Paylaş
Oysa hâlâ beklentimiz, önümüzdeki yıllarda diplomasinin işbirliği merkezi olmak.
Beklentimiz bazı ülkelerle vizelerin kalkmasıyla başlayan süreçte komşularımızla karşılıklı ziyaret sayısını ve ticaret fırsatlarını artırmak.
İşler ne yöne seyreder bilinmez ama tam da bu beklentiye cevap vermek üzere Kadir Has Üniversitesi geçtiğimiz yıl taş üstüne taş koymaya başladı.
İlk projesinin çıkış noktası yeni neslin Rusça, Ermenice, Farsça, Arapça ve Yunanca gibi komşu ülkelerin dillerini öğrenmeleri gerektiği düşüncesiydi. Gençler böylece daha kolay işbirlikleri geliştirip Türkiye ekonomisini güçlendirebilirlerdi.
Üniversite, yeni neslin komşularla ticaret yaparken daha rekabetçi olabilmesi, işbirlikleri geliştirebilmesi ve bölge barışının sürdürülebilirliği için, bünyesindeki Yaşamboyu Eğitim Merkezi’nde Rusça, Ermenice, Farsça, Arapça ve Yunanca kursları açtı.
Ardından “Barış ve İşbirliği İçin Dil” adını verdiği bu programla da yetinmedi ve onun devamı niteliğindeki Diplomasi Sofraları etkinliğini yapmaya başladı.
¡ ¡ ¡
Ayda bir gerçekleşen etkinliğin sloganı “Kadir Has Üniversitesi’nde lezzetli diyaloglar”...
Diplomasi Sofraları’nda, Türkiye ile yakın ve uzak komşuları arasındaki siyasi, sosyal ve kültürel diyaloğu geliştirmede, ülkelerin ortak yemek kültürleri kolaylaştırıcı bir unsur olarak kullanılıyor.
Bu yemeklerin ilki misafirleri Ermeni yemekleri etrafında buluştururken, ikincisi İsrail mutfağını tanıttı. Dikkat ederseniz, ikisi de Türkiye’nin ilişkilerinin sorunlu olduğu ülkeler. Ben ikincisine katıldım; yemekler de sohbet de şahaneydi.
Hem Türkiye hem de o ay mutfağı tanıtılan ülkeden bir şefin hazırladığı lezzetlerin ikram edildiği yemeğe iş insanları, akademisyenler, gazeteciler, STK üyeleri ve kurum temsilcileri katılıyor. Misafirler bir yandan yemek yerken diğer yandan her iki ülke arasındaki ekonomik ve diplomatik ilişkileri anlatan bir ana konuşmacıyı dinliyorlar.
¡ ¡ ¡
Ülkeler birçok açıdan farklı olsalar da bölgesel, tarihi ve kültürel bağları nedeniyle mutfak pratikleri ve kültürel mirasları olan yemekleri birbiriyle benzerlik gösteriyor. Bu proje biraz da bu müşterekleri hatırlayıp iş siyasete geldiğinde unutulabilen “paylaşım ve anlayış” atmosferini yaratıyor. Bu ortamda en can sıkıcı ekonomik ve siyasi sorunları tartışmanın kolaylaştığına şüphe yok.
Kamu diplomasisinin çabaları artık devlet destekli kurumların başka bir ülkenin halkıyla tek yönlü iletişiminden ibaret değil. Bu nedenle bu proje lider paydaşların tanışıp ilişkilerini güçlendirebilmesi için büyük bir yenilikçi iletişim fırsatı sunuyor.
Ve hepsinden öte, katılımcıların önyargılarını aşmalarına ve bakış açılarını değiştirmelerine yardımcı oluyor.
Aşk boğazdan geçer mi bilmem ama dostluğun boğazdan geçtiğine şüphe yok.
Paylaş