Paylaş
HER şeyi yıllar yıllar önce tımar fırçası üreten dede başlatır. Daha sonra ikinci kuşak temsilcisi baba, bu işi devam ettirir. Türkiye’de ilk yağlı boya fırçasını üreten ve ‘Fırçanın piri’ olarak nitelendirilen baba da oğlu 3’üncü kuşak temsilcisi Natan Kohen’e fırçacılığı miras bırakır.
Fırça ve kılların içinde büyüyen Kohen’in yolu 1996’da sektöre kendisi gibi erken yaşta adım atan Orhan Dilberoğlu ile kesişir. İzmir Fırça çatısı altında güçlerini birleştiren ikili, geçtiğimiz yıl kendi sektöründe GİP’te işlem gören ilk firma oldu. Geniş bir ürün portföyü ile sektörün öncülerinden olan firmanın gündeminde yeni ürünler bulunuyor.
İzmir Fırça’yı İzmir Fırça yapan iki kişi var. Birbirine sıkı sıkıya kenetlenen iki ortak. Natan Kohen ve Orhan Dilberoğlu... Onlarınki bir yerde ‘fırça kardeşliği’... Her ikisi de bu sektöre erken yaşta adım atmış ve yollarının kesiştiği İzmir Fırça’da önemli işlere imza atıyorlar. Bugün Borsa İstanbul Gelişen İşletmeler Piyasası’nda (GİP) işlem gören İzmir Fırça’nın Yönetim Kurulu Başkan Yadımcısı Natan Kohen’le hem girişimcilik öyküsünü, hem şirketin gelecek planlarını konuştuk...
ŞİŞE FIRÇASIYLA GELEN UMUT
‘Fırçacılık dede mesleğim’ diyen Natah Kohen, dedesinin yaklaşık 140 yıl önce İzmir’de askeriye için tımar fırçası üretmeye başladığını belirterek, o süreci şöyle anlattı:
“Tabii daha sonra dedem badana fırçası gibi ürün çeşidini artırıyor. Rahmetli babam da bu işe 5 yaşında dedemin yanında başlamış. Daha sonra bu işi babam ve ağabeyleri devam ettirmiş. 1948’de babam İsrail’e göç etmiş. Burada 5 yıl kalmış ve çöpçülük yapmış. Ama daha sora annemin rahatsızlanması nedeniyle İzmir’e dönme kararı almışlar. İzmir’e geldiklerinde işler hiç de kolay değilmiş. 3 çocukla ne yatacak bir yeri, ne de bir işi varmış. Cebinde o dönemin parasıyla sadece 50 kuruş varmış. İş aramak için Kemeraltı’na gittiği bir gün, geçmişte iş yaptıkları biriyle karşılaşması aslında babamın bir yerde şansı olmuş. Şişe fırçası üretecek birine ihtiyacı olduğunu, bu işi yapıp yapmayacağını sormuş babama. Babam yapabileceğini söyleyince de bir avansla Kantarcıoğlu Han’da küçük bir atölyede şişe fırçası üretmeye başlamış. O dönem gazoz şişeleri makine olmadığı için bu fırçaların yardımıyla temizleniyordu.”
DOĞUŞU AİLEYE ŞANS GETİRDİ
Şişe fırcası üretimiyle babasının işleri yoluna koyduğunu ve badana fırçası da üretmeye başladığını söyleyen Natan Kohen, “Badana fırçalarını da Kemeraltı’nda bulunan toptancılara satıyormuş. 1950’li yıllarda Türkiye’de yağlı boya fırçası üretimi yoktu ve ithal ürünler yoğun ilgi görüyordu. Babam bu boşluğu görerek yağlı boya fırçası üretmeye başlar. Yaptığı ürünleri de toptancısına götürür. Ama toptancı ürünü beğenmez. İthal ‘Luma’ markasını gösterir, ‘Yağlı boya fırçası böyle olur’ der ve babamı geri çevirir. Babam da 1955’te ‘Luna’ markasıyla aynı malı üretir ve toptancıya götürür. ‘Luna markasıyla ithal ettim, ister misin?’ diye sorar. Aynı toptancı babamın elindeki tüm fırçaları alır. Babam Türkiye’deki ilk yağlı boya fırçasını üreten kişidir ve bu sektörün piri olarak gösterilir. Aynı yıl ben doğduğum için onlara şans getirdiğimi düşünür. O yıldan sonra tamamen Luna markasıyla yağlı boya fırçasına odaklanırlar. Ben de lisenin ardından 17 yaşında resmen fırça işine girdim ama daha önce okuldan arta kalan zamanda hep çalıştım. Fırça ve kılın içinde doğdum. 1993’te ise babamın ismini taşıyan şahıs şirketini ‘Luna Fırça’ olarak limited şirkete dönüştürdüm. 1996-97’de de Luna, İzmir Fırça ile ortak olarak yeni bir sayfa açtık” diye anlatıyor.
