi hikayesini yazanlardan. Küçük ve mütevazı bir kafe hedefiyle Kırkmerdiven’i kuran bilgisayar mühendisi Halil Bülbül ile hem girişimcilik serüvenini hem de gelecekle ilgili planlarını konuştuk.
1971 Manisa Demirci doğumlu Halil Bülbül, 6 yaşında halı ticareti yapan babasının işi nedeniyle İstanbul’un yolunu tuttuklarını belirterek, şöyle devam etti:

Babasına rest çekti

“Babam dede mesleğini devralarak halıcılık yapıyordu. Daha sonra tuğla satışı, mum imalatı ve çiçekçilik gibi birçok işe imza attı. Ben de küçük yaşta gevrek ya da su satarak o döngünün içinde yerimi aldım. Bu her yaz tatilinde devam etti. Ancak üniversiteye hazırlandığım dönemde mobilya ticareti yapan babamın, ‘gel bu işe devam et’ sözüyle restleştik. 13 yaşımdan itibaren bilgisayara büyük merakım vardı. Oyun kodlarını kopyalayarak çalıştırmak benim çok hoşuma gidiyordu. Bu merakla da bilgisayarın mühendisliğini okumak istedim.”

Gün yapan da tez yazan da ‘Kırkmerdiven’ çıkıyor

 

Mutsuz bir beyaz yakalı

Haberin Devamı

İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünü kazanan Halil Bülbül, büyük bir hevesle girdiği üniversitede hayal kırıklığı yaşar. “Bize bir şey öğretilmediğini gördüm” diyen Bülbül, durum böyle olunca da okulun uzadığını belirterek, “Babama çektiğim rest nedeniyle de ders vererek ya da garsonluk yaparak harçlığımı çıkarmaya başladım. 7 yılda bitirdiğim üniversitenin son iki yılında bir araştırma şirketinde tam zamanlı çalışmaya başladım. Daha sonra bir Amerika maceram oldu. Barista olarak kafelerde çalıştım. 2 yıl sonra İstanbul’a döndüm ve daha önce çalıştığım şirkette yoluma devam ettim. Direktörlüğe kadar yükseldim. Küçük olsa da şirkette bir ortaklığım oldu. Ama mutsuz bir beyaz yakalıydım” diyerek, 2005’te radikal bir kararla profesyonel iş hayatında ayrılma kararı aldığını paylaştı.

Bu iş burada yürümez

Haberin Devamı

Başarılı bir kariyeri bırakan Bülbül, bir süre serbest çalışır. Bülbül, o süreci şu sözlerle anlattı: “2008’de büyükşehir hayatında kaçıp Büyükada’ya yerleştik eşimle. 2.5 yıl sonra Büyükada’nın bizi kesmediğini fark ettik. Ama İstanbul’da da yaşamak istemiyorduk. Daha mutlu olacağımızı düşündüğümüz İzmir’e taşınma kararı aldık. 2010’da İzmir’e geldik. Tarihi evlere ilgim vardı. Karataş’ta 1900’de yapılmış 3 katlı ve kısmen virane bir ev bulduk. Restorasyonu 3-4 yıl sürdü. Amerika dönüşü hep aklımda kafe fikri vardı. Evimizin bodrum katında bu isteğimizi hayata geçirme kararı aldık ve 2015’in nisan ayında Kırkmerdiven doğdu. Bu iş burada yürümez söylemlerine aldırış etmedik. Kısa sürede de isim yaptık.”

Haberin Devamı

Gün yapan da tez yazan da ‘Kırkmerdiven’ çıkıyor

 

BİR KAFEDEN FAZLASI

KIRKMERDİVEN aslında bir kafeden çok daha fazlasını içinde barındırıyor. Halil Bülbül, Kırkmerdiven’in ruhunu şu sözlerle anlattı:
“Kırkmerdiven’in kapılarını açtığımız ilk günden beri amacımız misafirlerimizle kahvemizi, bir iki güzel tadı, içinde bulunduğumuz mekanı, gördüklerimizi, dinlediklerimizi, izlediklerimizi, okuduklarımızı paylaşmak. Aynı şekilde, söyleyecek sözü, ürettiği eseri, paylaşacak vakti, bize veya herhangi birine sunacak bir güzelliği olan herkese kapılarımız sonuna kadar açık. Kafe olarak kullandığımız kısım binanın bodrum katı. En üst katı ev olarak kullanıyoruz, orada yaşıyoruz. Giriş katındaki alan ise ortak kullandığımız bir paylaşım, etkinlik alanı. Sunacak bir ürünü veya performansı olan kişilere alan sağlıyoruz. Ancak bunu yaparken kar amacı gütmüyoruz, kira bedeli talep etmiyoruz, reklam veya sponsor kabul etmiyoruz. Kırkmerdiven’i her zaman insanların yiyip içip geri dönecekleri bir kafeden çok, bir araya gelecekleri, sokağın içinde yaşadıkları hayatı paylaşabilecekleri ve bu anlamda sokakla ve bizimle beraber yaşayan bir mekan olarak düşündüm.”

