Paylaş
Daha 12 yaşındayken babasının ailesinden gördüğü şiddete dayanamayan annesi intihar edince 5 kardeşine annelik yapmak zorunda kalıyor. Okuyamıyor.
Kardeşlerinden biri üvey anne zulmüne dayanamayıp kayıplara karışıyor.
Filiz de üvey anneden kurtulmak için 18’inde evleniyor.
Bu kez koca zulmü başlıyor.
“Evden çıkamazsın! Yasak!”
Sonra Mardin’de İpekyolu Kadın Kooperatifi’ne bağlı Kadın ve Çocuk Merkezi açılıyor.
Bununla beraber Mardin’deki kadınların da gözleri açılıyor.
Filiz gibi birçok kadın kapının önüne dahi adımını atamazken bu kooperatif onları birbirlerine kenetliyor, kocalarına direniyorlar ve burada çalışmaya başlıyorlar.
“Bu sayede özgür olduk. Yoksa çocuğum da, ben de evde hapis kalmıştık” diyor Filiz.
* * *
Lora 33 yaşında.
Ailesi onu ve erkek kardeşlerini, Süryani oldukları için okutmamış. “Çocuğuma bir şey olur” korkusuyla.
“Okumadığım için bir burukluk yaşamadım. Çünkü etrafımdaki herkes benim gibiydi” diyor Lora.
Sadece kilisede gönüllü çalışıyor.
Ne zaman ki İpekyolu Kadın Kooperatifi’ni duyuyor, balıklama atlıyor.
* * *
Sultan 24, Halise 21 yaşında.
Kardeşler.
Sultan ilkokul mezunu, ailesi izin vermediğinden değil, kendi okumak istemiyor.
İpekyolu Kadın Kooperatifi’nde çalışarak ailesine destek oluyor.
Halise iki yıllık üniversitede bilgisayar okuyor. Kooperatifin çocuk yuvasında ön büro elemanı aradıklarını duyunca ilgisini çekiyor, hem okuyor hem çalışıyor.
* * *
Halise dışında 3 kadın da evli, çocuklu.
Kendi yetiştikleri dönemin acısını çıkarırcasına çocuklarını okutuyorlar, kendileri de kadın dayanışmasına destek vermek adına çorbaya tuzlarını serpiyorlar.
Bu kadınlar Mardin’i dönüştürüp ileri götürüyorlar.
* * *
Önceden iki ayrı grup vardı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, UNDP ve Anadolu Efes, Sürdürülebilir Destek Fonu adlı bir proje yapıyorlardı.
Amaç yerel kalkınmaya sürdürülebilir turizm modelleri yaratarak destek olmaktı.
Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı ise Mardin’de İpekyolu Kadın Kooperatifi’ni destekliyordu.
Bu kooperatif çocuk yuvasının yanı sıra burada bir sabun atölyesi açmıştı, son girişimi ise bir misafirhane.
Şimdi Mardin’de bu iki grup güçlerini birleştirdi ve Mardin’de hem yerel ekonomiyi hem de kadın emeğini kalkışa geçirdi.
* * *
Mardin’de 2000’lerin başında atılmaya başlanan tohumlar bugün filizleniyor.
Başta kadınlara okuma yazma öğretilirken şimdilerde bilgisayar eğitimlerini geride bıraktılar.
Mardinli işletmeci Berna “2005’te olsak kepenk açamazdık. Şimdi yılda 20 bin kadına erişiyoruz” diyor.
Fakat söylediği bir şey var ki...
Aslında işin püf noktası:
“Burası küçük yer. Belediyenin katrilyonları olsa da valilik her şeye öncülük ettiği için ona bir güven söz konusu. Valinin el attığı işe herkes gider. Vali yuvaya geldiğinde kocası izin vermeyen kadın ‘Bak Vali bile gitmiş. Biz de gidelim’ diyebiliyor.”
Yani STK’lar, özel sektör çok önemli. Ama iyi yönde değişip dönüşmeye direnen yerel halkı iknada devletin ve kurumlarının önayak olması da en az onlar kadar önemli.
Paylaş