Uçuşla ilgili aşırı korku duyulmasına, “aviophobia” ya da “aerophobia” deniyor. olarak tanımlanıyor. Bilinen adıyla uçuş fobisi, defalarca yapılan uçak yolculuklarından sonra bile örneğin kötü türbülans deneyiminden sonra bile başlayabiliyor.
KENDİNİZE SORUN: EN ÇOK NEYİN OLMASINDAN KORKUYORUM?
Medamerikan Tıp Merkezi’nden psikiyatri uzmanı Dr. Ayça Can, havacılık hakkında yeterli bilgi sahibi olmamanın uçak korkusunu artırdığını söylüyor. Dr. Can, şunları anlatıyor: “Uçağa binerken yaşanan korkunun altında yüksekte, kapalı ve dar ortamda bulunmaktan korkma da olabiliyor.
Deniz üzerinden uçma, kontrolü kaybetme, sevdiklerinden ayrı kalma, ölürse geride bırakacakları için endişeli olma, panik atak geçirme, kusma, bayılma gibi birçok başka durumla ilgili kaygı da korkuyla sonuçlanabiliyor. Kişinin kendisine özellikle ‘Uçuş sırasında en çok neyin olmasından korkuyorsun?’ sorusunu sorması, bu korkuyu yenmesinin ilk adımı. Bu sorunun cevabı, genellikle kişinin sadece uçuş sırasında değil, hayatının başka alanlarında da irili ufaklı sorunlar yaşamasına neden oluyor.”
FOBİ KORKAKLIK DEĞİL, HASTALIK
Uçuş fobisi psikoterapiyle kısa sürede ve başarıyla tedavi edilebiliyor. Tedaviye yanıtı belirlemede şikayetin şiddeti, süresi, hayatı etkileme derecesi ve daha önceki tedavilere alınan cevaplar etkili oluyor. Dr. Can, “Fobi bir korkaklık değil. Uçak fobisi olan pek çok kişi günlük yaşamlarında cesur ve başarılı. Uçuş fobisi tedavisi mümkün olan bir hastalık” diyor.
Bayram tatillerinin korkulu rüyası olan trafik kazaları büyük oranda insan hatasından kaynaklanıyor. Uykusuzluk ise önemli sebeplerden biri. Kaliteli ve sağlıklı uyku, kazalara yol açan direksiyon başı uyuklamalarını önlemenin başlıca yolu. Gece yolculuğunun önerilmemesinin nedeni ise uykuya hazırlayan melatonin hormonunun karanlıkta salınması. Özetli, biyolojik ritmimiz gece uyumaya programlı. Dolasıyla direksiyon başında anlık uyuklamalar dahi büyük facialara yol açabiliyor. Tam da bu nedenlerle uyku tıbbı uzmanları en az altı saat uyumadan yola çıkılmaması konusunda uyarı yapıyor. Uykunuz gelirse mutlaka arabanızı kenara çekin ve uyuyun. Yola devam etmek için ısrar etmeyin.
Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Atilla Koçhan ayrıca sıcağın etkisiyle asfaltın eriyebileceğini ve bunun araçların kaymasına neden olduğunu hatırlatıyor. Sürücüleri aşırı hız, ani direksiyon ve fren hareketlerinden uzak durmaları, öndeki araçlarla takip mesafelerini artırmalarını söylüyor
TERLİYKEN CAMI AÇMAYIN
Yüz bölgesindeki sinirlerin ayaza, rüzgara, soğuya maruz kalması yüz felcine zemin hazırlıyor. Terliyken araba camanı açarak seyahat etmeyin. Malum vücut kendini soğutmak için terliyor. Terle soğuyan yüzünüze bir de araba camından vs. rüzgar temas ettiğinde yine risk yükseliyor. Saçlarınızı iyice kurutmadan dışarıya çıkmayın. Islak saça, rüzgar da temas edince risk büyük oranda artıyor. Şapka vs. ile rüzgarla teması önlem almak işe yapabilir. Arabada açtığınız klimayı uygun sıcaklıkta çalıştırın. Dışarısıyla araba içinin sıcaklığının farkı 5 dereceden fazla olmamalı.
Dış kulak ihtihabı ve neden olduğu ağrı hem çocuk hem de yetişkinlerin tatilini zehir etmeye yetebiliyor. Aslında dış kulak kendi kendini temizleyebiliyor. Buradaki iltihaplar genellikle bakterilere bağlı olarak ortaya çıkıyor. Dış kulak yolundaki yağlı tabakayı yok eden her türlü etken, bakterilerin girmesine zemin hazırlıyor. Uzun süre suda kalmak ve pamuklu çubukla kulağa kaçan suyu çıkarmaya çalışmak yağlı tabakaya zarar verebiliyor. Yine saatlerce suda kalanlarda dış kulak yolu iltihabı kronikleşebiliyor. Cilt kalınlaşıyor ve kulak yolu daralıyor. Suya bilinçsizce dalınması ve yüzme stilindeki yanlışlıklar da kulak sağlığına zarar verebiliyor.