 

Haberin Devamı

DİK YOKUŞUN SONUNDA

KIRKMERDİVEN isminin çıkış öyküsünü de anlatan Halil Bülbül, şunları paylaştı: “Hemen yakınında yer aldığımız Asansör’den yola çıkarak süreç başladı. Sözlükte de bileşik isim olarak dik yokuş anlamına geldiğini gördüm. Ve bir ustayı bir seyirciyle buluşturmadan yola çıkarak, kırk seyirci ve kırk ustanın bir araya geleceği bir mekan olsun istedim. Ve Kırkmerdiven markası doğdu. Tabii bir süre sonra bu bölgenin 70 yıl önceki isminin de Kırkmerdivenler olduğunu öğrendik. Bu da ne kadar doğru bir iş yaptığımızın bir göstergesi oldu.”

Gün yapan da tez yazan da ‘Kırkmerdiven’ çıkıyor

 

BUTİK OLSUN
BENİM OLSUN

HALİL Bülbül, 2015’te yola çıktığında tek bir noktayla yoluna devam etmeyi planlasa da 1.5 ay önce ikinci şubeyi açtığını söyleyerek, bunun nedenini şöyle aktardı: “Şubeleşme biraz zorunluluktan çıktı. Tarihi bir binada iş yapıyoruz. Ve en başından beri yasal tüm izinleri alarak yol aldık. Binamızı aslına uygun restore ettirdik. Ama Kültür Bakanlığı ile sürekli bir sorun yaşadık. En sonunda da bu kadar beton yığının olduğu bir ortamda bize ‘imar kirliliği’ nedeniyle dava açıldı. Olmasını istemiyoruz ama ilerde kapanma riskimiz olabilir. Ayrıca bazı komşularımız bizi zorluyor. Bu yapı da bize ikinci bir şube ihtiyacını doğurdu. Ve ikinci şubemizi yine sokak arasında Balçova’da açtık. Burada da alışılmış franchise modeliyle değil, fikirsel uyumun ön planda olduğu bir ortaklıkla hayata geçirdik. Bu modelle İzmir’in bir kaç noktasında daha olmak istiyorum ama daha fazlası olmaz. Bir zincire dönüşmeyeceğiz. Kontrol edemeyeceğim bir yapıyı büyütmek istemiyorum. Butik olmaya devam edeceğiz.”

 

İZMİR-BELGRAD HATTI

GEÇEN yıldan itibaren hem enerji hem de ciroda düşüş yaşandığını dile getiren Halil Bülbül, bunun nedenleri arasında azalan yabancı konukların olduğunu söyledi, şöyle devam etti: “Ben de bu kayıpla birlikte enerji alabileceğimiz yeni arayışlara girdim. Bunu da Türkiye’de değil yurt dışında yapalım istedim. Şu ana kadar yurt dışında bir işletmecilik deneyimimiz yok. Vizesiz ülkeleri gündemime aldım ve Sırbistan, Arnavutluk ile Makedonya’yı araştırdım. Özellikle Belgrad bir adım daha önde. Hatta dövizdeki son hareketlilikler yaşanmasaydı şirketimiz kurmuştuk. 2018’de bu hedefimizi hayata geçirmek istiyoruz. Orada da sokak arasında olacağız ve sayımız ikiyi geçmeyecek. Ayrıca İzmir-Belgrad hattında karşılıklı bir turizm hareketi başlatmak da istiyorum.”

 

ÇALIŞANINI DA
GİRİŞİMCİ YAPACAK

HALİL Bülbül, bu aralar çalışma arkadaşlarını girişimci yapacak bir model üzerinde duruyor. “Bir kahve atölyesi açma planımız var” diyen Bülbül, “Bunu de Karataş’ta bulunan Kırkmerdiven’in karşısındaki alanda yapacağız. Mekanın sorumlusu olan çalışma arkadaşımla ortak bu işe gireceğiz. Burada hem Kırkmerdiven için kafe üretimi olacak hem de aynı markayla perakende satışını da hayata geçireceğiz” bilgisini paylaştı.

KISA KISA

- İzmir Büyükşehir Belediyesi Kırkmerdiven’in bulunduğu yeri ‘kültür noktası’ olarak işaretlemiş durumda.
- Kahvesini kendisi kavuran Halil Bülbül, mönüde yer alan ürünlerin ilk başta mahalledeki hamaratlı kadınların ellerinden çıktığını paylaşarak, “Ancak zamanla bunun kontrolü zor olunca, şu an bu hamaratlı hanımlardan biri bizim ustamız olarak üretmeye devam ediyor” dedi.

Yazarın Tüm Yazıları