GÜÇ BİRLİĞİ İZMİR FIRÇA
Bugün başkanı Orhan Dilberoğlu, başkan yardımcısı ise Natan Kohen olan İzmir Fırça, 1993’te kurulmuş. Kohen, İzmir Fırça’nın kuruluş yapısını şöyle özetledi:
“İlk kurulduğunda 4 ortaklı bir yapı vardı. Bu ortakların 4’ü de sektörün iyi üreticileriydi ve güçlerini İzmir Fırça çatısı altında birleştirdi. Ben de Luna Fırça olarak onlara yağlı boya fırçası veriyordum. 1996’da bir teklif yaptılar. Yağlı boya fırçası üretimine girmeyi planladıklarını, bu yapıya benim de dahil olmamı istediler. Ben de 1997’de İzmir Fırça’nın çatısı altına girdim. Ancak 2001 ekonomik krizi bizi çok etkiledi. Yatırımlarla yakalandık. Diğer 3 ortak bizden ayrılma kararı aldı. Biz de Natan Kohen ve Orhan Dilberoğlu olarak 2003’ten itibaren İzmir Fırça’yı devam ettirdik. 2005’te de İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ne taşındık. 2008 küresel ekonomik krizi önceden hissederek fabrika binamızı bir yatırımcıya sattık. Buradan gelen kaynakla da borçlarımızı ödeyerek krizin yıkıcı hasarlarını ortadan kaldırdık. Şu anda üretim yaptığımız fabrikada kiracıyız.”
SEKTÖRÜNÜN İLKİ
2008’den sonra esnaflıktan sanayiciliğe adım attıklarını söyleyen Natan Kohen, bu hamleyle birlikte kurumsallaşmaya da ağırlık verdiklerini aktarıyor. Kohen bunun nedeni ise şöyle aktardı: “Şirketin devamını sağlayacak benim oğlumun dışında başka varis yok. Orhan Dilberoğlu’nun kızları var ama onlar bu işe girmeye hevesli değil. Oğlum bizimle devam ediyor. Onun için kurumsallaşma kararı aldık. Profesyonel bir yapıyla yoluna devam etsin istedik. Bizler olmadan da İzmir Fırça yoluna devam etsin arzuladık. Bunu da halka arzla yapalım dedik. 2011’de borsa için adım attık ve geçtiğimiz yıl GİP’te işlem görmeye başladık. Bu bizim sektörde bir ilk.”
BİNLERCE ÜRÜN
İzmir Fırça bin 700 farklı ürün çeşidiyle faaliyet gösteriyor. Natan Kohen bunların 700’ünü İzmir Fırça’nın ürettiğini söylüyor. Yağlı boya fırçalarının yanı sıra temizlik, mop, oto ve badana gruplarının ana üretimi oluşturduğunu ifade eden Kohen, “İzmir Fırça’nın yanında Luna önemli bir markamız. Bunu daha da geliştirmek istiyoruz. 8 yıldır yapı marketlerine ağırlık verdik. Koçtaş, Bauhaus ve Pratiker’le çalışıyoruz. Bunun yanında 60’a yakın yerel markete ürün veriyoruz. Büyük toptancıların yanı sıra kendi pazarlama grubumuz var” dedi.
FIRÇA DEYİP GEÇMEYİN
Fırça özel bir konu. Bugün günlük hayatımızın aslında birçok noktasında var. Natan Kohen bugün her hanede ortalama 5 fırçanın kullanıldığını ve bunların bazılarının yılda en az 2 kez değiştiğini belirterek, “Türkiye’de 15 milyon hane var. Fabrikalar, resmi kurumlar dahi olunca 100 milyonun üzerinde fırça anlamına geliyor. Yani yıllık 1 milyar liranın üzerinde bir pazardan söz ediyoruz. Bazılarına göre altı üstü fırça gibi gelebilir ama yoğun bir emek var” diyor.
METAL SIRIK ÜRETECEK
Şirketin gelecek planlarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Natan Kohen şöyle devam etti: “Halka arzdan gelen kaynağımız duruyor. Onunla ilgili daha önce borsaya da bildirdiğimiz yatırımlarımız var. Bunun başında da metal sırık üretimi geliyor. Bunu 1 yıl içinde hayata geçirmek istiyoruz. Bu ürünü yoğun şekilde kullanıyoruz ve İtalya’dan ithal ediyoruz. Günlük 80 bin adet üretim hedefliyoruz. Önemli bir yatırım.”
O KIL DOMUZDAN
Yağlı boya fırçalarında kullanılan kılın domuz kılı olduğunu belirten Natan Kohen şunları söyledi: “Bizim en büyük hammaddelerinin başında da domuz kıllı geliyor. Bunu da Çin’den ithal ediyoruz. Eskiden Avrupa üretiyordu ama çevresel nedenlerle bu üretim orada bitti. Şimdi en büyük üretici Çin. Türkiye’de muhafazakar kesim bunu pek kabullenmediğinden onlar için sentetik kıl üretiyoruz.”
KISA... KISA...
*İzmir Fırça iç piyasanın yanı sıra ihracata ağırlık veriyor. 2014’te üretimin yüzde 14’ünü ihraç ettiklerini belirten Natan Kohen bu yıl bunu yüzde 20’ye çıkarmayı hedeflediklerini kaydetti.
* 92 kişinin çalıştığı İzmir Fırça 2014’te yüzde 20 büyümüş. Bu yıl ise beklenti yüzde 15 dolayında.
Paylaş