EN ÖNEMLİ BELİRTİ KULAK AĞRISI
Memorial Kayseri Hastanesi kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı Dr. Murat Koç’un verdiği bilgiye göre, kulakta tıkanıklık hissi ve işitme kaybıyla kendini gösteren dış kulak yolu enfeksiyonu ağrı yapıyor. Tedavi edilmezse de çok sık tekrarlayan akut ataklara yol açıyor. Yazın uzun süreli yüzen, kulak zarı delik olan ya da kulak zarında perforasyon olan kişilerin de mutlaka silikon tıkaç kullanması gerekiyor. Suya dalmadan yüzmek de suyun kulağa kaçmasını engeller. Kulağa kaçan su çıkarılamıyorsa mutlaka bir doktora başvurulması gerekiyor. Suyu çıkarmak ve kurutmak için pamuklu çubuk ve benzeri ürünler kesinlikle kullanılmamalı.
* Böcek, arı vb. ısırması halinde ilk iş olarak ısırık bölgesini su ve sabunla yıkayın. Isırılan yere hemen karbonatlı su ya da kaşıntıyı kesen losyon sürmeyin. Kaşıntıyı azaltmak için 10 saniye parmakla baskı uygulayın. Buz uygulaması, amonyaklı su ile kompres de iyi gelecektir. Kaşıntı çok şiddetliyse hekime danışarak krem kullanabilirsiniz. Kırsal bölgelerde çocuğunuzu pencereler kapalıyken uyutun ve giysilerini kontrol etmeden giydirmeyin. Piknik alanına giderken parlak renkli, kol ve bacağı açıkta giydirmeyin. Arabanın camlarını kapalı tutun. Arı sokması ise çok ciddi sorunlara hatta hayati riske neden olabildiğinden mutlaka o bölgeyi sabun ve bolca soğuk su ile yıkayın; eğer vücutta şişme ve kızarıklıklar oluşuyorsa hemen hastaneye gidin.
* Kaynağı bilinmeyen, açıkta satılan veya dağıtılan denetimsiz içme suları ve bu sularla yıkanmış sebze ve meyveler, temiz olmayan havuzlar, iyi şartlarda saklanmamış besinler yaz aylarında ishal ve besin zehirlenmelerine neden oluyor. İshale kusma, ateş, halsizlik, kırgınlık ve titreme de eşlik edebiliyor. Öncelikle çocuklara temizliğinden emin olmak kaydıyla bol bol su içirin. Ateşini düşürün. Doktora başvurun.
* Güneş çarpması ateş yükselmesi, halsizlik, kusma hatta bilinç kaybına neden olabilir. Çocuğunuzun özellikle öğle saatlerinde güneşte kalmaması, açık alanda oynamamasına dikkat edin. İnce ve açık renkli giysiler giydirin, bol su içirin. Güneş yanıklarını engellemek için de güneşin rahatladığı saatlerde oynamasına, yüksek koruma faktörlü krem sürmeden dışarı çıkarmamaya, ince pamuklu kıyafetler giydirmeye özen gösterin.
Doktorunuzdan diyabet hastalığınızı ve kullandığınız tedaviyi anlatan bir mektup hazırlamasını isteyin. Bu sizin, seyahatiniz sırasında tıbbi yardım gerektiğinde, gümrüklerde veya güvenlik geçişlerinde problem yaşamamanız için yardımcı olacaktır. Tıbbi ihtiyaçlarınız için doktorunuzdan reçete alın. Gideceğiniz yerle, yaşadığınız yer arasında saat farkı varsa doktorunuzdan ilaç ve öğünlerinizi yeniden ayarlamasını isteyebilirsiniz.
BOL BOL SIVI ALMAK ÇOK ÖNEMLİ
Türk Diyabet Cemiyeti Nazif Bağrıaçık Kadıköy Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü Uzman Dr. Enver Şükrü Göncüoğlu’nun verdiği bilgiye göre, diyabetikler istediği zaman, istediği her yerde seyahate çıkabilir.
Ancak özellikle yaz seyahatlerinde su ve tuz dengesi önemli. Dr. Göncüoğlu, “Diyabetikler terlemeyle daha fazla su ve tuz kaybediyor. Özellikle kan şeker düzeyi yüksek seyreden ve bu yüzden sık sık idrara çıkan diyabetliler.” Öte yandan diyabete ilave olarak hipertansiyon, kalp yetersizliği ve ödeme neden olan bir hastalığı sebebiyle idrar söktürücü kullananlarda bu durum daha da fazla risk yaratıyor.
Dr. Göncüoğlu şöyle anlatıyor:
* Dışarıda yenecek bir yemek öncesinde, özellikle 2 saat kadar önce ufak bir atıştırma öğünü yiyin. Böylece yemeğe oturduğunuzda iştahınızı daha kolay kontrol edebilirsiniz.
