Paylaş
Dünden bugüne ikinci sınıf insandan sayılan kadınlar, ellerinde ne varsa söke söke aldılar.
Etrafta boşuna gümüş tepsi aramayın, bulamazsınız.
Alınan yol, sıfır noktasına göre fena olmasa da...
Anadolu topraklarında hâlâ ilkelliğin hazin resmi çiziliyor.
* * *
Pazartesi günü yazmıştım; kadın cinayetlerinin önüne geçilebilmesi için öncelikle caydırıcı bir cezanın (ağırlaştırılmış müebbet) yasalaşması gerek.
Okurlardan gelen olağan tepkilerden biri şöyleydi:
“Siz o tiplerin nasıl gözünün döndüğünü bilseniz, cezayla falan caydırılamayacaklarını anlarsınız. O haltı yerken, düşünmez ki!”
Bu bakışa itirazım var. Kadınların yaşam hakkının elinden alınmasına bu raddede karamsar ve umutsuz yaklaşırsak, sorunu desteklemekten gayrı bir işe
yaramayız.
Ayrıca hatırlamakta fayda var...
Töre saikiyle öldürmek artık indirime tabi değil. Bu, yasalaştıktan sonra töre cinayetlerinde ciddi oranda düşüş görüldü. Çünkü ağır cezalar caydırıcı!
Okur bu örneğe de itiraz etti:
“Töre cinayeti gözü dönerek değil, soğukkanlılıkla ve önceden planlanarak işlenen bir suç, ondan caydırmak o kadar zor sayılmaz!”
İşte tam da bu noktada fena halde yanılıyor.
* * *
Bir kere... Kadın cinayetlerinin hep adamların anlık öfkeleri sonucu yaşandığını düşünüyorsak çok safız.
Bunların azımsana-mayacak kadarı önceden tasarlanmış veya intihar süsü verilmiş cinayetler.
Buyrun, 2010’da Siirt’te meydana gelen Esin Güneş cinayetine...
Ben bu satırları yazarken mahkeme sürüyor, siz okurken belki katiller beraat etti, belki dava uzadı, belki de hüküm giydiler.
Esin Güneş’in hikayesi şöyle...
Esin kocasından aralıksız şiddet görüyor ve boşanmak istiyor.
Ailesi de hemfikir.
Bir ramazan günü kocası ile onun taksici arkadaşı, Esin’i alıp uçurum kenarı bir yere götürüyorlar.
Esin o uçurumdan düşerek ölüyor.
Kocası intihar ettiğini söylüyor. Ama aslında adamın bütün ifadeleri birbiriyle çelişiyor.
Bir diyor ki “Fındık toplamaya gittik”...
Bir diyor ki “Pikniğe gittik”...
Lakin aylardan ramazan, ikisi de oruçlu ve gittikleri saat iftar için çok erken.
Taksici “Ben bir şey görmedim, bir köşede duruyordum” diyor.
Esin’in kocası, taksicinin sürekli telefonda konuştuğunu söylüyor.
Halbuki kayıtlara göre, taksici sadece 21 saniye telefonla konuşmuş.
Esin’in o uçurumdan “itilerek” düştüğüne dair üç ayrı yerden de bilirkişi raporu var ayrıca.
Bu adamların masum olduğunu düşünmüyorsunuz herhalde.
Memlekette safi menfaat uyuşmazlığından yüzlerce insan tutuklu yargılanırken... Bu adamlar iki yıl tutuksuz yargılandı.
* * *
Esin Güneş’inki basbayağı tasarlanmış cinayet.
Kadın cinayetleri anlık öfke patlamalarının sonucu değil hep.
Bu adamlar bu cinayetleri tasarlıyor, kadının aylarca izini sürüyor, onu kıstırıyor ve yaşam hakkını elinden alıyorlar.
“Cinnet getirdim” falan diyorlar tabii. Yerseniz.
Şu sistemde hakimlerin, memurların pek çoğu “Bu intihardı” deyip cinayetlerin üstünü kapama gönüllüsü.
Örneğin Esin’den tırnak örneği bile alınmamış. Araştırma dosyasının, adli tıp raporunun üstüne düşülmemiş.
* * *
Anlayacağınız, kadın katillerine en ağır cezayı öngören yasa tahmininizden de çok işe yarar.
Şark kurnazları cayar.
Hakimler de o kadar kolay cinayetlerin üstünü örtemez.
Paylaş