Paylaş
2011’de misal, 20 bin aile 16 yaşından küçük kızlarını evlendirebilmek için erken evliliğe izin davası açtı.
Halbuki CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi gibi bizim de taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde erken evliliğe izin verilmiyor.
Uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. Anayasa’nın 90’ıncı maddesi ‘insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerin kanunlarla çelişmesi halinde uluslararası sözleşmenin uygulandığını’ söyler. Bir kanunun Anayasa’ya aykırılığından ötürü iptali istenebilirken, uluslararası sözleşmeler hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile AYM’ye başvurulamaz. Bu anlamda, bu sözleşmeler kanundan bile güçlü, kanun ile Anayasa arasında bir yere oturur.
Şu durumda, TMK’daki erken evlilikle ilgili maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğunu söyleyebiliriz.
*
Akademik çalışmalar ve araştırmalar erken evliliğin çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığına zarar verdiğini ortaya koyuyor.
Erken gebelik ölümle sonuçlanabiliyor; çocuğun genital bölgesi uygun olmadığı için doğum esnasında ölüm oranları yüksek. Çocuk doğursa bile, doğan bebeğin 5 yaşına kadar ölüm riski diğer bebeklere kıyasla yüzde 70 daha fazla.
Erken evlilik çocuğun eğitim hakkını elinden alıyor. Çocuk okulu bırakıyor ya da bıraktırılıyor. Sağlık hakkı ihlal ediliyor. Çocuğun maddi-manevi gelişimi anayasal bir hak olmasına rağmen, erken evlendirilen çocuğun kendini geliştirme hakkı elinden alınıyor.
Evlenen çocuklar evin içinde, tarlada çalıştırılıyor; insan kaynağı olarak görülüyor.
İşin bir de ticari boyutu var. Bir bedel karşılığı bu çocuklar satılıyor, evlendiriliyor.
*
Peki bizim Medeni Kanunumuzda niye erken evliliğe göz yuman bir madde var ve niye bu zamana kadar bu madde değiştirilmedi?
Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı (ÇAÇAV) Genel Koordinatörü Şahin Antakyalıoğlu bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Çünkü ülkemizde ne kanun yapıcılar ne de yargı bunu bir istismar olarak görüyor; buna ‘gelenek’ diye bakıyorlar. Aile mahkemeleri erken evlilik için başvuran çocuklar hakkında çocuğun gelişimsel özelliklerini ortaya koyan psiko sosyal inceleme raporu hazırlatmıyor.”
Halbuki Antakyalıoğlu’nun dediği gibi, hiçbir mahkeme bu rapor olmadan çocukla ilgili bir ihmal veya istismar olup olmadığını bilemez; çocuğun barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi konularda desteğe ihtiyacı olup olmadığını tespit edemez. Bunları bilmeden de çocuğun hür iradesiyle evlenip evlenmek istemediğini anlayamaz.
Çocuğun duruşmaya gelip “Evlenmek istiyorum” demesi tek başına bir irade beyanı değildir. Çünkü çocuk etkilenebilir, tehdit edilebilir, cebredilebilir, çaresiz bırakılabilir. Bir aşirette ya da otoriter bir ailede ebeveyn “Evleneceksin” dediğinde çocuk ne diyecek? “Hayır” mı? Güldürmeyin.
*
Gündem Çocuk Derneği Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 113’üncü maddeye dayanarak ‘Topluluk Davası’ açtı.
Çocuklarına erken evlenme izni almak için bir ailenin açtığı dava (cumartesi günü bu köşede yazdığım dava) ile kendilerinin erken evliliğe dair açtıkları davanın birleştirilmesini talep ettiler.
Mahkemeden, çocuğun dosyasında hak ihlali olduğunu tespit edip önlemesini; ayrıca, “Erken evlilikler hak ihlalidir” diyerek TMK’nın erken evliliğe izin veren 124 ile 128’inci maddelerinin iptali için AYM’ye başvurmasını istediler.
Dosyalar birleştirildi. Şimdi mahkeme taleplerini inceleyecek.
Dileyelim de bu mahkeme meseleye ‘gelenek’ diye bakmasın ve çocuklara yönelik bu hak ihlalini ortadan kaldırmak yolunda, çocuk gelinleri destekleyen kanunların iptali için harekete geçsin.
Paylaş