* Yemekten 10-15 dakika kadar önce 1-2 bardak su içmek veya başlangıç olarak salata tercih etmek yemek miktarının azalmasını sağlayabilir.
* Çok çiğneyin ve yavaş yiyin.
* Az yağlı gıdaları tercih edin. Örneğin; mönüden domates çorbası veya sebze çorbası seçecekseniz, kremasız olanını isteyin.
* Mezeleri dikkatli seçin. Kızartmalar yerine zeytinyağlı, sebzeli, yoğurtlu mezeleri tercih edin.
* Bazen yemeğin kendisi kadar yanındaki garnitürlerin de kalorisi yüksek olabilir. Garnitür olarak kızarmış patatesler yerine patates salatası, soğan halkaları yerine çiğ veya haşlanmış sebzeler isteyin.
* Sıcak havalarda sağlıklı uyku için yine geç yemeyin ve yatmadan önceki saatlerde yağlı, kalorisi yüksek besinler tüketmeyin. Yeme saati ile uyumak istediğiniz saat arasında en az 3 saat olursa uyuduğunuz saatlerde mide boş olur, yatınca reflü, midenin akciğer ve kalp üzerine basınç etkisi olmaz.
* Akşam saatlerinde çay, kahve, nikotin gibi uyarıcılardan uzak durun.
* Uyuyacağınız ortamı iyi havalandırın ve serin tutun.
* Gündüz uyuyacağınız odanın perdelerini kapalı tutun, yatma saatinden önce odayı havalandırın.
* Oda havasını sürekli devir-daim ile değiştiren vantilatör sistemlerini tercih edin.
* Akşam saatlerinde odanızı ısıtacak ütü vb. işler yapmayın.
* Yatma saatine yakın sıvı tüketmeyin.
* Çarşafınız, yastık kılıfınız ve/veya pikeleriniz pamuklu olsun. Özellikle yastıkların dolgu maddelerinin hava akımına izin veren doğal veya bu iş için özel üretilmiş sentetik maddelerden olmasına dikkat edin.
Gıda Güvenliği Derneği Samim Saner, gıda güvenliği koşullarını yerine getirmeyen birçok otelin yanı sıra çok bilinçli otel ve restoranlar da bulunduğunu belirtiyor. Müşteri ve tüketicilerin, otellerin gıda güvenliği bilinç geliştirilmesi gerektiğini belirten Saner, “Soğuk hattı yoksa nedenini sormak, sıcakta tutulması gereken bir yiyeceği ortam koşullarında ısıtmadan servise sunan bir yeri tüketici olarak uyarmak, tatlı ve salata aldıktan sonra soğuk barı açık bırakan kişiye kapatmasını hatırlatmak, kıyafeti ve görünüşü kirli aşçı ve garsonlar için yöneticileri uyarmak kişisel olarak yapılabilecekler” diyor.
Saner, “herşey dahil sistemle” birlikte maliyetlerin düşürülmesinin turizm alanında hijyen ve kalite bakımından ciddi bir gerilemeye neden olduğunu belirtiyor. Maliyet düşürüldükçe gıda güvenliğinden taviz vermeye başlandığını belirten Saner, “Her şey dahil sistemde sunulan açık büfelerde servisin çok uzun olması tehlikeyi katlayarak arttırıyor. Örneğin sabah kahvaltısı 7.00- 11.00, öğle servisi 12.00-15.00, akşam servisinin 19.00-22.00 arası olduğu düşünülürse, bu zaman zarfında mikropların nasıl rahat ve huzurlu bir şekilde çoğaldıklarını anlamak zor değil. Ancak uyulması gereken gıda güvenliği kuralları sağlandığı sürece bu tehlikeler kontrol altına alınabilir” diyor.
SOĞUKLAR 10 DERECENİN ALTINDA,
SICAKLAR 65 DERECENİN ÜZERİNDE
Otellerin gıda hijyeninde temel sorunlar öncelikler ekipmanlar, tezgahlar, işi yapan personel, çiğ üründen pişmiş ürüne bulaşma, saklama, sunumda yaşanıyor. Özellikle açık büfelerin çok uzun süre ortada durduğunu hatırlatan Saner, “Bu bekleme sırasında mikropların üremesini durdurmak veya yavaşlatmak için tüketilecek ürün sıcak tüketilen bir ürün ise kesinlikle sıcak, soğuk tüketilen bir ürün ise de soğuk olarak servise sunulmalı. Soğuk servisde yiyecekler, servis sürecinde 10 derecenin altında soğuk hatta, sıcak servis edilecek ürünler ise, 65 derecenin üzerinde lambalı ısıtıcılar veya benmarilerde tutulmalı. Burada da önemli bir kural, çok büyük miktarlarda yiyeceklerin servise çıkarılması yerine azar miktarlarda çıkarılması ve bittikçe mutfaktan takviye yapılması” diyor.