Paylaş
Fransa lideri Nicolas Sarkozy keza öyle. Kendisinin topuklu giydiği ve genelde parmak uçlarında gezdiği yetmezmiş gibi, karısı Carla Bruni de onunla evlendiği andan itibaren kadınsılığın olmazsa olmazı topuklularına veda etti, şimdilerde uzun tuvaletlerin altından bile babetlerini eksik etmiyor.
Sarkozy ve Rusya Başbakanı Putin’den daha uzun olmakla övünse de ıtalya Başbakanı Silvio Berlusconi de topuklulardan medet umuyor.
Karl Lagerfeld ve Prince gibileri de yıllardan beri adını Latin dansçıların ayakkabılarından alan “Küba topukları”nın müdavimi.
Bizim topraklarda ise “gizli topuk”ların sevdalısı Cem Yılmaz.
Aslına bakarsanız, Çin saraylarından Versailes’a erkeklerin topuklu giymesi kadınların topuklu tarihi kadar eski.
Şimdilerde moda çevrelerinden gördüğümüz kadarıyla erkeklerin topuklu arayışı zirve yapmış durumda. Bunda, son yıllarda kadınların topuklarının çıldırmış olmasının payı vardır herhalde.
Çok da kısa olmadığını düşünen bir erkeğin kadınların topuklularıyla yarışabilmesi imkansızlaştı zira.
Moda haftalarında podyumda topuklularla gezen bol miktarda erkek model gördük örneğin. Gareth Pugh, Rick Owens, Rodarte, Pam Hogg defileleri... Dior’un erkek koleksiyonunda giyenin boyuna birkaç santimetre katkıda bulunan botlar vardı.
Sadece podyumlar sanmayın, sokak modası bloglarında da sadece “Küba topukları” değil, kadınsı topuklar da erkeklerin ayaklarını süslüyor.
70’lerin Glam Rock döneminden beri hiç bu kadar çok erkek topukluyla çıkmamıştı karşımıza. Daracık jean’lerden sonra sırada bu varsa eğer, erkeklerin kadınsılaştığı döneme girmişiz demektir.
Bu bloga göz atın
Erkekler için topuklular adlı bir blog var: Highheelspassion.blogspot.com.
Sloganı şu: “Topuklu ayakkabıları seven bütün erkekler moda özgürlüğü için savaşmak zorunda. Erkeklerin de topuklu ayakkabı giymeye hakkı var ve herkes bu hakkı kabul etmek zorunda.”
Siteyi açtığınızda alt alta topuklu ayakkabı giymiş erkeklerin fotoğraflarını görüyorsunuz.
Çoğu yüzünü kapatıp aynadan topuklu hallerinin fotoğraflarını çekmiş, kiminde topuklu açık sandaletler, kiminde topuklu çizmeler, kiminde Küba topukluları...
Kimi evinin erkeği, kimi rock’çı, kimi punk’çı.
Topuklu ayakkabı gündelik erkek dünyasına ne kadar sirayet eder göreceğiz ama bazı çevrelerde çoktan kabul gördüğü ortada.
Kıyafetine laf edene raketiyle cevap veriyor
Venus Williams’ın Fransa Açık’ta giydiği kıyafet ortalığı karıştırdı.
Elbisesi kankan dansçılarının kostümüyle seksi gecelik arası bir yerlerde gezinirken, teniyle aynı renkteki külodu hayal gücüne bir şey bırakmayacak cinsteydi.
Tenis kıyafetleri dünden bugüne çok değişti. Kadınların ilk tenis kıyafetleri aristokrat kadın giyiminden esinle, bileklere kadar uzanan tek parça elbiseler, düz yelekler, iç eteklikler ve şapkalardan oluşuyordu.
Ta ki Fransız Suzanne Lenglen kısa kollu, diz boyu pilili eteklere geçiş yapana dek...
Bu rahat kıyafet Lenglen’in altı kez Wimbledon şampiyonu olmasına ve Olimpiyatlarda iki altın madalya kazanmasına yardımcı oldu. Medya ondan “Tenis kortunda çıplak bacakların savaşı” diye söz etti. O günden bugüne tenisçilerin sadece oyunları değil, kıyafetleri de konuşuluyor.
Venus ve rakipleri başarılı oldukları sürece hem topa vuruşlarıyla hem de kıyafetleriyle kendilerinden söz ettiriyor.
Sadece kıyafetleriyle kendilerinden konuşturanlara kıyasla, ellerinde sağlam silahları var, raketleri...
Akıl tutulması
Dünkü “Bu iş en çok Etro’ya yaradı” başlıklı yazımda “Bu markanın yerinde olsam tez elden Türkiye’de mağaza açıveririm” cümlesinde “Türkiye” yerine “Ankara” yazacaktım, akıl tutulması yaşamışım. Etro’nun İstinye Park’ta ve Akaretler’de mağazası bulunmakta.
Paylaş