Paylaş
Bilim insanları, “Bugüne dek keşfedilmiş sistemler arasında içinde yaşam bulundurma ihtimali en yüksek olan sistem” yorumunu yapıyor TRAPPIST-1 isimli yıldızın etrafında dönen gezegenler için.
Dünyanın delirdiği döneme denk gelmiş talihsiz insan evlatları olarak, herhalde en sevindirici haberlerden biri oldu bu...
Yıldız ve gezegenlerle ilgili ilerleyen yıllarda çok daha fazla bilgi edineceğiz şüphesiz, şimdilik bu sistemin “güneş”i olan yıldızın güneşten 2 bin kat daha az parlak olduğunu ve Jüpiter’den biraz daha büyük olduğunu aktarıyor Space.com yazarlarından Mike Wall.
Etrafında dönen 7 gezegenin Dünya’ya büyüklük bakımından benzediğini ve yaşam koşulları barındırabileceği bilgisini de ekliyor.
Bu bilgiler eldeki veriler ışığında iyimser tahminlerden oluşuyor tabii.
Önümüzdeki 10 yıl içinde daha net bilgiler elde edileceğini söylüyor bilim insanları.
Bu gezegenlerde oksijen veya metan gibi bileşenlerin varlığını sorgulayabilecekleri, gerçekten hayat olup olmadığını öğrenebilecekleri tarihi, bugün kullanılanlardan daha yetkin teleskopların “online” olacağı tarihe bağlıyorlar.
NASA’nın 2018’de fırlatacağı James Webb Uzay Teleskobu ve Avrupa’da konumlandırılacak iki büyük teleskobun 2020’de kullanıma açılmasıyla daha sağlam veriler elde edebilecekler.
Bu sistemi araştıran Belçika’daki Liège Üniversitesi’ne bağlı araştırma grubunun lideri Michael Gillon, sistemin en az 500 milyon yıl yaşında olduğunu söylüyor.
Bu tip soğumuş bir yıldız çevresinde dönen gezegen sistemlerinin genellikle 4 ila 5 trilyon yıl ömrünün bulunduğunu, yani güneş sistemine benzer sistemlerden 1000 kat daha fazla yaşadıklarını ekliyor.
Gelelim bizim sulara...
Biz bu bilgilerle ne yapacağız, değil mi?
Kısa vadede hayatımızı değiştirecek mi?
Teknoloji sayesinde, bugünden hayal edemeyeceğimiz imkanlara eriştiği günleri görebilecek miyiz?
Bu soruların cevapları konusunda ümitsiz değil bilim adamları. Sahi, teknolojinin hayatımızı, algımızı, düşünce şeklimizi ne kadar değiştirdiğini görmek için sadece 20 yıl öncesini hatırlamak yeterli... İnternetin, mobil cihazların hayatımıza olan katkısı ve dönüştürücü gücünü hayal edebilir miydiniz mesela?
Kıssadan hisse
İster konu “dünya üzerindeki” teknoloji olsun, ister evrene dair konular olsun, büyük keşiflerin insanlık açısından en öğretici tarafı teknolojinin somut olarak hayatımıza kattığı değişim ve bilgi miktarı değil aslında...
Bu haberler bir “uyanış anı”na sebep oluyor insanoğlunda.
Belki de en çok bu yüzden meraklanıyoruz “uzay” konularına... (Morgan Freeman’ın kulakları çınlasın!)
Biz küçücük, anlamsız, kısa vadeli gündemlere sıkışmış ve evrenin, kendi dışımızdaki hayatın büyüklüğünü ve yüceliğini göremezken...
Bugün dünyaya kazık çakmış gibi davranan insanların gündemlerinin manasızlığını hatırlatıyor bu sayılar, bu büyüklükler...
4 trilyon yıl yaşayan bir sistem...
Işığın 39 yıl gittiği mesafe kadar uzakta... Düşünebiliyor musunuz?
Ve son bomba, yakın gelecekte incelenmek için tespit edilmiş benzer 600 sistem daha var!
Düşünün, milyonlarca yıl uzakta, yaşam formu barındırma ihtimali olan 600 sistem...
Son derece coşku verici bir haber olmakla beraber, tüm bu haberler evrendeki yerimizi, zaman çizgisindeki kısacık varlığımızı ve “önemimizi” algılayabilmek için de ibretlik bir duruma işaret ediyor...
Paylaş