Kadına şiddeti namus bekçileriyle çözeceklermiş, gülelim bari!

GEÇENLERDE temizliğe gittiği evde Münevver Hanım’ın telefonu çalıyor.

Haberin Devamı

Arayan mahalleden komşusu Emine.
Bu Emine’nin işi gücü yok, sabahtan akşama camda, balkonda, kapının önünde, sokakta gözler dönme dolap mahalle sakinlerinin peşinde.
Kim kiminle selamlaşmış, kim saat kaçta evden çıkmış, kaçta gelmiş, marketten ne almış, ne giymiş, ne içmiş, hepsi bundan soruluyor.
Varlık nedeni bu. Milletin işine burnunu sokan bir namus bekçisi.
Münevver Hanım telefonu açıyor: “Ha Emine, söyle.”
“Senin kız” diyor Emine, “Bir erkekle konuşuyordu. Babasına söyleyelim”.
Münevver Hanım hiç bozuntuya vermiyor: “Kızımın erkek arkadaşı olabilir ama olsaydı benimle tanıştırırdı. Sen kendi işine bak!”
Sonra kızını arıyor, soruyor.
“Anne, erkek arkadaşım olsa onunla mahallede buluşur muyum, o kadar salak mıyım? O benim okuldan arkadaşım, yolda karşılaştık, ayaküstü konuştuk” diyor. Kızın o gün iki sınavı var ama morali yerlerde, ağlamaktan konuşamıyor bile. Münevver Hanım zor bela kızı teselli edip telefonu kapıyor.

*

Haberin Devamı

Mahallelerde durumdan vazife çıkaran namus bekçileri insanlara dünyayı böyle dar ediyor.
Bu yine nispeten zararsız bir örnek; daha neler var...
Mahallenin kızlarına laf atılınca silahını çekip adam vuran var bu ülkede.
Parkta el ele oturup sohbet eden nişanlı çifti “Burada sarılmak yasak, bu mahallenin namusu var” diye dövüp hastanelik eden var bu ülkede.
Mahallenin kızına sarkıntılık yaptığı gerekçesiyle
14 yaşındaki bir çocuğu dövüp bıçaklayan ve öldüren var bu ülkede.
Bekâr komşusu evine farklı kadınlarla gelince mahallenin adını kötüye çıkarıyor diye vahşice onun canını alan var bu ülkede.

*

Bizde geleneksel mahalle, nostaljik duyguların etkisi ve diziler gibi popüler kültür ürünlerinin pompalaması ile ideal bir yapı olarak lanse ediliyor.
Ama aslında geleneksel mahalle dediğimiz şey bizim gibi toplumlarda, dayanışmaya imkân veren olumlu özelliğini bir yana bırakırsak, aslında merkezi iktidarın halkın iplerini elinde tutma aracı. Farklı olanı bastıran veya kusan, özel hayatı denetim altında tutan, insanların mütemadiyen birbirini gözetlediği, bireyi boğan bir oluşum.
Bu yüzden tam bizim muhafazakâr iktidara göre.

*

Haberin Devamı

Yine bu yüzden, bugüne kadar adını sanını duymadığımız bir vekil –biraz da seçim öncesi kendini hükümete beğendirme gayretkeşliğiyle- çıkıp kadına şiddeti sonlandırmak için akıllara ziyan bir öneri getirebiliyor.
“Panik butonu yerine örnek aile ve insanları görevlendirebiliriz. Mahallenin namusu diye bir şey geliştirebiliriz, o mahallede birisine yönelik bir şey yapılıyorsa herkes ona sahip çıkar ve yapanı neredeyse ifna eder” diyor.
Bir de üstüne ‘bu modelin dünyaya örnek olacağını’ iddia ediyor.
Neyse ki dünyada kadına şiddeti çözme konusunda sorumluluk alan ve doğru politikalar güden basiretli hükümetler var da bu tarz ilkel ‘model’leri örnek almak şöyle dursun, dehşetle izlerler.

*

Haberin Devamı

Bizim toplumda birilerine mahallenin namus bekçisi olma görevini verin bakalım ne oluyor...
Ben size söyleyeyim ne olacağını...
Bu namus bekçileri kadına değil, her daim erkeğe taraf olur ve kadın cinayetlerinin halihazırdaki artış sürati ışık hızına ulaşır.
Bu namus bekçilerinin panik butonu işlevi kadını erkeğe ispiyonlama, kadını bastırma, kadına ayar verme butonuna dönüşür.

*

Kadına şiddeti muhafazakâr erkek siyasetçilerin çözeceğini sanan var mı sahiden?
Acı acı güldürmeyin insanı!

Yazarın Tüm Yazıları