Teşvik değil fişfik

Teyzeleşmenin ilk belirtisi nedir biliyor musunuz?

Haberin Devamı

Öncelikle günümüzde olanları geçmişle karşılaştırmaya başlıyorsunuz.
Sonra evinize gelen misafirlere “Biraz daha yemek vereyim mi”, “Aç mısın, kesin açsındır sen”, “Bi tabak daha?” diye ısrar ediyorsunuz.
O da olmadı “Meyve vereyim, tatlı ye” diye baskı yapıyor, üçüncü bardak çayı içmedi diye küserek içlerini şişiriyorsunuz.
Soğuk havalarda dizlerinizin üzerine şal-battaniye örtmezseniz bir eksiklik var gibi hissediyorsunuz.
Ama en fazla “geçmiş-günümüz karşılaştırması” yaparken buluyorsunuz kendinizi.
Şimdi “Sen de amma nostalji sevdalısı çıktın, geçmişte mi yaşıyorsun be Habitus” demeyiniz.
Geçmişin nispeten daha doğrudan, daha az “genetiği oynanmış” taraflarını kim özlemiyor ki?
Gelin bugün 20 sene öncesini ve bugünü karşılaştıralım. Hangisi iyi, siz karar verin...
1991’de sadece cama Türk bayrağı asılırdı. Asmayanları teker teker gösterip “memleket düşmanı” ilan etmezdik mesela.
2011’de Facebook ve Twitter fotoğraflarını Türk bayrağı veya Atatürk resmiyle değiştiriyoruz. Değiştirmeyeni lafımızla, bakışımızla dövüyoruz. Kınıyoruz. Bir insanın yaşadığı topraklara olan bağlılığını “profil resmi değiştirme” ile test ediyoruz.
1991’de Meydan Larousse, Ana Britannica karıştırıp, evdeki kitaplara gömülüp, kütüphaneye giderek dönem ödevi hazırlar, topladıklarımızı elle yazardık. 2011’de dönem ödevleri bir “tık” ile hazırlanıyor. Google, ödev siteleri, parayla bu işi yapanlar “yardıma” koşuyor... Sonra 20’lik genç kardeşim “Elizabeth Taylor kim yeaaa?” diyor, haritada Yeni Zelanda’nın yerini gösteremiyor.
1991’de okuduğumuzu anlamak, hatta doğru anlamak için kafa yorardık.
Galeyana gelmeden bir nefes alırdık. Haberin, bilginin kaynağını doğrulatırdık.
2011’de “Durduk yere x şarkıcısı hayatını kaybetti” diye haber çıkarmaktan zevk alan ve bunu periyodik olarak yapan insanlarla beraber yaşıyoruz. 20 sene önceye dönsek, müzisyenlere, oyunculara “trafik kazasında hayatını kaybetmiştir” haberinden sonra gelen taziye mesajlarını yalanlamakla uğraşacaklarını, Twitter hesaplarında, Facebook fan page’lerindeki taziye mesajlarını silmekten helak olacaklarını söylesek, inanırlar mıydı dersiniz?
1991’de linç kültürü bu kadar evrilmemişti. Bir laf duyup galeyana geldikten sonra gözleri kararmış bir halde birbirine saldıranların sayısı bu kadar değildi.
2011’de neredeyse küçük çocuklar bile birbirini boğazlayacak, artık o duruma geldik. Bir kimse bir konuda bize ters düşüyorsa, kendi doğrumuzu “evrensel doğru” olarak kabul edip çevremizi de bize katılması konusunda teşvik ediyoruz.
Teşvik demeyim de “fişfik” aslında onun adı. Galeyan ve linç kültürünün ayrılmaz bir parçası artık fişfikleme kültürü. Twitter’da örneği bol, başucu kaynağı olarak başvurabilirsiniz...

Yazarın Tüm Yazıları