Paylaş
Neden derseniz, işin birden fazla boyutu var.
İhtimal o ki sorumluluğun en tepedekilere yüklenmemesi için orta kademelerden günah keçileri seçilecek ve iş onlara yıkılacak. Benzer davalarda gördüğümüz hep bu.
Mesela...
Isı ölçümünü tespit eden görevlinin aşağıya haber vermediğini söyleyecekler. Isıyı ölçen Ahmet diyelim... Ahmet “Alo, çıkın oradan” diye aşağıya haber vermediyse suçu ona yıkacaklar.
Halbuki bu madende ısı anormalliği olduğunu ve bundan şirketin en tepesinden en altına herkesin haberdar olduğunu artık sağır sultan duydu. Eğer ısıda bir artış varsa madencilik kültüründe tehlikenin olduğu ortadadır. Üstelik buradaki içten yanmalı olduğu için kabak gibi ortada. Bunun için öyle özel teknik incelemeye falan da gerek yok. Bu damar özelliklerine sahip olan kömür ocaklarında bu zaten zil çalarak gelen facia demek. Orada çoktan üretim faaliyetinin durması gerekirdi.
*
TTK zaten burada bir işletme dönemi geçirmiş. O dönemde kömür adına çıkarılabilecek her şeyi çıkarmış. Sonra tutmuş burayı alım garantili yöntemle özelleştirmiş. Park Madencilik almış önce, fizibilite yapıp artık ne gördüyse teminatı yakmış, Soma Holding’e devretmiş.
Belli ki bu damarda bir tuhaflık olduğu epeydir belliydi.
Arama kurtarma faaliyetleri delillerin karartılabileceği bir alan. Savcı kontrolünde sürdürülmeliydi. Deliller karartıldı mı, bilemeyiz.
*
Bakanlıklar topu birbirine atıp duruyor ama şunu bilin ki ikisi de suçlu. İkisinin sorumluluğu ayrı kalemlerden. Çalışma Bakanlığı böyle bir patlamaya hazır bombayı teftişten onay vererek geçirdiği için, Enerji Bakanlığı ise buranın işletme projesini kabul edip ruhsat verdiği için sorumlu.
Hükümet de sorumlu zira alım garantili özelleştirme uygulaması tek başına Enerji Bakanlığı politikası değil, bu bir hükümet politikası. Hükümet bunu teşvik ediyor, oradan kömür alıp organizasyon yapıyor. Bu ziyadesiyle hükümet siyasetiyle oluyor.
Enerji Bakanlığı bunun yürütücüsü. Çünkü Türkiye Taşkömürü İşletmesi, Ege Linyit İşletmesi gibi kurumlar yasal olarak Enerji Bakanlığı’na bağlı.
*
Önümüzdeki günlerde teftiş raporları sızmaya başlayacak. Onlar sızdıkça, iş müfettişleri, işletme müdürü, biraz da işveren sosuyla şüpheli pozisyonu bir grup insanla sınırlanacak, bakanlıkların sorumlu tutulamayacağı falan söylenecek.
İş müfettişi “Bana politik baskı yapıyorlardı. Bu raporu vermesem beni işten atacaklardı” der mi? Diyebilir.
Çünkü işletme sözleşmesinde madenin öngörülen kapasitesi 1.5 milyon ton. Soma ne kadar üretiyor? 5 milyon ton. Hadi bir müfettiş bunu görmezden geldi, diğerleri de mi? Adam 1.5 milyon ton üretim yapılan yerde göze soka soka 5 milyon ton üretim yapıyor. Pes.
*
Burada işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerine dair yasal mevzuatın öngördüğü hiçbir şey yapılmamış. Şirket zaten suçlu.
Denetlemeyen suçlu.
Ama işletme projesi de, buranın yangın damarlı bir yer olduğu varsayımına göre hazırlanmamış. Ona onay veren de suçlu.
Dolayısıyla, mevzuata uygun davranmayan da, işletme projesine imza atan da, denetimin hakkını vermeyen de, bunun yolunu yapan da, hepsi sorumlu.
Hepsi ama hepsi.
Paylaş